|   | 
  • Bir Kıssa & Bir Beyit -2


    Bir Kıssa & Bir Beyit -2

    Bir kıssa/bir levha

    İYİ DAVRANIŞ DA İBADETTİR

    Her zaman ve her yerde bize ışık tutacak örnek tutum, tavır ve davranışları asrı saadette (Hz. Peygamber zamanında) ve hulefayıraşidîn denen dört büyük halife yani Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali devirlerinde bulabilir, bugünkü geçici sıkıntılarımıza ta o günlerden çıkış yollarını ve çözüm hâllerini seçip çıkarabiliriz.

    Hz. Peygamber hikmet ve maslahat gereği zahiren görünmez inayet, himaye altında olduğu ve Hakk’ın gözetiminde bulunduğu hâlde -sırf bize örnek olabilmesi için- görünüşte yalnız, bikes, kimsesiz, çok kötü ve tehlikeli durumlarla, baş başa kalmış gözükmektedir.

    Böylece her ortamda, her alanda ve durumda takındığı şahsiyet; sergilediği tavırlarla ve sarf ettiği yerinde sözlerle bize ışık tutmaktadır. Çünkü o bizim de benzer vaziyetler karşısında nasıl bir hareket tarzı sergilememiz konusunda örnek alabileceğimiz mükemmel bir önderdir. Nitekim Mekkeli müşrikler Ebu Talip ile Hz. Hatice’nin vefatını fırsat bilerek Hz. Peygamber’e öncekinden daha çok eziyet etmeye başlayınca (Esat: 1983, 496) bu şartlarda Mekke’de İslâm’ı yaymak neredeyse imkânsız hâle gelmişti (Er :1990, 116).

    Bunun üzerine Hz. Muhammed, peygamberliğinin onuncu yılı olan 620’de azatlı kölesi ve oğulluğu Zeyt b. Harise’yle Taif ’e giderek orada eşraftan bazılarıyla görüştü. Kendisinin Allah tarafından gönderilen bir peygamber olduğunu söyledi. Kureyş müşriklerinin belâ ve musibetlerinden bahsetti. Onları Allah’a imana çağırdı. İslamiyet’i yaymada kendisine yardımcı olmalarını, kavmi Kureyş’ten muhalefet edenlere karşı kendisiyle birlikte hareket etmelerini istedi.

    Fakat Taifliler, kavmi tarafından istenmeyen ve kabul edilmeyen biri olarak kendisinden ürktüklerini belirterek Hz. Peygamber’i reddettiler. Gençlerinin Müslüman olmalarından korktular, Hz. Peygamber’den derhal yurtlarını terk etmesini isteyerek onun bütün tekliflerini en çirkin şekliyle geri çevirdiler. Hz. Peygamber ile alay ettiler. Ayak takımını, ona karşı kışkırttılar. Arkasından edepsizce bağırtıp çağırtıp sövdürdüler. Fahrikâinatı taş yağmuruna tutturdular. Ayakları kan revan içinde kaldı. Bu şaşkın halkın taşkın hâlleri ve taşlaması, Hz. Peygamber, Utbe ve Şeybe b. Rebia’nın Taif ’teki bağına sığınıncaya kadar devam etti.

    Utbe ve Şeybe b. Rebia, Peygamberimizi kan revan içinde görünce -akraba da olmaları dolayısıyla- gayrete geldiler. Addâs adlı Hristiyan köleleriyle üzüm gönderdiler. Hz. Peygamber’in “Bismillah” diyerek üzümü yemeğe başlaması Addâs’ı şaşırttı. Hz. Muhammed, Addâs’ın Ninova halkından bir Hristiyan olduğunu öğrendi. Onun salih bir zat olan Yunus b. Metta’nın memleketinden olduğunu söyleyince Addâs’ın şaşkınlığı bir kat daha arttı. Bunun üzerine Hz. Peygamber, Allah’ın resulü olduğunu, Yunus’a ait haberi kendisine Allah’ın verdiğini, Yunus’un kardeşi olup, kendisi gibi peygamber seçildiğini anlattı (Köksal: 1987, 66-73).

    Bu güzel yüzün, bu tatlı sözlerin sahibi yalancı olmaz. Ben inandım ki sen Allah’ın resulüsün, diyerek Müslüman olan Addâs, Peygamberimizle gitmek, onun yanında kalmak ve kendisine hizmet etmek, gelecek sıkıntıları göğüslemek istediğini arz edince Hz. Muhammed gülümseyerek: - Şimdilik efendilerinin yanında kal. Az zaman sonra adım her yerde duyulacak. O zaman bana gelip katılırsın, dedi (Gümüş: 1989, 331) (Er: 1990, 121).

    (Hakikaten) Taif, Müslümanların geniş çaplı kuşatmasının gücünü anlamakta gecikmedi. Sakif kabilesi, Hz. Peygamber’e bir heyet göndererek Taiflilerin Müslüman olduklarını ve bütün Arapların girdiği dine Sakif ’in de girdiğini açıkladılar.

    “Tebük savaşından sonra idi. Taifliler, Müslümanların sandıklarından daha güçlü olduklarını görmüşlerdi. Böylece Sakif kabilesinin İslam’a girişi hicrî sekizinci (M. 630) senede tamamlanmış oldu.” (DGBİT: 1986, 530).

