|   | 
  • Kiralık Kalem (Satılık Değil Ama)

    DÜĞÜN KİRLİLİĞİ

    (Düğün kirliliğini bugün için büyük ölçüde ortadan kaldıran Covit’e selâm olsun.)

    Patron, bu yazımda seni muhatap almak, seninle hasbihal etmek istiyorum. Aksi takdirde, zaten okuyanların yazanlardan az olduğu ülkemizde pek çok kişi gocunur ve belki de bendenizin yazılarını okumaktan vazgeçer. Sen de beni kapının önüne koyuverirsin… Fakat başkalarına değil, sana seslenirsem kimse alınmaz. Ve tabi bu arada herkes bildiği gibi yapmaya da devam eder(!) Tamam mı patron? Gerçi bu yazımı, kış mevsimi yerine yaz mevsiminde yazsaydım daha uygun olurdu ama yazacaklarım kış mevsimi için de geçerlidir. Zaten Allah ömür verirse, yaza kavuşmamıza ve salgın hastalıktan kurtulmamıza ne kaldı ki!

    Patron, ben her düğüne gitmem. Düğün falan yapacaksan eğer, durumumu bil.

    Her şeyde olduğu gibi düğünde de ölçü olmalıdır. Ölçü de herkesin keyfine göre belirlenemez. Çünkü ona o zaman ölçü denilemez. Esasen doğru kaynaklardan, doğru örneklerden hareketle mutlak ölçüyü bulmalıyız. Bu bir.

    İkincisi; uygun yerde uygun ölçü ile hareket etmek gerekir. Berber, tıraşı başa göre yapmalı değil midir? İnsanların bakış açıları ve yaklaşımları da toplumların gelenek ve alışkanlıkları da farklı farklıdır. Köy düğünü başkadır, şehir düğünü başkadır, sosyete düğünü başkadır, kenar mahalle düğünü başkadır. Dindarlarınki başka, dinî bilgisi ve inancı az olanlarınki başkadır. Sen kalkıp köyde apartman düğünü, apartmanda köy düğünü yapmak istersen ortalık karışır.

    Ben zaten bugünkü çerçevesiyle düğün mantalitesini hiç doğru bulmayan biriyim. Evlenirken de düğün yapmadım. Eşim (Makamı cennettir inşallah.) de kabul etti. Aksi takdirde evliliğimiz gerçekleşemezdi. Hiçbir eksiğimiz veya eksiklenmemiz olmadı. Düğün için harcanacak parayı da evimize harcadık ve büyük ölçüde ihtiyaç sahiplerine verdik. Çok mutluyduk.

    Düğüne gitmeyi sevmiyorum ama hâliyle sık sık düğünlere çağırılıyorum. İşte o zaman biraz seçici davranıyor ve hiç değilse bazı(!) düğünlere gitmemeye çalışıyorum. Allah, uzun, sağlıklı ve hayırlı birliktelikler versin, bir gün çocukların için düğün yapacak olursan kenar mahalle tarzı yapma, gelmem. Gelemem. Öyle bir ortamda bulunmaktan korkuyorum, sıkılıyorum, utanıyorum. Sanki cahilliğim, görgüsüzlüğüm gözler önüne seriliyormuş gibi geliyor bana; zaten bir sürü ayıbım var, hiç değilse bu hususta mahcup duruma düşmek istemiyorum.

    Sandalyeleri diziyor, barikatlar kurarak yolu (bazen koca caddeyi) kesiyorsunuz; yoldan gelip geçeni de neredeyse döveceksiniz… Müziğin sadece “M”sinden anlayan bir müzisyen grup kiralıyorsunuz… Üstelik bu müzisyenler, müziği bizzat icra etmek yerine bilgisayarın hafızasından icra-i sanat yapıyorlar. Hoparlörlerden perişan ve çoğu zaman da hep aynı parçalar, ama bangır bangır çevreye yayılıyor… Gülenler, oynayanlar, koşuşanlar, bağrışanlar… kim kime dum duma. Ve bu curcuna gece yarılarını aşan saatlere kadar sürüp gidiyor. Komşunun babası mı hasta, kendisinin işleri mi bozuk, dayısı mı vefat etmiş, ders mi çalışması gerekiyormuş, veya çalınan müzik parçalarını sevmiyormuş da dinlemek mi istemiyor muymuş… Mazeret kabul etmiyorsunuz. Şikâyetçi olanı döversiniz belki de. Mevlüt merasimleriniz de daha farklı değil maalesef.

    Hak (hattâ anayasal haklar) nedir, hukuk nedir? Saygı nedir, edep nedir? Din ne diyor, insanlık ne diyor? Törede yeri nasıldır? Medenî ülkelerde, medenî toplumlarda nasıl evlenilir? Hiç bilmiyorsunuz. Hey gidi Patronum hey! Sizler evleniyorsunuz diye ben bu çileleri çekmek zorunda mı kalmalıyım? Üstelik bu hafta üst taraftaki komşu, sonraki hafta bitişik sokaktaki komşu…Yaz boyunca işkence. Be adam, evinin içinde ve daha az gürültüyle yap ne yapıyorsan!.. Veyahut salon, bahçe kirala.

    Köyde ayrı problemler, şehirde ayrı problemler Sayın Patronum… Ne kadar gürültü sever ve yapar bir milletiz. Örneğin parmak ucu kadar bir et parçasını kesiyorsunuz da dağları taşları inletiyorsunuz. Trafik gürültülü, doğum gürültülü, ölüm gürültülü, asker uğurlamak gürültülü, başarı gürültülü, başarısızlık gürültülü… Düğünler hepsinden gürültülü.

    Gidin bakın meselâ Belçika’ya, Hollanda’ya, Norveç’e, Finlandiya’ya… elin cavırı, çalmaya çalmaya arabasının kornasının yerini bile unutuyor be!

    Bütün bunları yazdım ya Patron, siz de okudunuz ya… artık umarım sokak düğünü yapmazsınız. İnsanları rahatsız etmemeye özen gösterirsiniz. Vesselâm.

Kar360.com Kayseri-Trkiye ve Dnya gndemini takip edebileceiniz, nteraktif bir haber sitesidir. Yazlm ve Tasarm hizmeti www.tahamedya.com tarafndan yaplmtr.