Dikkat eksikliği 1902’den beri dünyada tanınan bir bozukluk olarak değerlendirilmektedir. Çocuklarda en yaygın görülen durumlardan biridir. Genellikle hiperaktivite (aşırı hareketlilik) eşlik eder. Sinerji Psikoloji Merkezi’ne gelen ve dikkat eksikliği için yardım arayan anneler bilir ki, bu durumun çok zor olmayan bir tedavisi vardır.
Öncelikle şunu kabul etmek gerekir; dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) tanımı özellikle üzerinde durulması gereken bir kavramdır. DEHB i̇le ilgili çocuklukta başlayan belirtiler tedavi görülmediği taktirde yetişkin hayatında da devam eder.
Özellikle durumun tespit edilmesi önemlidir. Dikkat eksikliği belirtileri çocuk okula başlamadan ortaya çıkar. Yaşıtlarına göre hareketlilik, kıpır kıpır ve yerinde duramama, sürekli hareket halinde olma, başkalarının sözünü kesme, sırasını bekleyememe ve sessizce oynayamama bu çocukların ortak özelliğidir.
Aşırı hareketlilik burada hikayenin diğer yarısıdır. Dikkat ile ilgili kısmın tam tanımını bulabilmek gerekir. Acaba sorun sürdürülebilir dikkate midir? Yoksa odaklanma da mı sorun vardır? Veya dikkat salınımından mıdır problem? Dikkat dağınıklığı mı bulunmaktadır?
Yukarıdaki başlıklar dikkat eksikliğinin alt başlıklarıdır ve tanım ile tanıda önemli başlıklar bunlardır. Bir defa dikkat eksikliği bütüncül olarak değerlendirilmesi gereken bir durumdur. Çocuk sadece kendi başına değerlendirilemez. Bazı anneler ve babalar vardır ki, aşırı baskıdan dolayı çocuklarda birtakım kaygı durumları oluşur. Çocuğun içinde büyüdüğü yuva bu durumu oluşturan etkenlerden biridir. Bir diğeri, çocuğun doğum sürecidir, anneyle iletişimidir, annenin hamileliğindeki ruh hali, kaygıları, hamileliğin gidişatı, çocuğun istenen ya da istenmeyen bebek olması durumu; bunların hepsi çocuğun durumunu açıklamaya faydalı olacak bilgilerdir.
Yapılan araştırmalara göre dikkat eksikliğinin ‘’neden olduğu’’ i̇le ilgili kesin bir veri bulunmamaktadır. Çünkü bu çocuklar o an uğraştıkları ödev veya oyuna dikkatlerini toparlayamadıkları için sorun yaşarlar. Bu sorun yaşıtlarının acımasızlığından dolayı -bazen de bilmeden ve farkına varmadan- çok çabuk büyür. Örneğin okulda okuma esnasında dikkatini toparlayamıyor çocukla arkadaşları dalga geçerler, çocuk bu tanır ve ertesi gün karnım ağrıyor diyerek derse katılmak istemez, ertesi gün de hastalandığını söyleyerek okula gelmek istemez.
Zaten dikkati dağınık olan bu çocuklar bu yüzden ev ödevlerinden nefret ederler ayrıntılara önem vermezler ve dikkatsizce hatalar yaparlar. Organizasyon becerileri zayıftır, ödevlerin ve eşyaların kaybolması, sürekli okulda ve ardında bir şeyleri unutmasını doğurur.
Bu davranışlar devam ettiği için, evde, okulda ve sosyal çevrede önemli SORUNLAR oluşur ilerleyen yaşlara devam eden bir süreç olabilir.
DSM-5 tanımıyla değerlendirirsek; en az altı ay sürmezse sürmesi, 12 yaşından önce görülmesi, sınıf öğretmeni ve annenin ortak olarak birtakım test -Conners gibi- ve maddeleri üzerinde fikir birliğinde bulunması lazımdır.
Tanı belirlenirken DEHB i̇le ilgili olup olmadığına bakılmalıdır. Kanaatimizce çoğunlukla DEHB ile birlikte olur. Dünyadaki tanım da bu yöndedir (dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu). Genellikle DEHB belirtileri; sürekli kıpırdanma, bir yerde oturamama, sırasını bekleyememe, her an hareket halinde olma, aşırı koşma, aşırı konuşma.
DSM-5 bu belirtilerden 6 tanesini gerekli kılar. Fakat 17 yaş üstü danışanlarda beş belirti aranır. Dikkat eksikliği, tedavisi mümkün olan bir durumdur. Özellikle günümüzde gelişen teknoloji ve uygulamalarda uygun bir sürede çocuklarda gözle görülür gelişmeler olmaktadır. ‘’Sinerji anneleri’’ bu durumun bizzat tanığıdır. Örneğin sınıfın düzenini bozduğu için öğretmen tarafından istenmeyen ve öğretmenin tabiriyle ‘’ bir dakika yerinde oturmayan’’ bir öğrenci kısa bir sürede tedaviye cevap vermiş ve sınıf arkadaşlarından daha hızlı okuyabilir duruma gelmiştir.
Burada önemli olan, öğretmenin yaklaşımının anneyle paralellik arzetmesidir. Ben bunu danışanlarıma şöyle ifade ediyorum: ‘’ Bu durumda dört taraf sorumluluk alır; Çalışılan merkez, anne, öğretmen ve en son çocuk.’’ Çünkü bu süreç hiçbirinin tek başına çözeceği bir süreç değildir. Bilinen bir şey vardır: DEHB’nin tedavisi vardır ve bunun tek başına olması zordur.
Birlikte çalıştığımız bütün DEHB’li annelerin ortak söylemi şudur:DEHB’lilerin annesi sabırlı olmalıdır, çünkü çocuğun hayattaki en büyük destekçisi bu annelerdir.
Merkezimizde öncelikle bir durum tespitiyle başlarız. Bunlar bileşenlerin değerlendirilmesi, gereken test ile raporlardır. Bunlarla birlikte uzmanlarımız çocuğun öğrenme yetilerine ve genel psikolojik durumuna bakarlar. Öğrenme yollarından hangisinde iyi olduğunu ve hangisinin geliştirilebilir olduğuna bakarlar. Eğer gerekiyorsa, anneyle ya da babayla da terapiye başlanabilir. Çünkü çocuğun öncelikle sağlıklı bir ortamda olup olmadığını görmek ve değerlendirmek gerekir.
Merkezimizdeki bütüncül olarak yapılan bu çalışmalar uzun vadedeki çalışmalardır. Çocukta kalıcı davranış değişikliğinin oluşmasını süreç alan bir çalışma olacaktır. Bazen üç, bazen altı ay sürmektedir. Ama çocuk asla ilk geldiği gibi olmaz. Birtakım görsel ve işitsel destek teknolojileriyle çocuk bu süreci daha da eğlenerek atlatır. Önemli olan bu durumun 10 yaşından sonrasına devam etmesinin önüne geçmektir. Zira sonrasında birtakım ruhsal ve kişilik bozuklukları görülebilmektedir.