|   | 
  • Dr. Metin Koç

    'Bakış açınızı dışarı çevirmenin bir yolunu bulun'

    ‘’Bakış açınızı dışarı çevirmenin bir yolunu bulun ve kendinizin dışında uzanın.’’  

    Irvin Yalom 

    Kumru hanım oğlunun asi ve inat davranışlarından dolayı zorlanıyor ve bu duruna bir çözüm arıyordu. Komşusu Şükran Hanıma Sinerji Psikoloji Merkezini tavsiye etmişti. 

    Kumru Hanım ve oğlu Batu çatışma halindeydiler ve terapi odasında bu durum gözle görülebiliyordu.  

     

    Batu 3 yaşından beri yaşıtlarına karşı saldırgan davranışlar gösteriyordu. Küçük kardeşine sürekli vurur ve annesine karşı çıkardı. Annesi ‘’inat’’ kelimesiyle anlatıyordu. Çocukluğunda arkadaşlarının evine gider ve oradan mutlaka bir vukuatla dönerdi. Yaşıtlarıyla oynadığı oyunları hiç sonuçlandırmaz ve mutlaka bir şikayetle erken ayrılarak eve gelirdi. 3 ayrı kreşten şikayetle kovulmuştu. Ana sınıfında da durum pek farklı değildi. Öğretmeni ‘’bu çocuğun içerisinde öfke motoru takılı’’ demişti.  

     

    İlkokula başlamasıyla da bu durum artarak devam etmişti. Sınıf öğretmeni deneyimli ve sabırlı bir eğitimciydi. Anne babayı okula çağırıp görüşme talep etmişti. Batu’nun bu yıl okuldan alınmasının uygun olacağını ve bir yıl sonra başlamasının Batu’ya avantaj sağlayacağını ifade etmişti.  

     

    İlkokulu ve orta okulu yukarıdaki problemlerle devam etmişti. Ortaokul son dönemlerde sınıf öğretmeni Kumru Hanım’a şöyle demişti: ‘’ Oğlunuz çok kapasiteli, fakat bu kapasiteyi olumsuz yönde ve kabadayılıkla kullanıyor. Eğer bunu olumlu yöne aktarabilirse, Batu iyi bir birey olur’’ demişti.  

     

    Batu şimdi 15 yaşındaydı. Agresif ve keskin davranışları uzun süredir benliğinin bir parçası olmuş gibiydi. Birkaç samimi arkadaşının dışında kimseyle konuşamazdı. Arkadaşları da kendisi gibi okulda karşı çıkma davranışlarıyla ün salmışlardı.  

     

    Karşı çıkma ve inatlaşma davranışı; otoriteye karşı koyma ve itaatsizlik davranışları gösteren ve tekrarlayan bir problem olarak tanımlanır. DSM-5 kriterlerine göre en az 6 ay sürmesi gerekiyordu. Genellikle; sık sık kendini kaybetme, sık sık tartışma, otoriteye karşı gelme, kendi hatalarını başkasının hatası gibi gösterme eğilimindedirler. Ayrıca süregelen kızgınlık, huzursuzluk ve alınganlık durumu vardır. Sürekli tetikte olan bir öfkeleri vardır.  

     

    İlerleyen yaşlarda karşı gelme davranışları azalsa da evdeki etkileri devam eder. Gençlik yıllarında yalan söyleme, çalma, aldatma gibi davranışlar gösterebilirler. Bu durumun neden kaynaklandığı tam olarak açık değildir. Agresifliğin genetik olabileceği düşünülse de beyindeki kimyasallarla ilgili bir durum olabileceği de değerlendirilmektedir.  

     

    Batu’nun bazı yaşadıkları yukarıdaki tanımla uygunluk gösteriyordu. Yaşı ilerledikçe sorumluluk alacağı yerde sorumluluktan kaçıyordu. Okul çıkışı eve bile uğramıyor, direkt arkadaşlarıyla gezmelere gidiyordu. Batu’daki görülen bu agresiflik ergenlik dönemine ait zayıf ve çaresizlikten kaçınma davranışından kaynaklanıyordu.  

