Durun!
Hemen acele etmeyin!
Hayır ! Öyle düşündüğünüz gibi futbolcu değiller!
Bu iki isim; Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor’un yeni transferleri değil.
Kayserispor’un transfer tahtası kapalı olduğu için buraya da gelenler olamaz.
Burak Yılmaz da istemiyor.
Süper Lig takımlarının da transfer listesinde yoklar!
***
Şimdi diyorsunuz ki;
İyi de o zaman kim bunlar, niye yazdın ki?
Evet, problem burada zaten.
Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor olmadığı zaman hiçbir başarıyı görmüyor, duymuyor, ilgilenmiyor hatta sahiplenmiyoruz.
Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor kesinlikle Türkiye için çok değerlidir. Fakat onların dışındaki çok büyük uluslararası başarılarla bile hiç ilgilenmiyoruz.
Bir bilim insanımız dünya çapında, bütün insanlığı ilgilendiren, çok kritik bir ilaç yapıyor. Çok kıymetli bir cerrahımız en riskli ameliyatları saniyeler içinde yapan özel bir teknik geliştiriyor. Dünya bu tekniğe onun adını veriyorlar. Umurumuzda bile olmuyor.
Öğrencilerimiz bir araya geliyor, projeler geliştiriyor. Yurtdışındaki bilimsel kurumların derecelendirmesinde Dünya birincisi oluyor, yine dönüp bakmıyoruz.
Garip bir durum değil mi?
Varımız yoğumuz futbolumuz. Varsa yoksa Galatasaray, Fenerbahçe Beşiktaş ve Trabzonspor. Gözümüz başka bir şeyi görmüyor.
Futbolu ben de çok seviyorum, Trabzonspor benim için çok özel. Fakat açımızı genişletmeliyiz.
Bu değerlerimizin de yurtdışı başarılarını kendi tuttuğumuz takım olmazsa anlamlı bulmuyoruz. Hatta kıskanıyoruz.
Onlar başarılı olmasın diye dua edenler var!
Çok acayip bir durum değil mi?
***
Alın size en taze örnek Arda Güler.
18 yaşında bir yeteneği, oyuncumuzu Dünya Devi, futbol zirvesi Real Madrid’e yüksek bir bonservis fiyatıyla transfer ettik.
- O para o adama verilir mi, o paraya etmez. Real Madrid bu işi bilmiyor.
Yok daha neler?
Tam Cem Yılmaz tiplemeleri!
Real Madrid gibi devler alacağı bir oyuncuyu günlerce, aylarca, hatta yıllarca izlemeden, 100 km koştuktan sonra nabzının kaç olduğunu, kalbinin kaç attığını bilmeden almaz.
Zavallılar!
Kendi takımının oyuncusu değil ya, yalan yanlış konuşuyor.
Real Madrid, Barcelona, Bayern Munih, Mancester City, Mancester United gibi devler, hatta Avrupa’nın sıradan takımları bile hangi ayağı ile kaç olumlu pas atabildiğini, kaç top kazandığını, genetiğini, anasının babasının hastalıklarını araştırmadan kimseye boşuna bir kuruş vermez. Bitti o bizim şehirde çok Türk var. Biz de bir Türk futbolcu alalım. Onlar maça gelir, biz de maç geliri elde ederiz düşüncesi.
Şimdi dijital reklam gelirleri var!
Zavallı ki zavallı!
***
Neyse gelelim Yağız Kaan Erdoğmuş ve Magnus Carlsen ikilisine…
İlgi duyan, ilginç bulan ve merak edenlerin bu satırlara kadar gelmeden çoktan internetten bu isimlerin kim olduğunu araştırdığını tahmin ediyorum.
Bilenler de biliyor zaten…
***
Önce Magnus Carlsen isminden başlayalım:
SvenMagnusØenCarlsen, 1990 Norveç doğumlu, şu anda dünyanın en iyi satranç oyuncusu, büyükustası.
Carlsen, beş kez Dünya Satranç Şampiyonu, son beş kez Dünya Hızlı Satranç Şampiyonu, yedi kez Dünya Yıldırım Satranç Şampiyonu ve son Satranç Dünya Kupası Şampiyonu.
1 Temmuz 2011'den beri FIDE dünya satranç sıralamasında 1 numara.
2882'lik zirve puanı tarihteki en yüksek puan.
Bir satranç dehası.
Birçok otoriteye göre Garry Kasparov ve BobbyFischer gibi efsanelerle aynı seviyede görülüyor.
Yağız Kaan Erdoğmuş ise 2011 Bursa doğumlu. 2019 yılında 8 yaş kategorisinde Avrupa Şampiyonu, 2022 yılında FIDE ustası, Türkiye'nin en genç uluslararası ustası (IM) olmuş.
ChessableSunwaySitges Satranç Festivali'ndeki başarılı performansıyla ilk büyükusta (GM) normunu almış.
Uluslararası Satranç Federasyonu (FIDE) sıralamasına göre aktif satranç sporcuları arasındaki en genç GM olmuş.
SharjahMasters 2024 turnuvasında gösterdiği performansıyla 2569 elo puanına ulaşarak 13 yaşında JuditPolgar’ın ulaştığı ve 34 yıldır kırılamayan 2555 Elo rekorunu kırmış.
13 (onüççç) yaşında büyükusta!
***
Bu iki büyükusta satranç müsabakası yapıyor.
Sonuç…
Bizim 13 yaşındaki Yağız Kaan, bu olağanüstü başarılarıyla yetinmeyerek, dünyanın en iyi satranç oyuncusu olarak kabul edilen Magnus Carlsen'i de yenmeyi başarmış.
Nasıl yani?
Hızlı, en hızlı, yıldırım, şimşek Dünya Şampiyonu Magnus Carlsen’imi yenmiş!
Evet, Yağız Kaan, Carlsen'i 41.2 saniye gibi kısa bir sürede mat etmiş.
Eeee ne var bunda diyen varsa aranızda ciddiyete davet ediyorum.
Ne var ki bunu ben de yaparım, kuzenim de yapar diyenler isterseniz siz takımınızın yalan yanlış transfer haberlerini okuyun.
Ciddi söylüyorum, burada boşuna vakit kaybetmeyin. Sizi yormuş olmayalım!!!
***
Ne tuhaf değil mi?
41.2 saniye!
Yahu arkadaş, 13 yaşını geçiniz. Pek çok insan 41 saniyede oturacağı sandalyeyi çekemez. Şah bilmez, vezir bilmez, at süremez, piyonu ilerletemez, kale hep meydanda zanneder.
Bu çok büyük bir uluslararası başarıdır. Yağız Kaan’ın rakibi Dünyanın bir numarası ve bir dahi.
Carlsen gibi muhteşem bir değeri asla küçümsemiyorum. Böyle bir saygısızlık bizim tarzımız değildir. O bir büyükusta, o bir deha.
Ben, bizim Yağız Kaan’ın muhteşem yeteneğini düşünüyorum.
Yağız, Carlsen gibi bir büyük ustayı, dehayı 41 saniyede mat ettin.
Seni tebrik ediyorum…
Böylesine üstün bir uluslararası, dünya çapındaki başarını göremedik. Kıymetini bilemedik.
Avrupa’daki, EURO 2024’te kendi kalemize attığımız gol kadar önemsemedik.
Kendi payıma senden özür dilerim.
***
Böylesine muhteşem başarıları artık görmeli, desteklemeli, önem vermeli ve kıymetini bilmeliyiz.
Bakış açımızı şöyle biraz daha genişletsek iyi olmaz mı?
Ne dersiniz?
Haksız mıyım?