    Hz. Peygamber’in Müslüman olan ve kendine katılmak isteyen Addâs’ın teklifini nazikçe reddetmesi çok şeyleri düşündürtmektedir. Belli ki onu kendi yüzünden zamansız bir tehlikeye atmak istememiş. Kendi yüzünden işsiz kalmasına sebep olmamış. Olası bir işkence görmesine fırsat vermemiş. Belki de onun karşılaşacağı zorluklar karşısında, tam bir direnç gösteremeyeceğini kalben keşfetmiş olsa gerek ki yanına gelmesini, her bakımdan emin ve rahat olacağı ileri bir tarihe bırakmıştır. Zira, kendi -şimdilik- her bakımdan müşkül durumdayken bir başkasının da hayati sorumluluğunu, üstelik elinden henüz bir şey gelmediği bir sırada yüklenmesinin doğru olmayacağını çok iyi biliyordu. Ayrıca bu ertelemeyle Hz. Peygamber, Addâs’a herkesin yapamayacağı azimeti değil herkesin yapabileceği ruhsat yolunu tavsiye etmiş, bir bakıma ehakk (en hak) yolu değil hak yolu seçmesini öğütlemiş, bazılarının yapabileceği ince takva yolunu değil herkesin yapabileceği ana yol hükmünde olan fetva yolunu göstermiştir. Çünkü insanlar takva değil fetva dairesine girmekle mükelleftirler. Kendiliğinden takvayı tercih edenler ise ancak tahsin edilir ve takdir görür. Zira hakta birleşmek mümkün, ehakta zordur. Hakta birlik olmak kolay, ehakta güçtür. Yani asgarî müştereklerde birlik mümkünken her şeyde ve her hususta birlik muhaldir veya imkânsızdır.

    Hakikaten, İmam-ı Azam Ebu Hanife’nin “İyi davranışın da… bir ibadet olduğunu” (Sağıroğlu: 1998, 123) söylemesinde köle Addâs’a gösterilen, Hz. Muhammed’e has davranış biçiminin de güzel bir ifadesini bulmuyor muyuz?

    Nitekim biri, Hz. Peygamber’e “kendisini çok sevdiğini” tekrar tekrar söyleyince her defasında “Dikkat et! Ne söylediğinin farkında mısın?” şeklinde red cevabıyla karşılaşır. O kişi, Hz. Muhammed’in bu şekildeki son ihtarından sonra da ısrarla: “Evet Ya Resulallah seni çok seviyorum.” deyince fahri kainat efendimiz “Öyle ise belâ ve musibetlere hazırlan!” der. Demek ki hak yolda hizmete talip olacak kimselere nasıl bir “ateşten gömlek” giymek zorunda oldukları hatırlatılmalı. Bu yüzden uğrayacakları sıkıntılar karşısında pişman olacaklarsa daha yolun başında bu işten vazgeçmeleri, onlara nazikçe söylenmeli.

    Çünkü dava adamı: “Lûtf u kahrı şey-i vahid bilmeyen çekti azab, Ol azabdan kurtulup sultan olan anlar bizi.” diyen Niyazî-i Mısrî’nin sahip olduğu gibi bir hâletiruhiye içinde olmalı.

    Velhasıl “Kahrın da hoş lütfun da hoş. Senden gelen her şeye razıyız.” diyenler, her şeyi Allah’tan bilip insanlarla yersiz çekişmeyi bırakanlar, Allah’ın Celal ile Cemal isimlerinin tecellisini bir görenler gelsin beri. Yoksa gölge etmesinler, başka ihsan istemez.

    Kısaca insan, kendini ondan önce var olan bir ortamda bulmuştur. Dolayısıyla -beğenmeyecekse- bu ortamın varlığından sorumlu değildir. Ona düşen resmî olsun veya olmasın her vasatta ve ortamda, herkese karşı ve varsa resmî görevinde dürüst ve doğru hareket etmektir. Öyleyse içinde bulunduğu sistem ne olursa olsun (onu doğru bulsun veya bulmasın) devlet kalbe değil ele baktığı, devleti düşünce değil eylem ilgilendirmesi gerektirdiği için vatandaşa gereken; ihtiyatlı olmak, münakaşadan uzak durmak, her söze aldırmamak, işine düşkün olmak, herkese dost olmaktır.

    Muhsin BOZKURT, Erciyes Dergisi, Sayı. 439, Temmuz 2014, s. 25-26

    Bir beyit:

    DUA

    Yükselir semaya doğru ellerim
    Mavi gecelerin seher vaktinde
    Hakka kanat açar hep ellerim
    Mavi gecelerin seher vaktinde

    Kaybolur kederim kaybolur ahım
    Gözümden yaş olur akar günahım
    Bana daha yakın olur Allah’ım
    Mavi gecelerin seher vaktinde

    Bakışlarım yanar yanar tutuşur
    Parlarken semada bir ilahi nur
    Gönlüm dile gelir, gönlüm konuşur
    Mavi gecelerin seher vaktinde

    Bir ince duyarlık, içten mutluluk
    Gönüller niyazda, ne ses ne soluk
    Başlar Hak katına kutsal yolculuk
    Mavi gecelerin seher vaktinde

    Bir uhrevi his var mı ki dünyada
    Bulunsun tadı bir ulvi duada
    Ne güzel, Allah’ı getirmek yâda
    Mavi gecelerin seher vaktinde...

     Feyzi HALICI



    Etiketler

    YORUMLAR

    YORUM YAP!

    Yorumlarınız editör onayından geçtikten sonra yayınlanacaktır. Küfür, hakaret, büyük harf ve kişi ve kurumları rencide edici yorumlar onaylanmamaktadır.

    Ad Soyad

    ..

    Güvenlik Kodu

    Yorumunuz

DİĞER HABERLER

Kar360.com Kayseri-Trkiye ve Dnya gndemini takip edebileceiniz, nteraktif bir haber sitesidir. Yazlm ve Tasarm hizmeti www.tahamedya.com tarafndan yaplmtr.