Zahiren mümkün olmayan bir bakış önerisi, ama hiç mümkün olmayacak olan değil! Zahiren diyorum, gerçek anlamda ahirete gidip oradaki hayatı birebir bu dünyaya aktaran, yaşama tecrübesine sahip normal bir beşer yoktur. Normal bir beşer diyorum, sıradan bir insan yani. Bununla ne demeye çalıştığım aslında gayet iyi anlaşılıyor.
Dünya ve ahiret iki ayrı âlem; insan hayatının süregiden yolculuğunun iki farklı büyük durakları. Bu durakların birbiri açısından elbette kadri kıymeti söz konusu. Ama bu kadir kıymetin oran olarak birbirine eşit değil.
Dünyaya dünya penceresinden bakıldığında dünya çok güzel bir yer. İşte bu çok güzel ve kıymetli oluşundandır ki insan, ona, bütünüyle sahip olmak istiyor. Hemen yanı başında duran şu hayat ona çok güzel geliyor, öteki hayatı hiç görmemiş çünkü!
Hz. Âdem’den (aleyhisselam) beri yaşanan bütün olaylar bize göstermiştir ki insanoğlu dünyayı çok sevmiştir. Dünya malını en kıymetli bir değer olan hayatın, canın bir parçası olarak değerlendirmiştir. Çünkü atalarımız “Mal canın yongasıdır.” sesini gür bir sesle söylerken bir kaza, belâ ve musibet sonrasında evi, barkı, aracı zarar görme durumunda, yine içten içe üzülmüş, “Cana geleceğine mala gelsin.” tesellisini kısık bir sesle terennüm etmiştir.
İnsanoğlu dünya hayatını ve dünya malını sevmiştir. Ona bütün bütün sarılmış, bütün dünyanın sahibi olmak istemiştir. Bunu fert olarak başaramadığı durumlarda değişik sosyolojik birimler vasıtasıyla elde etme yoluna gitmiştir. Bu, bazen aile, bazen bir şirket, bazen bir aşiret, bazen parti veya cemaat, cemiyet, bazen bir devlet şeklinde tezahür etmiştir.
İnsanlığa hidayet rehberi olarak gönderilen Kur’an-ı Kerim’de, Tekasür Suresi’nde insanların dikkati,çokça sahip olmak istedikleri bu dünya malına çekilmektedir. Son yıllarda yazılmış en güzel açıklamalı meallerden biri olanİniş Sırası Üzerinden Kur’an Bana Ne Diyor? (Veli Tahir Erdoğan)’da bu surenin bize anlatmak istediklerini şöyle sıralar: “Tekasür kelimesi “Çoğaltma tutkusu, çoklukla övünme, çoğaltma yarışı” anlamlarına gelir. Her çoğaltma kötü değildir. Eğer sizin hayatınızda çoğalan şeyler, Allah ile bağlantınızı zayıflatıyorsa bilin ki, o çoğalmalar sizin aleyhinize işliyor. Yok, eğer tersi oluyorsa, servet çoğalırken, Allah sevgisi, Onun sevgisini kaybetme korkusu vb. duygularda artış oluyorsa, o çoğalma güzeldir. ‘Allah ziyade etsin.’ denir.” dedikten sonra anlamın yönünü kişinin kendisine çevirmesiyle, “Bana ne diyor?” sorusuna cevap olarak da “Şunun için hem dua et, hem gayret et! “Allah, verdiği serveti yolunda veren zenginliklerinizi çoğaltsın!”
Peki,Tekasür Suresi’nde neler anlatılmaktadır? Sekiz (8) ayetten meydana gele bu surenin bize söyledikleri nelerdir? Bunu, şimdi mealden takip edelim:
“1.Nesep ve malla böbürlenip yarışma sizleri oyaladıkça oyaladı;
2.O kadar ki, kabirlere kadar uzanıp, onları da hesaba katar oldunuz.
3.Hayır, asla doğru değil bu yaptığınız! (Ölüm gelecek ve) bileceksiniz (bunun ne demek olduğunu)!
4.Hayır, hayır! (Öldükten sonra diriltilip kabirlerinizden çıkarılacak ve bir de o zaman) bileceksiniz (ne demekmiş bu yaptığınız).
5.Hayır, bırakın bunu! Eğer ilme dayalı bir kesinlikle bilmiş olsaydınız (bunun ne demek olduğunu, o zaman yapmazdınız).
