“ Sınır koymak”üzerine uzun uzun tanımlamalar yapılabilecek ve tartışılabilecek bir ifade. Bence en net tanımı ise “hayır diyebilmek”ve “hayır diyene saygı duyabilmek”olur. Bazı
toplumlarda bu durum bencillik olarak algılandığı için tasvip edilmeyen bir davranış olarak karşımıza çıkar. Kabul görme ve başkaları tarafından sevilme konusunda hassas isek de sınır çizmekten kaçınmamız çok muhtemel. Ancak kendi doğrularımızla, zevklerimizle, duruşumuzla çelişen şeyleri kabul etmek bize iyi hissettirmediği gibi uzun vadede psikolojik olarak da olumsuz etkiler çünkü sağlıklı ilişkiler kurabilmek ve bunu devam ettirebilmek için sınırlara ihtiyacımız vardır.
Bahsettiğimiz sınırlar sadece iş ve arkadaşlık ilişkilerimiz için değil, partnerimizle yaşadığımız ilişki için de geçerlidir. Kimilerine göre partnerimiz için yaptığımız aşırı fedakarlıklar, onun isteklerine öncelik vermek, onu mutlu etmeye odaklı yaşamak ve ayrı bedenlerde bir bütün olmak aşk olarak tanımlansa da bu aşk değildir. Bu açıkça kendi sınırlarımızı ihlal ettiğimiz anlamına gelir. Ancak bu “ben sadece kendi isteklerimi önemserim, ben buyum beni böyle kabul edeceksin” demek de değildir. Sınırları olan sağlıklı ilişkilerde zaten açık iletişim vardır ve sınırlarınızı partnerinizle paylaşıp ortak kararlara varabilirsiniz.
Duygusal ve sosyal birliktelikte önemli olduğu kadar fiziksel birliktelik ve cinsellikte de sınırlar bizim için önemlidir. Zor bir gün geçirmiş olabilirsiniz, kendinizi yeterince iyi hissetmiyor olabilirsiniz veya hiçbir neden olmaksızın herhangi bir cinsellik istemiyor olabilirsiniz. Böyle durumlarda partnerinizin birliktelik talebini reddedebilme hakkınız da bir sınırdır. Aynı şekilde cinsellikten beklentileriniz partnerinizden farklı olabilir, bu doğaldır ve bunlar ancak konuşulursa bir noktaya varılabilir.
Bu konuda yazılıp konuşulabilecek şeyleri özetlemek için Halil Cibran’ın evliliğe dair şu cümleleri üzerine düşünebiliriz: “Ölümün ak kanatları ömrünüzü dağıtıp savurduğunda birlikte olacaksınız. Evet, Tanrı’nın sessiz belleğinde bile birlikte olacaksınız. Fakat bırakın mesafeler olsun birlikteliğinizde. Bırakın dans etsin göklerin rüzgarları aranızda. Birbirinizi sevin ama aşkı pranga eylemeyin: Bırakın ruhlarınızın kıyıları arasında dalgalanan bir deniz olsun aşk.
Birbirinizin tasını doldurun ama aynı tastan içmeyin. Birbirinize ekmeğinizden verin ama aynı somundan yemeyin. Şarkı söyleyip dans edin birlikte, eğlenin ama yalnız başınıza olun ikiniz de.
Hatta aynı müzikle titreseler de ayrı duran telleri gibi lavtanın. Yüreklerinizi verin fakat teslim etmeyin birbirinizin eline. Çünkü bir tek Hayat’ın avucuna sığar yürekleriniz.
Birlikte durun ama yapışmayın birbirinize: Çünkü ayrı durur tapınağın sütunları. Hem birbirinin gölgesinde büyümez meşeyle selvi.”
İsteklerimizi, beklentilerimizi ve olumsuzluklarımızı rahatlıkla konuşabildiğimiz ilişkilerde olmak dileğiyle.
Sevgiler,
Psikolojik Danışman Seadet Mercan