|   | 
  • İki Sınav Arası


    İki Sınav Arası

    İlk imtihan da ilk insan Hz. Âdem’in (aleyhisselam) yaratılması ile yaşandı. Buna, Hz. Âdem’in varlığı karşısında bir başkasının; meleklerin ve İblis’in imtihanı demek de mümkün. Çünkü Cenab-ı Hak, Âdem’i yaratıp iblis ve melekleri ona “secde etmeleri”ni emir buyurunca melekler emre itaat ederek secde ettiler. Ancak, İblis, yaratılış özelliklerini bahane ederek gurur ve kibre kapıldı, Âdem’e secde etmekten kaçındı. Bu hareketi ile Allah’a (celle celalühü) karşı gelmiş oldu. Hz. Allah da İblis’i huzurundan, rahmetinden kovarak uzaklaştırdı. İblis’in adı, “Şeytan” oldu, Allah’ın laneti onun üzerine olsun!.. Bu “isyan” ile birlikte de Hz. Âdem’in şahsında bütün insanlığın imtihanı başlamış oldu. İlk kazanan melekler olurken, ilk kaybedenler arasında, Allah’ın emirlerine isyan ederek karşı koyan İblis yerini aldı. İmtihanı kaybetmesi ile “Şeytan”da bir hınç, bir öfke birikmesi oldu; bütün kullarını saptırma, yoldan çıkarma konusunda Allah’tan, kıyamete dek süre ve izin istedi. Asıl hikmeti Cenab-ı Hak katında olan bu izin ve süre ile kıyamete dek yaratılacak bütün insanların imtihandan geçecek şekilde verildi. Haddizatında “meleklerden de yüce, hayvanlardan da aşağı” olabilecek nitelikte yaratılan insanoğlu, yapıp ettikleriyle, kazandıklarıyla hangi konumu kendisine layık göreceğini de böylece belirlemiş olacak. Bu belirlemede, Allah’ın kullarına merhametinin bir gereği olarak iyi işlerde bire çok sevap, kötü amellerde ise bire, bir zarar/günah yazılacaktır.

     

    Burası sonuç yeri değil

     

    Öğrenme varsa ölçme vardır, değerlendirme vardır. İnsan, bu dünyada hak ve hakikati öğreniyor. Sadece hak ve hakikati mi? Hayır, hak ve hakikatin gayrısında neler var, onları da öğreniyor. Melekleri öğrendiği gibi şeytanı ve avanelerini de öğreniyor. Tıpkı ilkokul öğrencileri gibiyiz şu dünyada. Her türlü bilgiyi öğrenmek durumundayız.

     

    Daha işin başında, Bezm-i Elest’te verdiğimiz bir söz var Allah’a. O’nu Rab olarak tanıdık, imtihana girmeyi de kabul ettik. Şimdi öğrendiklerimiz ve uyguladıklarımız ile doğru cevaplar karşılaştırılacak. Karnemizin, amel defterimizin nasıl bir yekûn ile sonuçlanacağını göreceğiz. Aslında bunu bu dünyada da kısmen görmek mümkün. Kısmen diyorum, çünkü Cenab-ı Hakk’ın rahmeti ve mağfireti o karnenin sonucunu değiştirecek. Belki bir güzel davranışımız, bir sözümüz O’nun bizden razı olmasına vesile olacak. Bu ümit içimizde hep taze bir fidan gibi yeşerecek, yaşayacak. Çünkü, O’nun rahmetinden ümidini ancak onan inanmayanlar keser. Bu dünya, sonuç yeri değil; burası öğrenme ve öğrendiklerini yaşama ve uygulama yeridir.

     

    Şeytanın içimizdeki dostlarına, nefse dikkat

     

    Şu dünyada yaşarken bazen, belki de çoğu zaman bir aldanış içerisinde yüzüp gidiyoruz. Cüzi bir akıl ile hareket etmemizden belki de bu aldanışlarımız, belki de fani olan bu âlemi içimize derç edilmiş bulunan ebediyet hissini harekete geçirmemizden. Şeytan, güzeli çirkin, çirkini güzel gösterir. Şeytanın içimizdeki dostları olan nefis, heva ve heveslerimiz de bazen düz yolda bile şaşırmamıza sebep olur. Allah dostlarından Hasan-ı Basrî Hazretleri’nin talebelerine verdiği şu öğüt ne de güzel ve ibretliktir, öyle değil mi? Hasan-ı Basrî, aldanmaması için bir öğrencisini şu sözlerle ikaz eder:

    Yavrum! Şu kâğıt parçasında yazılı olan nasihatleri al, senin için binlerce ilim kitabından daha değerlidir. Kâğıt parçasında şunlar yazılıydı:

    * İçinde bulunduğun ortamın, kötülüklerden uzak, salih ve iyiliklerle dolu bir ortam olmasına aldanma. Cennetten daha emniyetli ve kötülüklerden uzak bir yer düşünülebilir mi? Oysa babamız Âdem’in başına gelenler orada geldi.

    * İbadetinin çokluğuna da aldanma. Şeytan gibi kendini ibadete adamış kim vardı ve başına neler geldi?

    * Mütekebbir ilim sahipleriyle ne görüş, ne de sohbetlerine katıl. Bunlar sana hayır getirmez. Nitekim Peygamber Efendimizin (aleyhissalatu vesselâm) sohbetlerine katılan mütekebbir ve münafık ilim adamları vardı. Hiçbirisi ne imana geldi ve ne de o sohbetlerden istifade etti.

    * İlminin çokluğuyla övünüp-aldanma. Nice ilim sahipleri vardı ki övünçleriyle helak olup gittiler.

     

    Her sınavımızın sonucu hayr olsun

     

    Hayallerimiz sınırsız, ömür ise sınırlı. İsteklerimiz de bir o kadar sınırsız. Ebedi hayatta yaşayacaklarımızı şu fani, kısacık hayatımızda yaşama isteğimiz buna sebep… Rabbim, bu dünyada, razı olacağı bir hayat çizgisi nasip etsin. İki Cihan Serveri’nin tavsiye buyurduğu dua ile yalvaralım Rabbimize “Allah’ım! İçimi dışımdan daha hayırlı yap ve dışımı da ıslah eyle!” Rabbim yaşanan her türlü durumlarda bizi razı oldukları tarafına dahil etsin; zalimlerden değil, mazlumlardan yana olmayı, mazlumun gönlünü şenlendirmeyi nasip etsin. O Büyük Mahkeme’de beraat alarak ebedi saadete nail olan kullarından eylesin. Âmin!

     

    İki sınavın bana hatırlattıkları böyle. Rabbim, bütün öğrencilere emekleri zayi olmadan hayırlı başarılar nasip etsin. Bütün insanlığı, “hayvanlardan da aşağı” derekeye yuvarlanmaya sevk edecek fiil ve davranışlardan, zulümlerden korusun; herkese, İslam’ın evrensel mesajı ile tanışıp buluşmayı ve onu hayatlarına hayat kılmayı nasip etsin.



    Etiketler

    YORUMLAR

    YORUM YAP!

    Yorumlarınız editör onayından geçtikten sonra yayınlanacaktır. Küfür, hakaret, büyük harf ve kişi ve kurumları rencide edici yorumlar onaylanmamaktadır.

    Ad Soyad

    ..

    Güvenlik Kodu

    Yorumunuz

DİĞER HABERLER

Kar360.com Kayseri-Trkiye ve Dnya gndemini takip edebileceiniz, nteraktif bir haber sitesidir. Yazlm ve Tasarm hizmeti www.tahamedya.com tarafndan yaplmtr.