|   | 
  • Cevahir Kadri

    Varsam Dertlerimi Desem Lokman’a

    Açık konuşuyorum,” dedi “varsın gidiyorlarsa gitsinler. Bizler de üniversiteyi yeni bitiren doktorlarımızı istihdam ederiz. Biz asistan doktorlarımız ile buralarda devam ederiz. Daha da ileri gidiyorum; yurtdışından dönmek isteyenlerin dönüşünü sağlar, buralarda görevlendiririz." 

     

    Bu sözleri Cumhurbaşkanı, tam da 14 Mart Tıp Bayramı kutlamalarına ramak kalmışken söyledi. Sağlık alanında eksikliği günden güne hissedilen doktorlar birden gündemin merkezine yerleşiverdi.

     

    Bilhassa şu Korona salgını sürecinde doktorların ve diğer sağlık çalışanlarının dinlenme, uyku, tatil gibi insani ihtiyaçlarından fedakârlık yaptıkları bilindiği bir zamanda yapılan bu konuşma, elbette sağlık çalışanlarını çok derinden sarstı. Hemen belirtmeliyim ki bu, sağlıklı bir konuşma değildi. Konuşmanın sebepleri arasında doktorların mesai kavramı, çalışma şartları, ücretler ve diğer sosyal haklar konusunda bazı iyileştirmelere yönelik talep etmeleri duyurmak için greve gitmiş olmaları sayılabilir.

     

    Bilhassa doktorlar, öğretmenler, hakimler ve güvenlik personeli maaş yönüyle bir sıkıntı yaşamamalı. Görevini yaparken geçinme derdine düşmemeli. Toplumun sağlığı ve devletin düzenli ve sağlıklı işleyişi için bu elzem bir durumdur.

    **

    Toplumu oluşturan bireylerin hem bedenen hem de ruhen sağlıklı olması toplumun sağlıklı olmasını sağlar. Esasen toplum sağlığını koruyan ve öyle devam etmesini sağlayan adalet, sağlık, maarif ve dini duygu ve düşüncedir. Meslek itibariyle de hukukçular, sağlıkçılar, öğretmenler ve din adamlarıdır. Buna toplumların güvenliğini sağlaması açısından askeriyeyi veya kapsamıyla güvenlik güçlerini ilave etmek de mümkündür. Bu sağlık hâl, beş alanda devam ederse toplumun sağlığı da iyi demektir. Birinden birinde bir kokuşma, bozulma ve çürüme başlamışsa bu, diğer alanlara da sirayet edecektir. Düzelmenin de bozulmanın da birbirine etkilemesi söz konusudur.

     

    Dikkat edilirse yukarıda saydığım mesleklerin özünde doğrudan doğruya insan vardır. İyi eğitilmiş ve yetiştirilmiş insan en büyük sermayedir. Onun içindir ki devletler, gençlerinin iyi eğitim almaları için her türlü ekonomik yatırımı yapmaktan geri durmaz. Geleceğini, sağlıklı bir geleceği kurmak inşa etmek isteyen toplum ve devletlerin rotası bu yöndedir. Aklıselim sahibi liderler yetişmiş, kalifiye insanını heba etmezler.

     

    İnsan çok yönlü bir varlıktır. Onun eğitimi ve gelişimi beden ve ruh olmak üzere iki yönden ilerler. İki alanda da sağlıklı olarak gelişimini tamamlaması gerekir insanın. Aksi takdirde hem maddi hem de manevi hastalıklar sökün eder.

     

    Otacı, baksı

     

    Toplumsal iş bölümünde insanı tanıma, zaman içerisinde ortaya çıkan hastalıklara ve organların yetersizliklerine çareler üretme, araştırma ve bulma işini doktorlar üstlenmiştir. 

     

    Doktorlar, toplumda ekseriyetle doktor, hekim ve tabip kelimelerle anılagelmiştir. Öte yandan, kadim kelimelerimizden olan “otacı” da doktor demektir. "Şifalı otları bilen kişi, hekim" anlamına gelen “otacı”, eskiden beri kullanılıyor olsa da yaygın bilinirlik bakımından diğer kelimelere nazaran biraz geri planda kalmıştır.