     

    Ayrıca Batu’nun babasının katı disiplinci bir yapıda olması, buyurgan ve sert bir yapısının olması, Batu’nun bu durumunu oluşturan nedenlerden bazıları olabiliyordu. Genetik olarak yatkın olması suiistimalci ebeveyn yaklaşımıyla birleşince şiddete yatkınlık sonucu doğurabiliyordu.  

     

    Ergenlerde görülen bu duruma önlem alınmazsa toplum için zararlı bireyler olabilirler. Bu şiddet davranışlarının tedavisi ailenin göstereceği sabır, ısrarlı bir şekilde olumlu davranma ve geleceğe karşı umutlu olmayı gerektirir.  

     

    Terapi süreci bu dönemde olabilecek en uygun müdahaledir. Çoğu gençler bu dönemde terapiye gönülsüz gelirler. Anne babanın zoruyla ancak birkaç seansa devam ederler. Ama bu dönemde terapistin göstereceği kararlılık ve kuracağı terapötik ilişki bu gençlerin hayatının dönüm noktası olabilir. 

     

    Gençler davranış bozukluğu ile birlikte depresyon, kaygı bozukluğu veya DEHB yaşayabilirler. Bu süreçte bireysel terapiyle birlikte ailenin de işin içine girmesi süreci olumlu sonuçlandırabilmektedir.  

     

    Batu ile terapi süreci başlarda gönülsüz katılımıyla başlasa da daha sonra arada oluşan süreç, zeminiyle birlikte iyi bir ilerleme sağlamıştı. Batu ile konuştukça çocukluğundan beri gösterdiği şiddetin altında, zayıf öz saygı ve yetersizlik olduğunu gördüm. Küçüklüğünden beri ‘’problem çocuk’’ olarak görülmesi Batu’yu değersiz kılmış ve çocukluğunda yaşadığı birkaç travma bu olumsuz durumun devamını sağlamıştı.  

     

    Batu seanslar ilerledikçe içgörü geliştirmeye başlamıştı. İlk başlarda kendi davranışlarını doğru bulurken -gençler için zor olan- kendi olumsuz davranışlarını görme konusunda daha iyi olmaya başlamıştı. Annesiyle ilişkisini, babasıyla ilişkisini ve nihayet kendisiyle kurduğu ilişkisini değerlendirmeye başlamıştı. Öyle ki kendini bazı konularda eleştirebiliyordu artık.  

     

    Batu anne-babası ile güç çatışmasına giriyor ve asla geri adım atmıyordu. Fakat aynı durum terapi içinde söz konusu olunca geri adım atıyor ve olumsuz davranışlarını kabulleniyordu.  

     

    Batu’yla bir güven ilişkisi kurduktan sonra Batu’nun izniyle anne-babayı da terapi sürecine dahil ettik. Bundan maksat evdeki aşırı disiplin ortamını bizzat babanın görmesini sağlamaktı. Babası Batu’yla karşı çok acımasızdı, aşırı eleştireldi ve oğlunun ‘’nankörlük’’ yaptığını ve ‘’adam’’ olmasının zor olduğunu söylüyordu. Fakat kişilik yapısı olarak baba, Batu’ya çok benziyordu. Kumru hanım bir seansta Batu için ‘’eşimin kopyası’’ demişti.  

     

    Babanın yaklaşımı tutarsızdı. Batu’da bu tutarsızlığın sonucu olarak nasıl davranacağını şaşırıyor ve babasından gördüğü sert ve katı modeli örnek alıyordu. Örneğin babası Batu’nun izin istediği zamanlarda aynı davranışı gösteriyordu. İlk cevabı ‘’asla olmaz’’dı. Fakat Batu ısrar edince babası aşırı tepki veriyor ve bu durum evden çıkmama cezasına kadar dönüşüyordu.  

