SALGIN, SAVAŞ, KITLIK, DECCAL
Kıyamet yaklaştı mı ne? İnanılmaz günler yaşıyor Dünya!
Dünyayı esir alan bir tehlike bizleri evlerimize hapsetti. Her ülke ve her birey kendince yöntemlerle bu azılı salgınla mücadele ediyor. İlk başta basit ve küçük bir sorunmuş gibi görünen salgın, dünyada bütün dengeleri altüst etti. Sağlık krizi olarak başladı, Ekonomik ve finansal Kriz olarak devam ediyor, edecekte...
Şimdi size bir kıssadan hisse bir şey anlatacağım. Bazı dini kaynaklarda geleceğe dair, yaşanacak olaylar hikayeleştirilir ve bunları temsilen bazı sembollerle anlatılır.“Mahşerin 4 Atlısı” da bunlardan biri.
Bu semboller üzerinden bende, bize ve insanlığa bakan yönlerini size anlatacağım.
Birincisi Soluk renkli at: Ölümü sembolize eder. Salgın hastalıkları ve toplu gerçekleşecek ölümleri anlatır. Kitlesel ve yaygın olarak gerçekleşeceği anlatılır.
Dünyayı Covid-19 sardı mı? Yaygın halde, kitlesel,toplu ölümlere sebep oluyor mu? Evet. Demek ki bu onlardan bir tanesi olabilir.
İkincisi kızıl renkli at: Dünyada barışın bitişini, savaşta akan kanı simgeler. Birçok yerde devam eden savaş hali ve çatışmalar bunun bir göstergesi olabilir! Savaş, bir anda kendinizi içinde bulabileceğiniz bir durum olabilir.
Üçüncüsü siyah at: Elinde bir terazisi ilesembolize edilir. Savaşlar ve salgınlar sonucu verilen hasar açlığı ve kıtlığı beraberinde getirir. Adaletsizliğin hükmettiği durumu anlatır.
Yeni dünya düzeni kuruluyor!!!
1970 yılında Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanı ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı "Henry Kissinger “petrolü kontrol ederseniz ülkeleri, gıdayı kontrol ederseniz insanları yönetirsiniz” sözü ile bu alandaki uzun vadeli planı açık bir şekilde ortaya koymuştu.
Petrol gördüğünüz gibi nasıl da aşağı çekildi. Tarihinde görülmemiş bir düşüş kaydetti değil mi? Bu kesinlikle küçümsenecek bir durum değil. Dünyada dengeler yeniden oluşuyor. Sıcak olmasa da soğuk ve psikolojik savaş devam ediyor. Güç dengeleri ekonomik savaş üzerinden kuruluyor. Amerika’daki yaşanan sıkıntıları da düşünerek, onlarda sıkıntı yaşıyor bu nasıl oluyor? Ya da neden böyle olduğunu düşünebilirsiniz?
Her kaos kendi düzeni kurar. Yeni bir düzen ve anlayış getirebilmeniz için eskisini yıkmanız gerekir. Bu da ancak devrim niteliğinde gerçekleşir. Dünya yeniden şekillenecek. Bu yeni dünya düzenine geçiş sürecidir.
SIRADA GIDA SAVAŞLARI MI VAR?
Petrolümüz yok. Neredeyse tamamen dışa bağımlıyız. Milyarlarca Dolarlık giderimiz ve maliyetimiz var. Ama tarım bizim. Şu zor günlerde Gıda güvenliğinin ne derece önemli oldu zannediyorum daha iyi anlaşılacaktır.
Devlet eliyle daha ekimler başlamadan destekler verilmeye başlanmalı. Planlama yapılmalı. Devlet hangi çiftçinin ne ekeceğini, dikeceğini, ne kadar mahsül ve ürün alacağını hesaplamalı. Planlamanın yapılması, devletimizin öncelikleri arasında olmalıdır. Tedbirli hareket ederek çiftçiye devlet güvencesi verilmelidir. Büyük devlet olmanın gereğidir. Yoksa iş işten geçtikten sonra tedbir alınmaz.
Tarımda işsizlik bu kadar büyümüşken, “Evdekal” kampanyası yürütülürken çiftçiyi görmezden gelmek olmaz. Ekonomi politikaları içinde en başta yerini alması gereken, “olmazsa olmazımız, gıda ve stok güvenliğimizdir.” Herkesin kendi derdine düştüğü bir süreçte, ithalat yapma ihtimali yokmuşçasına bizi idare edecek tedbirler alınmalı. Ekonomik paketler, planlar buna göre şekillenmeli.
Devlet yapacağı planlamayla alım garantisi vermeli. Çiftçiye de iş güvencesi vermelidir. Devlet çiftçisiyle ortak üretim yapmalıdır. Devlet en büyük üretici olacak, çiftçisiyle barışacak, onun lehine kararlar alacak. Çiftçisini küstüren, iş yapamaz hale getiren devlet anlayışı enflasyonun önünü alamaz. Enflasyon bir kenara ona alıştık zaten. Ama açlığı kontrol edemeyen, gıda bağımsızlığı olmayan ülkeler zaten esir alınmaya, teslim olmaya hazırdır.
Dünya ülkeleri küresel durgunluğu hissetmeye başladı. Gelişmekte olan ülkeler daha derinden etkilenecek.
IMF, hazırda bekliyor.
Hiçbir ülke uzun süredir IMF’nin kapısı çalmamışken bir anda 81 ülke acil yardım almak için başvuru yapmış. IMF’de trilyon dolarlık bir bütçe ile para akıtabileceğini söyledi. Ayrıca alım için prosedürleri azaltacaklarını ima ediyorlar. Ülkeleri borç verdikleri para ile kontrol ediyorlar. Önce muhtaç ediyorlar, sonra kendilerini kurtarıcı gösteriyorlar.
Tarımına sahip çıkan, Gıdasını üreten ve kendine yeten Türkiye istemek bizim hakkımız. Virüsün pençesinde bütün dünya inim inim inlerken biz tedbirimizi önceden almalıyız. Bu süreçte devletin alacağı tedbirler ve milli tarım projeleri kurtarıcımızdır. Yerel yönetimler dahil, devlet en üst hazırlıkları yapmalıdır.
Savaştayız hem de düşman çok sinsi. Virüsten kaçış yok.
TEDBİR, TEDBİR, TEDBİR…
Mahşerin 3 atlısı dörtnala koşuyor. Hem de kıtalar dolaşıyorlar.