|   | 
  • Nurettin Bilgen

    COİMBRA AVEİRO VE PORTO

    Çok kıymetli dostlarım, çok soğuk bir kış gününden hepinize, selamların en güzeliyle ve sımsıcak dostluk dileklerimle selamlıyorum. Bu soğuk ve karlı kış günlerinde çevremizde aç açık kimse kalmasın. Hepimizin en doğal hakları kadar, üzerimizde bir borç olarak görevlerimiz de vardır. Hepimiz bu bilinçte olmalıyız. Gerek kışın sert ve soğuk geçen ikliminden kaynaklanan, gerekse ekonomiden kaynaklanan maddi yetersizliklere karşı yöneticilerimiz, en baştan ta muhtarlarımıza varıncaya kadar duyarlı ve paylaşımcı olmalıdır. Bizler de en yakın akraba ve komşularımızdan başlayarak yakın ve uzak çevremize yardım elini uzatmalıyız.

     

    Bugünkü yazımızda genel olarak yaptığımız gibi gezi hatıralarımıza devam edeceğiz. Bir gün, imkânı olanlar için hemen, olmayanları için imkânları iyileşince yurt içinden başlayarak yurtdışına da bu tür geziler yapmanızı öneririm. İnsan niçin yaşar, niçin kazanır, kazandığını nasıl harcar? Bunların bilincinde olduğunuza inanıyorum. Zaten seyahat, yani gezmek sağlık için de önemli bir adımdır.

     

     

    Coimbra

     

    Portekiz gezimizin en önemli duraklarından olan Fatima’dan kuzeye doğru uzanan E-1 Otoyolu üzerinden 85 km. uzaklıktaki Coimbra’ya bir saat bile olmadan ulaştık.

     

    Coimbra, 1139’dan 1260’a kadar Portekiz’in başkentiydi.Coimbra, günümüzde önemli bir üniversite şehridir. Başkent Lizbon’un 200 km kuzeyinde, Porto’nun ise 100 km güneyinde bulunmaktadır.Kentten geçen Mondego Nehri 40 km kadar batısında Atlas Okyanusu’na dökülür. Coimbra şehrinin nüfusu 116.500 kadardır. Şehirde ayrıca 20.000’den fazla öğrenci de yüksek öğrenim görür. “Universidade de Coimbra” Portekiz’in ve tüm Avrupa'nın en eski Üniversitesidir ve hâlen Avrupa’nın en önemli bilgi ve araştırma merkezlerinden biridir. Sanat ve etnografya müzeleri ile meşhur olan Coimbra, 2003'te Portekiz’in kültür başkenti olma unvanına layık görülmüştü.

     

    Aveiro

     

    Fatima’dan sonra, kısa süre uğradığımız Coimbra’dan sonra ikinci durağımız da Aveiro idi. Bu kent tarihi ve doğal dokusunu büyük oranda korumuş olan ve Portekiz’in 1600’lü yıllara kadar çok canlı ve işlek bir liman kenti olarak kullanılmıştır. Merkezinden geçen upuzun kanal, Boco Irmağı’nın ağız kısmından içeri doğru uzanır. Kanal boyunca yer alan rengârenk sandalları da buraya gelenleri büyüler. Bu hâliyle "Portekiz'in Venedik'i" olarak adlandırılır. Burada Aveira Lâgünü de balıkçılık için en değeli liman oluşturur. Günümüzde de önemli bir şehir olan Aveiro’nun nüfusu 82.350 kişi kadardır. Başta balıkçılık, kâğıt endüstrisi, tuz üretimi, porselen yapımı, sandal üretimi, Aveiro'nun başlıca geçim kaynaklarıdır. Hafta sonlarında komşu yerleşmelerin turistlerini ağırlayan orta büyüklükte bir Portekiz şehridir. Tren garı, kanal, Aveiro Müzesi görülmesi gereken yerlerdir. Portekiz şehirlerine göre geniş sayılabilecek caddelerinde zevkle gezilebilir. Aveiro’da nefis yöresel tatlıları pastane vitrinlerinde görmek ve satın almak mümkündür.

     

    Porto

     

    Bugünkü gezimizde, Coimbra ve Aveiro’dan sonra kuzeydeki son durağımız, Lizbon’dan sonra en önemli ikinci şehir olan “Porto” idi. Bu şehir, Lizbon’a 310 km uzaklıkta ve Atlas Okyanusu sahilinde yer alan çok önemli bir merkezdir. Aveiro’dan kuzeye doğru 76 km kadar E-1 (A-1) Otobanı’ndan hareket edince Porto karşımıza çıkıverdi.

