|   | 
  • Cevahir Kadri

    Değişerek, Dönüşerek, Daima Şiir

    Zaman zaman gazetelerde, dergilerde, şimdilerde de internette, sosyal medyada şiirin öldüğüne, yok olmaya yüz tuttuğuna, eskisi kadar yetkin metinlerin üretilemediğine dair beyan, yorum ve tartışmalarla karşılaşırız. Şiir de fani bir varlıktır elbette; her fani varlık gibi onun da doğumu, gelişmesi ve ölümü olacaktır.

     

    Şiiri üreten, çoğaltan bir bakıma “doğuran” insandır. Nasıl ki insan, ilk atası Hz. Âdem’den (aleyhisselam) beri tür olarak vardır ve tür fertlerinin ölmesine, hatta kilo, boy, renk ve anlayış gibi türlü yönlerden değişikliğe, uğramasına karşın varlığı devam etmektedir. İnsanın yaşaması ve varlığı devam ettiği sürece onunla birlikte hayat bulan şiir de varlığını sürdürecektir. O da tıpkı insan gibi zaman zaman şekil biçim, işleyiş, ele alış, algılayış, oluşturulma vb. türlü yönlerden farklılık arz eden yapılara bürünecektir. Ama şiir, şiir olarak kıyamete kadar yaşamaya devam edecektir.

     

    Şiir, edebiyatın; edebiyat da güzel sanatların bir dalıdır. Güzel sanatlar da estetiğe dayanır. Estetik yani güzellik anlayışı ise görecelik barındırır. Birinin çok güzel bulduğunu bir başkası yerin dibine geçirebilir; biri göklere çıkarırken diğeri onu en alt derekelere gömebilir. Bunda bir gariplik, bir anormallik söz konusu değildir. Meselâ, Türkçenin söz varlığı içerisinde bugün için eldeki verilere göre ilk şiir örnekleri Sözlü Döneme aittir. Sözlü dönemde üretilen şiirlerin varlığı, biçimi, ahenk anlayışıve unsurları bugünkünden farklıdır. Bu farklılık bugüne göre ilk ve son arasındaki bir farklılık değildir sadece. Arada geçen süre içerisinde de çeşitli dönemlerin şiir anlayışları vardır.

     

    Dinin günlük hayatımızı, düşünce dünyamızı, algılama biçimlerimizi ve anlayışlarımızı şekillendirdiği bir gerçektir. Düşünme biçimimizi ve düşünce dünyamızı şekillendiren dinin edebiyat ve estetik dünyamıza uğramayacağını düşünmek abesle iştigal olur. Sözlerin en güzeli, şüphe yok ki Kur’an beyanlarıdır.

     

    Her din ortaya çıktığı toplumun kültürü ile birlikte yayılır ve toplumlar da ona göre şekillenir. Genel olarak 9. ve 10. yüzyıllarda toplu olarak İslamiyet’le tanışmamızın ardından edebiyatımızda İslam’ın ve onun getirdiği kültürün, edebiyatın ve estetik anlayışın edebiyatımıza hâkim olmaya başladığını, en azından edebiyatımızın onun etkisi altında olduğunu edebî türlerin buna göre biçimlenmeye başladığını biliyoruz. Buna en güzel örnek, 11. yüzyılda Balasagunlu Yusuf has Hacip tarafından yazılan, ilk siyasetname örneği olarak vasıflandırılan, edebiyatımızda “aruz” ölçüsünün ilk kez kullanıldığı Kutadgu Bilig’dir. Kitabın ismini oluşturan kelimeler tamamen Türkçedir. Daha sonraki yüzyıllarda kitap isimlerinin gitgide Arapça veya Farsça kelime tamlamalarla kurulmaya başladığını görürüz. Bu değişiklikler, şiir, edebiyat ve sanat anlayışlarının farklılığını da beraberinde getirmiştir ve farklı anlayışların göstergesidir.

