Cihan devleti Osmanlı’nın büyük padişahları, güçlerinin sınırlarını ve devletin büyüklüğünü göstermek için ihtişamlı eserler yaptırmayı çok severlerdi.
Kanunî Sultan Süleyman’da, bir cami yaptırmaya niyetlendi. Kendi adına bir Cami yaptırmak için emir buyurdu Mimar Sinan’a. 1551 yılında yapımına başlandı.
Sultan Süleyman, yaptıracağı bu muazzam ve görkemli eserin yalnız kendi şahsına ithafen yapılmasını arzu ediyor, tüm masraflarının devletin hazinesinden değil, kendi özvarlığından yaptırılması konusunda hassasiyet gösteriyordu. Çünkü Allah katında bu hayırlı işin tüm sevabına nail olmak istiyordu. Onun için de, yapımına başlanan camideki tüm çalışanlara sıkı sıkıya tembihte bulunarak "Kimseden yardım kabul etmeyin" diye ferman buyuruldu.
Mimar Sinan ve ustalar titizlikle işe koyulur, cami inşaatı hızlı bir şekilde devam eder, ancak yaşlı bir teyze vardır; üzüntülü, buruk bir şekilde cami inşaatını seyreder. Bu yaşlı teyze pek fakirdir ineğinden elde ettiği süt, yoğurt parasıyla ancak geçinmektedir. Yaşlı teyze inşaatı her gördüğünde içlenir ve der ki : “Allah’ım keşke Padişahımız Kanuni Sultan Süleyman gibi zengin olsam, servetim olsa da, bende senin rızan için bir şey yaptırabilsem. Şu an elimden hiçbir şey gelmiyor. Elimden gelen, ustalara yoğurtlarımdan tattırmaktır.”
Yaşlı Teyze inşaatta çalışan ustaların yanına gider ve seslenir: “Sizlere çok tatlı ve soğuk yoğurt getirdim evlatlarım yiyin serinleyin, yorgunluğunuzu da alır.” diyerek ikramda bulunur. Ustalar ilk etapta kabul etmezler lakin aşırı ısrar olunca ikramı reddedemezler.
Aradan epey bir zaman geçer ve cami son halini alır. Bir gece rüyasında Kanuni Sultan Süleyman yaptırdığı Süleymaniye Camisinin mizan terazisinde tartıldığını görür. Mizan terazisinin bir kefesinde yoğurt, bir kefesinde Süleymaniye Camisi vardır. Ancak Yoğurt manevi olarak camiden daha ağır gelmiştir.
Rüyasında ilkilen Koca Cihan Padişahı korkar, titrer bir olumsuzluk mu var diye düşünmeye başlar. Sabah olunca ilk işi inşaatı yapan ustaların yanına gitmek olmuştur. Hiddetlenen, titreyerek konuşmaya başlayan Kanuni :”Ne yaptınız hile hurda mı kattınız cami inşaatına ? Kimden ne aldınız ?” Diyerek ustaları sorgulamaya başlar. Ustalar: “ Sultanım bize ne denilmişse onları yaptık, yalnızca inşaat devam ederken bir yaşlı teyze yanımıza geldi yoğurt ikramında bulundu çok ısrar etti dayanamadık, ikramını geri çevirmedik.” derler.
Kanuni Sultan Süleyman gördüğü rüyayı oradakilere anlatır.
Ve der ki; Bir Tas Yoğurt Koca Süleymaniye camisinden manevi olarak daha ağır geldi.
İşte bu kıssadan da anlayacağımız gibi Allah rızası için yapılan işlerin büyüklüğü önemi amma, içtenliği daha önemlidir. Samimiyetle yapılan her davranış karşılığını her iki cihanda da bulacaktır. Küçük de olsa samimi olarak Hakk’ın rızasına varmak için yapılan işler, nice büyük hayırlardan daha önemli bir yer tutarlar.
Hayırlı olan her işe, ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde hayrı yapana yaptırana destek olmak, doğru yere ulaşması için yol açmak lazımdır.
Şunu unutmamalıyız ki;“Her ne hayır işlerseniz, Allah onu mutlaka bilir.” (Bakara 2/215, 197) buyurmuş Cenab-ı Hakk. Bu mübarek ramazan günlerinde yapılan yardımların tez zamanda yerini bulması için herkesten gayret ve hassasiyet beklenmeli.
Allah bunun şuuruna varan ve idrak eden kullarından eylesin! Amin…