İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Celalettin Kozanoğlu, İstanbul'da meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki depremin İzmir için de bir uyarı niteliğinde algılanması gerektiğini söyledi.
İzmir'deki yaklaşık 1 milyonluk bina stokunun yarısının 1998 öncesi deprem yönetmeliğine göre yapıldığını, yüzde 35 civarında da kaçak yapı bulunduğunu hatırlatan Prof. Dr. Kozanoğlu, "İzmir'in birinci gündemi deprem olmalı. İzmir'de, riskli yapıların tespiti için ilk etapta acilen kontrol edilmesi gereken 150-200 bin civarında bina var. Harekete geçmediğimiz, beklediğimiz her gün biraz daha geç kalıyoruz. Depremden korkuyoruz ama en çabuk da depremi unutuyoruz" diye konuştu.
İEÜ İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Celalettin Kozanoğlu, İstanbul'un Silivri ilçesinde meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki depremin ardından İzmir ile ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu. İstanbul'daki depremin ucuz atlatıldığını ve can kaybının olmamasının sevindirici olduğunu ifade eden Prof. Dr. Kozanoğlu, depremin Türkiye'nin bir gerçeği olduğunu belirtti.
"Deprem karnemiz iyi değil"
Depremden değil, çürük binalardan korkulması gerektiğini aktaran Prof. Dr. Kozanoğlu, "İzmir'de yaklaşık 1 milyon bina stoku var. Bunun çok büyük kısmı da 11 merkez ilçede yer alıyor. Yaş ortalamasına baktığımız zaman eski binaların yoğun olduğu bir kentteyiz. Eski bina demek, çürük bina demek değil. Eski bina olunca yıkılacak anlamı da çıkmıyor. Ancak mutlaka bu binaların kontrol edilmesi gerekiyor. İzmir'de neredeyse her iki binadan biri, 1998 öncesi deprem yönetmeliğine göre yapılmış. Bu binaların birçoğu da 35-40 yaşın üzerinde. Net sayı vermek zor ama ilk etapta 150-200 bin bina acilen kontrol edilmeli. Maalesef insanlarımız duvar yıkmayı, daireleri dükkana çevirmeyi, evlerin çatılarına hiçbir mühendis desteği olmadan su depoları koymayı, önlem almadan tadilatlar yapmayı çok seviyor. ‘Bu kadardan bir şey olmaz' diyor. Ancak bir deprem anında bu hataların bedelini büyük yıkımlarla, can kayıplarıyla ödüyoruz. Kahramanmaraş depreminde de İzmir depreminde de ağır hasar alan, yıkılan binalarda bu hataları gördük. Kolon ya da kirişle oynayanları hiç saymıyorum bile. Binanın kolonunu ya da kirişini kesmek, benim gözümde kasten insan öldürmekle aynıdır" ifadelerini kullandı.
"Binadan emin değilseniz, mutlaka kontrol ettirin"
Prof. Dr. Kozanoğlu, şöyle devam etti: "İzmir'de yüzde 35 civarında da kaçak yapı stokumuz var. Bu oran, İzmir gibi bir şehir için yüksek. Peki ne yapacağız? Korkup beklemek, deprem olursa ne yapacağız diye düşünmek çözüm değil. Bu konuda bilinçlenmeliyiz. Binamızdan emin değilsek, kendimizi güvende hissetmiyorsak, mutlaka kontrolünü yaptırmalıyız. Güçlendirme ihtiyacı varsa hemen harekete geçmeliyiz. Kentsel dönüşüm için güç birliği içinde hareket etmeli, bu konuya öncelik vermeliyiz. Görüyorum ki, deprem anında yapılacaklarla ilgili de yeterli bilgiye sahip değiliz. Son depremde de evlerden atlayanları, merdivenlere koşanları gördük. Bu konuda bilinçlenmeli, uzmanlara kulak vermeliyiz. İzmir'in deprem karnesi pek iyi değil. Bu en son 30 Ekim 2020'de meydana gelen depremde de bunu gördük. İzmir'in 17 Ağustos'u, 6 Şubat'ı olmasın. Yeni bir felaket de İzmir'de yaşanmasın. Bunun için zaman kaybetmeden harekete geçelim. Beklediğimiz her gün geç kalıyoruz."
Can güvenliğine odaklanalım
Vatandaşların da bu konuda hassas ve bilinçli davranması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Kozanoğlu, "Bunu her fırsatta söylüyorum, tekrar gibi oluyor ama yıl olmuş 2025; biz hala kolon kesmeyin, kirişle oynamayın demek zorunda kalıyoruz. ‘Karot testi binayı zayıflatır' diyenleri, ‘Benim duvarımı matkap bile zor deliyor, bu binaya bir şey olmaz' diye düşünenleri görüyoruz. Bunların hepsi yanlış. Karot testi binayı zayıflatmaz, binanın güvenliği dışarıdan bakılarak ya da duvara vurarak anlaşılmaz. Unutmayalım can güvenliğimiz her şeyden önemli. Binaya sonradan yapılacak eklemelerin mutlaka mimari projede daha önceden belirlenmesi gerekir. Siz, binanın üzerine su depoları eklenebilecek şekilde mimari projeyi oluşturursanız, mühendis de buna göre bir statik hesaplama yapar. Yani bina, bir deprem anında su depolarını da taşıyacak güçte yapılmış olur. Biz ne yapıyoruz? Hiçbir statik hesapta yer almamasına, planlanmamasına rağmen kafamıza göre su depolarını binaya yerleştiriyoruz ya da başka eklentiler yapıyoruz. Bu hatalara artık son verilmeli" dedi.
YORUMLAR
YORUM YAP!
Yorumlarınız editör onayından geçtikten sonra yayınlanacaktır. Küfür, hakaret, büyük harf ve kişi ve kurumları rencide edici yorumlar onaylanmamaktadır.