|   | 
  • Bir Kıssa & Bir Beyit - 17


    Bir Kıssa & Bir Beyit - 17

    Cennete İstenmeyen Sultan

    Şam Hükümdarlarından Melik Salih, kıyafet değiştirerek, her sehervakti kölesi ile şehre çıkar, çevreyi dolaşırdı. Arap geleneklerine uygunolarak, yüzünün yarısını örterek çarşı ve mahalleleri gezer, muhtaç kimseleritespite çalışır, onlara hazinesinden yardımda bulunurdu. Merhamet sahibi, fakirdostu bir adamdı.

    Yine kölesiyle dolaşmaya çıktıkları bir gece, iki dervişin bir mescitteyattıklarını gördü. Bunların gönülleri perişan, içleri üzüntü içindeydi. Soğukgecede gözlerine bir saniye uyku girmemişti. Kaya kertenkeleleri gibi güneşidüşünüyorlardı.

    Biri diğerine diyordu ki:
    "Eğer şimdi oyun ve eğlenceyle vakit geçiren, zevk u safa içinde gününü güneden mağrur padişah, o kıyamet günü bizim gibi âcizlerle birlikte Cennetegirecekse, ben mezarımın toprağından başımı bile kaldırmam. Bugün sefaletzinciri madem ki bizim ayağımızdadır. O hâlde o gün de, Cennet-i Âlâ bizimmülkümüz, bizim yuvamız olmalıdır. Ömrümüz boyunca bunlardan ne iyilikgördük ki, bir de ahirette suratlarını çekelim. Melik Salih, Cennet bahçesininduvarına yanaşsın da görelim bakalım; pabucumu çıkarır, kafasını patlatırım!"

    Melik Salih, dervişin bu sözlerini işittikten sonra, orada fazla durmakistemedi, hemen sarayına döndü.
    Aradan kısa bir süre geçince, kâinatı nuruyla aydınlatan güneş doğdu vegözlerden uykuyu silip götürdü.

    Hükümdar hemen adamlarını gönderip, o iki dervişi saraya çağırdı.Ağırbaşlılık içinde tahtına geçip oturduktan sonra dervişler geldi, onlarıhuzuruna kabul ederek büyük ikram ve ihsanlarda bulundu. Üzerlerine yağmurgibi cömertlik yağdırdı, ruhlarını aşağılık duygusundan kurtardı.

    Vaktiyle nice yağmur, soğuk ve sel sıkıntısı çekmiş olan dervişler, artıkpadişahın önemli adamlarıyla arkadaşlık ediyor, onlarla birlikte geziyorlardı.Üstleri başları perişan sabahı zor ederlerken, şimdi süslü elbiselerine güzelkokular sürüyorlardı.Aradan bir zaman geçince, dervişlerden biri hükümdara sordu:
    "Ey yüce sultanım, cihan senin kulağı halkalı kölendir! Bir insana değerverilmesi için onda birçok güzel özellik bulunmalıdır. Büyüklüğe ancakmakbul kimseler erişir. Biz kullarının nesini beğendiniz de bunca ikram veiyiliklere boğuyorsunuz?"

    Melik Salih, bu soruya çok sevindi, keyifle gülümsedi:
    "Bak derviş! Kudretine güvenerek, âciz ve düşkünlere kötü davranan birhükümdar değilim. Aksine onların iyiliğini, güzelliğini ve rahatını isteyenbiriyim. Ama siz de bana karşı çirkin düşünceler beslemeyin. Cenneteulaştığımızda aramızda huzursuzluk çıkmasın. Bugün barışın kapısını açtım ki,yarın Cennetin kapısını yüzüme kapamayın!"
    * * *
    Kudret sahibiysen bu yolda yürü, şeref istiyorsan yoksulun elinden tut!
    Bugün muhabbet tohumu ekmeyen, yarın Cennette Tuba dalından meyvealamaz.
    Ağzına kadar benlik suyuyla dolmuş bir kandil olursan, sende ışık olurmu?
    Meclisleri, mum gibi sinesinde yanacak bir şey bulunan insanlaraydınlatır.

    Şeyh Sadi, Bostan ve Gülistan’dan Seçme Öyküler, Haz. Can Alpgüvenç, Nesil Yayınları, İstanbul 2011

    Bir beyit/şiir:
    “Sanma şâhım / herkesi sen / sâdıkane / yâr olur
    Herkesi sen / dostun mu sandın / belki ol / ağyâr olur
    Sadıkâne / belki ol / âlemde bir / serdar olur
    Yâr olur / ağyâr olur / serdar olur / didâr olur”

    Yavuz Sultan Selim Han

    Not: Yavuz Sultan Selim’in yazdığı bu şiirin özelliği; soldan sağa ve yukarıdan aşağı okunduğunda mısraların aynı olmasıdır. Yani dizelerin ilk kelimeleri birinci dizeyi, ikinci kelimeleri ikinci dizeyi verir…



    Etiketler

    YORUMLAR

    YORUM YAP!

    Yorumlarınız editör onayından geçtikten sonra yayınlanacaktır. Küfür, hakaret, büyük harf ve kişi ve kurumları rencide edici yorumlar onaylanmamaktadır.

    Ad Soyad

    ..

    Güvenlik Kodu

    Yorumunuz

DİĞER HABERLER

Kar360.com Kayseri-Trkiye ve Dnya gndemini takip edebileceiniz, nteraktif bir haber sitesidir. Yazlm ve Tasarm hizmeti www.tahamedya.com tarafndan yaplmtr.