     

    Eskiden, insanın hastalıklardan kurtularak sağlığına kavuşmasında, daha bütüncül bir yol izlenirdi. Onun içindir ki maddi ve manevi olarak yapılacakları aynı kişi üstlenirdi. Eski Türklerde, hastalıklara çareler üreten, bitkilerden ilaçlar yapan kişiye “baksı” denirdi. Bu kişi, aynı zamanda “büyücü” vasfıyla “kam”, “kopuz” adı verilen saz eşliğinde şiirler söylemesi ve musikişinaslık bakımından da “ozan”, dini ritüelleri bildirme, yerine getirme ve yönetme yönüyle de adı “şaman” idi. 

     

    İnsana ve evrene ait bilgiler, hiç şüphesiz Allah’ın insana bir ikramıdır. İnsanların içinden, onların dilinden ve hâlinden anlayan peygamberler vasıtasıyla bu bilgi insanların geneline aktarılmıştır. Lokman Hekim, İslam’a göre kendisine “hikmet verilmiş” bir Allah dostudur. Öyle ki Kur’an’da, adına bir sure vardır ve pedagoji açısından da önemli bir bakışı ortaya koyan sözleri ayet olarak o surede yer almaktadır. 

     

    Onlara -doktor, hekim, tabip nasıl hitap edersek edelim-, “Allah yokluklarını göstermesin, muhtaç da etmesin!” desek de onlar, vazgeçilmezlerimizdir. Çünkü “Dünya tatlı, can aziz!”, bir tarafımız ağrıyınca soluğu hemen onların yanında alır ve “Aman doktor, canım cicim doktor, derdime bir çare!” deriz. Bazen derdimizin derinliğine, bilinmezliğine kendimizi o kadar kaptırırız ki çare bulunup bulunmayacağına dair şüphe ve endişelerimiz vardır: “Varsam dertlerimi desem Lokman’a,/ Derdime bir çare bulur mu bilmem?/ Dediler ki derdini söyle bilene,/ Tabipler bir çare bulur mu bilmem?”

     

    Doktorlar, toplumun içinde toplumdan bir fert ama aynı zamanda toplumun ona muhtaç olduğu meslek insanlarındandır. Hangi toplumda olursa olsun doktorlar, halk edebiyatlarında, deyim ve atasözlerinde meslekleri icabı yer bulmuştur. İşte onlardan bazıları:

     

    “Doktor muayene eder, Allah iyileştirir (Pol.). Allah iyileştirir, parayı doktor alır (Fr.). Çok defa hastalıktan ziyade doktordan korkulur (Fr). Yarım doktor candan, yarım hoca imandan eder (Türk) Genç doktordan, acemi berberden sakın (Amerikan). Genç doktor, eni mezar (Alm.). Doktorun iyileştirdiğini herkes görür, öldürdüğünü toprak gizler (İng.) Doktorlar ve mezarcılar ortaktır (İbr.). Doktorlar çoğaldıkça hastalıklar artar (Port.) Arkadaşın doktorsa düşmanının evine gönder (Port.). Doktor bir hastayı iyileştirmeden önce onu öldürmelidir (Pol.). Doktorun hatası, Allah’ın kaderi (İt.). Doktorda hastalıktan ziyade tehlike vardır (Lat.). Doktorda, bir atmacanın gözleri, bir genç kızın eli ve bir aslanın kalbi bulunmalıdır (Hol.). Tahayyüli hastalık, gerçek hastalıktan kötüdür (İbr.). Hastalık başlangıcı hastaları üzer, hastalığın geçmesi doktorları (Çin). Sıhhati yerinde olanın ümidi vardır. Ümidi olanın her şeyi vardır (Ar.) Hastaya naz etmek hekime yakışmaz (Türk). Hasta sağ olacaksa hekim ayağına gelir (Türk).”

     

    Atasözlerine göre, halkların nezdinde doktor algısı biraz olumsuzdur. Doktorların biraz da çok paragöz insanlarmış gibi anlaşıldığını görüyoruz. Şüphesiz bu algı hiç sebepsiz değildir. Her meslekte olduğu gibi paragöz olanları vardır ama doktorluk mesleği de mesleğin zorluklarından kaynaklanan ücretin fazla olması söz konusu. Her şeyde olduğu gibi orta yolu takip etmek, ifrat ve tefritten kaçınmak tabii ki en doğrusu.