     

    Bu tarz ebeveynlerle disiplin anlayışı ve çocukların davranışlarını etkileyen anne-baba davranışlarının eğitimiyle başlamak her zaman daha iyi sonuç verir; çünkü anne-babaların bu noktadaki yanlışları genellikle tutarlı olma, cezanın suça uygun olup olmadığını ve (tutarlı olma) zamana uyma konusunda olur.  

     

    Bu süreçte hem Batu’yu terapiden koparmamak hem de ebeveyni çözüme ortak etmek gerekiyordu. Şükür ki Batu bu konuda çok sorun çıkarmadı. O da babasına karşı zaman zaman saygısızca cevaplar verdiğini kabul etmişti. Anne-babasıyla çatıştığı durumların ve konuların listesini çıkarmış ve çatışmaların büyük oranda Batu’nun sorumluluk alanlarıyla ilgili olduğunu görmüştü. Çatışmalar ders çalışma, ödev yapma, odayı dağınık tutma ve eve geliş saatleri ile ilgiliydi. Ayrıca Batu kendisini zorlayan durumların da listesini çıkardı. Bu noktada babasının uyguladığı cezaların orantısızlığı ve keskin tavırları ortaya çıkıyordu.  

    Batu’nun anne-babası, çocukluğundan beri Batu’nun problemli yanlarını görmüşler ve bu nedenler bir ödül sistemi hiç düşünmemişlerdi. Bu süreçte bu durumu şaşırarak fark ettiler; her türlü cezayı düşünmüşlerdi ama ödül akıllarına gelmemişti. Oysa yaşı itibariyle artan özgürlüklerini de düşünerek olumlu pekiştireçlerden oluşan bir sistem daha uygun ve verimli olacaktı.  

    Anne-babalar genellikle böyle durumlarda kendi öğrendikleri sistemi uygularlar; yani anne-babalarından neyi görmüşlerse zamanla bilinçaltları bu durumu dikte eder. Özellikle problemli durumlarda problem çözme yöntemi ilk dönemlere döner.  

     

    Aslında Batu’nun babası da farkına varmadan kendi babasının, köyde doğduğu o kalabalık evde disiplini sağlayabilmek için uyguladığı sert tavırları uyguluyordu. Bu durumu babası fark edince oturduğu yerden geri çekildi ve oğluyla ilişkisinin kendi babasıyla ilişkisine çok benzediğini gördü. 

     

    İşte terapinin bu anlamda ne kadar etkili olduğunu ve farkındalık düzeyinin nasıl arttığını görürüz. Anne-baba kendini, katı disiplinini, bu disiplinin eğitimde bir işe yaramadığını fark eder. Çocuk da kendi davranışlarının ne kadar katı ve küstahça olduğunun farkına varır. Bu sonuçları ortaya çıkarmak ve bunu terapi odasında değerlendirmek zaten problemin büyük bir kısmını çözebilmektedir.  

     

    Sonraki seanslarda Batu duygularını daha açık ifade etmeye başladı. Babası da yaptığı hatalı davranışları görerek kendini biraz daha geri çekmeye başladı.  

     

    Bu süreçte herkesin verdiği emek karşılık buluyordu. Anne-baba Batu’ya karşı daha duyarlı davranmaya başlıyor, Batu’da ebeveynine karşı daha sağduyulu davranmaya başlıyordu. Verilen emekler karşılık buluyor ve daha mutlu ve huzurlu bir ev ortamı oluşuyordu. Zira dünyada verilen her emek karşılık bulurdu.  

     

    Şairin de ifadesiyle:  

    ‘’Hangi tohum yere ekildi de bitmedi 

      Hangi kova suya salındı da dolmadı’’… 

Kar360.com Kayseri-Trkiye ve Dnya gndemini takip edebileceiniz, nteraktif bir haber sitesidir. Yazlm ve Tasarm hizmeti www.tahamedya.com tarafndan yaplmtr.