     

    Her fikir ve sanat anlayışında bazı okulların yahut ekollerin varlığından söz edilir. Bunlar niçin vardır ve neden farklı farklıdır? Bütün bu okullar veya ekoller, varlığını estetiğe yani güzellik anlayışlarındaki farklılıklara borçludur. Düşünce bazlı okullar, düşüncenin, düşünme biçimlerinin, algılama, alımlama biçimlerinin farklı olmalarından kaynaklanır. Yukarıda da belirtildiği gibi toplumun dinamiklerinin değişmesi, yeni fikirlerin, yeni anlayışlarının da beraberinde filizlenip boy vermesi söz konusu olmuştur. Edebiyatımızın edebiyat tarihçileri tarafından farklı dönemlere ayrılmasının elbette bazı gerekçeleri vardır. Bunlar genel olarak din değişikliği, lehçe ve şive farklılıkları, kültürel değişim, coğrafi değişim şeklinde sıralanabilir. Edebiyat ekollerinin veya okullarının oluşmasında bu gerekçeler veya ölçütler önemli etkendir. İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı, Sözlü ve Yazılı Dönemleri ile birlikte, daha sonra Halk edebiyatının kendi içerisinde anonim, âşık ve tekke-tasavvuf edebiyatı olarak ayrışması, Divan edebiyatı, Tanzimat Edebiyatı -ki o da kendi içinde iki devre ayrılır-, Servetifünun, Fecriâti, Millî Edebiyat, Cumhuriyet Dönemi Edebiyatı; bu dönemin de Beş Hececiler, Yedi Meşaleciler, Garipçiler, 2.Yeni, Maviciler, Toplumcu Gerçekçiler vs. alt gruplara ayrılması özellikle şiir anlayışlarında ve tarzlarında ortaya çıkan farklılıklardandır.

    Batı edebiyatında ise Klasisizm, Romantizm, Realizm, Parnasizm, Natüralizm, Sürrealizm ve Dadaizm gibi akımlar felsefenin bunlara beşiklik etmesiyle sanatta estetik ve şiir anlayışlarının farklılaşması neticesinde ortaya çıkan akım ve ekollerdir. Bu bakımdan edebiyat, etik estetik ve poetik konular sebebiyle felsefeyle ilişki içerisindedir.

     

    Yirminci yüzyılın birinci çeyreğinden sonra şiirimizde modern şiir anlayışı hâkim olmaya başlamıştır. Bu, Yahya Kemal Beyatlı, Ahmet Hamdi Tanpınar, Necip Fazıl Kısakürek ve Nazım Hikmet gibi şairlerimizin ve İkinci Yeni şiir anlayışın gitgide topluma hâkim olmasından kaynaklanır. Bugün için “Şiir, bir şeyi hissettirse, sezdirse bile tamamen anlatmaz.”anlayışı yetkin metinlerin oluşmasına son derece önemli katkılar sunmuştur.

     

    En iyi, en yetkin şiir nasıldır? En yetkin şiir, sadece yazıldığı dönemde değil, geçen zaman içerisinde her daim zirveyi koruyabilen şiirdir. Dili, “Ete kemiğe büründüm Yunus diye göründüm” söyleyişi kolaylığında kullanabilme yetisine sahip Yunus Emre’ye ve şiirlerine bu pencereden bakmak, bu cümleden okumak ve onları öyle değerlendirmek gerekir. O, yüzyıllardan beri bu milletin gönlüne seslenmiş ve gönlünde yer bulabilmiş nadir şairlerimizdendir.

     

    Sözün özü, insan var olduğu, duygularını kaybetmediği sürece değişip dönüşen şiir daima var olacak, varlığını hep sürdürecektir. Sözü, Yunus Emre’nin iğneleyici ve uyarıcı bir dörtlüğüyle bağlayalım:

    “Çıktım erik dalına

    Anda yedim üzümü

    Bostan ıssı kakıyıp

    Der ne yersin kozumu”

     

    Not: Dünya Şiir Gününüz, 21 Mart Nevruz Bayramınız, Regaip Kandiliniz kutlu olsun.

Kar360.com Kayseri-Trkiye ve Dnya gndemini takip edebileceiniz, nteraktif bir haber sitesidir. Yazlm ve Tasarm hizmeti www.tahamedya.com tarafndan yaplmtr.