6.(Ama eğer böyle yapmaya devam ederseniz,) elbette göreceksiniz o Kızgın Alevli Ateş’i, Cehennem’i.
7.Nihayet gözlerinizle görecek (görmeye dayalı kesinlikle bilecek)siniz onu!
8.O gün elbette sorguya çekileceksiniz (size bahşedilen) bütün nimetlerden.”
Geleceğe neler biriktiriyoruz, nelerimiz çoğalıyor? Çoğalttıklarımız bizi kurtuluşa mı erdirecek, ebedi olarak kalacağımız ateşler hayatına mı? En önemlisi biriktirdiklerimiz, çoğalttıklarımız hangi dünyada geçerli? Bu dünyada geçerli olanların birçoğu ahiret yurdunda geçmeyecek. Orada, onların esamesi bile okunmayacak. O hâlde farklı bir bakış açısı lâzım bize. Farklı bir değerlendirme biçimi bu aslında. Nedir o? Burada, işte şu yanı başımızda olan bitenin değerini takdir edici bir bakış ve değerlendirme ameliyesi. Bunu da ebedi bir hayat olan ahiret hayatından bu dünyaya bakışla gerçekleştirebiliriz.
Peki, bu nasıl olacak? Nasıl ki İki Cihan Güneşi’ne (sallalahu aleyhi vesellem) Mi’raç’ta ahiret hayatımıza dair tablolar gösterildi. Efendimiz de (s.a.v.) orada nelerin işe yarayıp nelerin yaramadığını, hatta nelerin bizim aleyhimize durumlar oluşturduğunu bize, insanlığa, ümmetine haber verdi. Biz de o açıdan bakarak ebedî hayatımızı dizayn edebiliriz.
Kur’an- Kerim, dünya ve ahiret hayatının kadri kıymeti konusunda Enam Suresi 32. ayeti kerimede bize şöyle seslenir: “Dünya hayatı bir oyun ve oyalanmadan başka bir şey değildir.Âhiret yurdu ise, fenalıklardan sakınanlar için daha hayırlıdır, hâlâ akıllanmayacak mısınız?”
Bu ayet-i kerimede açık olarak deniyor ki dünya oyun ve oyuncaktan, oyalanmadan ibaret ama asıl güzel ve yaşanabilecek yurt ahiret yurdudur. Akıl sahipleri bunu daha iyi anlar ve idrak ederler!..
Çocukların oyuncakları bu hayatın gerçekleri açısından nasıl bir oyuncak ise ahiret yurdundan bu dünyaya bakınca dünyadaki ev, bark, araba, vb. her türlü meşgale, mal menal hepsi de öyle oyuncak gibi görünür.
Bir düşünelim, tartalım bakalım biriktirdiklerimiz neye yarıyor? Ahiret terazisiyle, ayetlerde ve hadislerde belirtilen ölçüler çerçevesinde tartalım bakalım, ne kıymet ifade ediyor? Hakkın rızasını mı kazanıyoruz yoksa kulların rızasıyla mı oyalanıyoruz? Hak diye kulların rızasına mı talip oluyoruz?
Bugün gerek ülkemizde ve gerekse dünyanın birçok yerinde dini ve milliyeti ne olursa olsun insana insanca değer vermiyorsa, haktan, hukuktan, adaletten dem vurmuyor ve yaşayışını buna göre şekillendirmiyorsa o kişinin, grubun, topluluğun esasen ahiret hayatına ait biriktirdikleri bir avuç ateşten başka bir şey değildir. “Bir avuç ateş” derken ateşi azımsamış değilim. O ateş ki cehennemi tutuşturacak küçük bir cehennemdir. Zaten dünyanın içi, magma bir bakıma küçük bir cehennem değil de nedir ki?
Ey dünya sarma kalbimi, çekme beni kendine! Bil ki Rabbimin izni ve inayetiyle inşallah sana asla teslim olmayacağım. Ey nefis, uyan ve anla ki Allah’ın helal kıldıkları senin keyfine kafidir. Aşırılığa kaçma, kaçıp da haddi aşanlardan asla olma! Esasen haddi aşmak başta insanın kendisine yaptığı büyük bir zulümdür. Biliyorsun ki Allah zalimleri asla sevmez! O hâlde sen de zalimlerden olma!
Dünyaya ahiret penceresinden bak, orada işe yarar, dişe dokunur faydası olanlar nelerdir bir kontrol et hayatını ona göre yaşa!