     

    Porto, Portekiz'in kuzeyinde Rio Douro Irmağı’nın ağzında bulunmaktadır. 2019 nüfus sayımlarında 287.591 nüfusuyla ülkenin en önemli endüstri noktası ve aynı isimli vilayetin başkentidir. Doura Nehri'nin kuzey yakasında bulunan şehir merkezi, 1996 yılında Birleşmiş Milletler’de UNESCO tarafından Dünya mirası listesine alınmıştır. Porto, tarihte denizcilik ve liman işletmeciliği ile öne çıkarken, günümüzde turizm, endüstri, balıkçılık, eğitim ve tarımsal yönden çok önemli bir yere sahiptir. Son yıllarda Porto deyince Futbol ve turizm ilk sırada gelir.

     

    SecureAll (herkes için güvenlik) bilimsel projesinin yıllık toplantısı için geldiğimiz Lizbon’dan sonra Porto’yu görmeden dönemezdik. Aracımızla Porto’nun merkezine ulaşıp liman yakınlarında arabamızı park ettik. Ardından Miragaia’da, nehir manzaralı bir balıkçı restoranına geçip buranın çok meşhur ve lezzetli balıklarından sipariş verdik. O sırada heyecanla Porto gezimizi de planladık. Derken başka hiçbir yerde tadamayacağınız kadar lezzetli balıklar masamıza servis edildi.

     

    Yemekten sonra, akşama kadar, dört saat süren doyumsuz bir Porto gezisi yaptık. Sırasıyla Portoyu gezmeye başladık; Porto’nun Riberia Meydanı çevresinde taş yapılardan yapılmış barların mahzenlerinde korunan, dünyaca ünlü şarapları vardı. Sahildeki “Foz De Douro” kumsalların yanı sıra hem dünya hem de Portekiz mutfaklarından lezzetler sunan, çok seçkin restoranlarla ünlü sahil bölgesidir. Kapalı çarşı özelliğindeki Mercado da Foz pazarında, geleneksel Porto yemekleri ve ürünleri satılır. Bölgede ayrıca lüks giyim butikleri ve sanat galerileri yer alır. 17. yüzyıldan günümüze değin ayakta kalan, okyanus manzaralı Do Queijo Kalesi’nin yüksek granit duvarları ve gözetleme kuleleri, çok muhteşem görünüyordu. Porto Şehir Parkı ve Basserelos ve çevresi ılıman okyanus ikliminde yetişen sık ve gür yeşillikleri muhteşem ağaçları ile Atlas Okyanusu manzarası sunan bir park idi.

     

    Muhteşem mimarisi ile Porto Tren Garı, harikulade kitap dükkânları, müzeleri ve tiyatroları yanında devasa futbol tesisleri ve statları Porto’da öncelikle gözümüze çarpan kültür, turizm ve sportif mekânlarıydı. Douro Nehri üzerindeki ikonik metal köprü, modern mimarinin muhteşem bir eseriydi. Porto Katedrali ve Clerigos Kilisesi’nin sanatlı çan kulesi de çok önemli dini eserlerdendir. Casa Do Musica adında modern ve çok büyük bir tiyatro binası şehrin yeni sanat eserlerinden. Porto Stadı ve Futbol takımı gerek ulusal gerekse uluslararası futbol karşılaşmalarında çok büyük bir üne ve öneme sahiptir.

     

    Porto’da zamanın nasıl geçtiğini hiç anlayamadık bile. Porto’da Atlas Okyanusu üzerinde gün batımı da bize muhteşem bir manzara sunuyordu şimdi. Porto şehir parkından ve Montevideo Bahçelerinden bu doyumsuz manzarayı seyrederken aynı zamanda günün yorgunluğunu da bir nebze de olsa atmış oluyorduk.

     

    Ve gün batınca biz, yeniden Lizbon’a dönmek için arabamıza geçerek Porto’ya veda ettik. Haftaya da Lizbon’da, gezimizin son gününü iyi değerlendirip Türkiye’ye döneceğiz. Görüşünceye dek kendinize iyi bakın, hepinize sağlık ve mutluluklar diliyorum.

    ***

     

    “Adaleti aklın yardımı olmadan kullanmak imkânsızdır. Bırakın adalet yerini bulsun; isterse kıyamet kopsun. Medeniyetin ilk şartı adalettir!”

     

    S. FREUD

     

Kar360.com Kayseri-Trkiye ve Dnya gndemini takip edebileceiniz, nteraktif bir haber sitesidir. Yazlm ve Tasarm hizmeti www.tahamedya.com tarafndan yaplmtr.