     

    Bir de tecrübeli doktor, acemi doktor meselesi var ki gereksiz ve yersiz bir tartışma. Bu atasözleri, bir bakıma, Cumhurbaşkanı’nın giden doktorların yerinin doldurulmasıyla ilgili olarak “Yolumuza asistan doktorlarla devam ederiz.” sözünün imkânsızlığını ortaya koyar niteliktedir. Ayrıca atasözleri her toplumun meseleye bakış açısını da ortaya koymaktadır. 

     

    Atasözlerinde ve genel olarak şarkı ve türkülerde doktorun korkulacak bir tipleme ile hatırda tutulması muhtemelen insanın bünyesine müdahalesi sırasında yaşanan acılardan kaynaklanmaktadır. Buna enjeksiyon iğnesi de dahil. Hiç unutmam, ilkokul ikinci sınıfta iken, zannediyorum veremle mücadele kapsamında genel sağlık taraması için sağlıkçılar köydeki okulumuza gelmişlerdi. Köyde herkesin akciğer filmleri çekiliyordu, film makinesinin önünde belden yukarı soyunmuş vaziyette, dik durularak bulunulan yer, ışının hizasına getirip bir nevi asansör gibi indirip kaldırıyordu. Kaldırırken ve indirirken birtakım sesler çıkıyordu. O seslerden ürkmüş, çok korkmuştum. Ayrıca çocukluk işte; iğneden, aşıdan korkmak ise vaka-yı adiyeden. İğne ile vurulacak sıvıyı kesme şekere zerk ederek vermişlerdi. 

     

    Doktorlar türkülerde

     

    Söze türkülerden girmişken “türkülerimizde hekimlik algısı” üzerine yapılmış araştırmalardan bahsedeyim. Bunlardan biri “Türkülerde Hekimlik, Sağlıkla İlgili Türküler” isimli Kitap-CD; Doç. Dr. Sait Eğrilmez, Salih Turhan ve Osman Güzelgöz tarafından hazırlanmış ve Sağlık Bakanlığının 787 yayın sayısı ile, birinci baskısı Mart 2010 tarihinde, ikinci baskısı ise Ağustos 2010 tarihinde yayınlanmıştır.

     

    Bundan başka, alanında uzman doktorlar Zehra Topali, Ayşe Bahşi, İlhan Bahşi ve Şeyma Karatepe’nin beş yüzün (500) üzerinde internet sitesini inceleyerek web sitesi içerisinde doktor, hekim ve tabip kelimelerini ayrı ayrı arayarak hazırladıkları, 2020 yılına ait çalışma, Lokman Hekim adlı dergide yayımlanmıştır. Yukarıda bahsedilen eserin de incelemeye dahil edildiği belirtilen bu çalışmada saptanan 190 eserden %46,84’ü doktor, hekim ve tabip kelimelerinin “çare bulamayan/tedavi edemeyen” ve %41,58’i ise “çare bulması/tedavi etmesi beklenen” teması işlenmiş. Yirmi iki (22) eser ise bu iki temel grubun dışında değerlendirilmiş.

     

    Doktor hasta ilişkisi

     

    Bir Kerkük türküsünde doktor hasta ilişkisi şöyle yer alır: “Tabibim naşı tabib/ Yaram oynaşı tabib/ Baktı yaram sağalmaz/ Döktü gözyaşı tabib” Hasta, doktoruna sahip çıkar, doktor da hastasına. Öyle ki derdine deva olamayışı karşısında kahrolur, gözyaşı döker. Bu kahrolmaları çoğu kez hastanın yakınları yaşar: “Hastane önünde incir ağacı/Annem ağacı/Doktor bulamadı bana ilacı/Annem ilacı/ Baştabip geliyor zehirden acı/Annem oy acı//Garip kaldım yüreğime dert oldu/Annem dert oldu/ Ellerin vatanı bana yurt oldu/Annem yurt oldu

     

    Doktorların da insan olduğu unutulmamalı, onların da dinlenmeye, anlaşılmaya, kadrinin, kıymetinin bilinmesini istemeye hakları olduğunu unutmamalı: “Kaleli kantareli/ Sen dertli men yareli/ Gittim tabip yanına/ Tabip menden yareli” veya “Yara var/Yüreğimde yara var/Gittim tabip yanına/ Dedi, durma yâr’a var!”

     

    Bazı şiirlerde özlü sözlere, atasözleri ve deyimlerimize yer verilir: 

    * “Bîmar intizârda, ücret diler tabib.” Ziya Paşa

    * “Ol ilâc etmekde âciz derdimin meftûnu ben/ İkimiz de kurtulurduk geçse dermândan tabîb” Nef'î.

    * “Böyledir şimdi tabîbân-ı zaman / Ekseri câhil-i ahvâl-i ebdan” Nâbî

    * “Habîb âşıka cevr itmese habîb olmaz/ Tabîb bir nicesin öldürmese tabîb olmaz.” Necati

    * “Bimâra iltifatı tabibin, deva gelir.” Yakini

    * “Olmaz ilaç sine-i sad pâreme/ Çare bulunmaz bilirim yâreme/ Baksa tabiban-ı cihan çareme/ Çare bulunmaz bilirim yâreme” Namık Kemal

    **

    Zaman zaman şahit olduğumuz doktor-hasta anlaşmazlıklarında meseleyi konuşarak halletmek en güzeli. Bu konuda taraflar kendileri açısından haklı olabilirler. Ama bunun empati ile üstesinden gelinebileceğini düşünüyorum. Bir hastanın bir kez yaşadığını doktorlar çok kez yaşıyorlar. Belki de bundan dolayı hastanın veya yakınlarının hissettiği oranda bazı acı ve endişeleri doktorlar hissedemiyor olabilirler. Şu da var ki doktor, yeri gelir merhamet edemez. Doktorun merhameti hastayı öldürebilir çünkü. 

     

    Kimisini isteğimizle kamudan uzak ettik, kimisi de kendi istekleriyle kendisini kamudan uzak kıldı. Siyasî mühendisliklerin kör göz uygulamalarının bir yansıması bütün yaşadıklarımız ve yaşananlar! Muhkem bir yapının taşlarını oynatırsanız binanın her yanı muhkem olmaktan çıkar. 

     

    Olağanüstü durumlar meydana getirip onları bahane ederek yapılan bütün işten çıkarmaların, ihraçların özünde salt bir kadrolaşma vardır. Her kadrolaşma “benden/değil” mantığı içerisinde yapılır ki orada nitelikten eser yoktur. Kadrolaşalım derken yıllar içerisinde yetişmiş, birikim sahibi olmuş nice değerlerden olmak, nitelikli nesillerin toplumdan çekip gitmesine sebep olmak toplumun geleceği açısından bir intihardır aslında. Buna sebep olmak aklıselim sahibi idarecilerin yapacağı bir iş değildir. Çünkü onlar, nitelikli, vasıflı olanları dağıtıcı değil, Fatih Sultan Mehmet Han gibi toplayıcı, davet edicidir. İlim ve bilgi yüklü beyinlerin göçüp gitmesine razı olmazlar, bilakis idaresi altında bulunduğu topraklara yönelmesini sağlarlar.

     

    Doktorlarımıza sahip çıkalım, doktorlar da hastalarına biraz daha müşfik davransınlar. Hem fiziki hem de manevi ve moral bakımından yorucu bir mesaileri var, ama onlar olgunluklarıyla bu yorgunlukların üstesinden kolaylıkla gelebileceklerine inanıyorum. Çünkü onlar aynı zamanda hikmet ehli olan hekimlerimizdir.

     

    ***

    Hayatını insanın hayatına adayan, onun sağlıklı ve huzur içerisinde bir hayat sürmesini arzulayan doktorlarımızın 14 Mart Tıp Bayramlarını kutlar; sağlık, mutluluk ve esenlikler dilerim.

Kar360.com Kayseri-Trkiye ve Dnya gndemini takip edebileceiniz, nteraktif bir haber sitesidir. Yazlm ve Tasarm hizmeti www.tahamedya.com tarafndan yaplmtr.