|   | 
  • Cevahir Kadri

    Makas Sırtında Yolculuk

    Geçen haftaki yazımızda makasın anlamları üzerinde durmuş ve bazı şairlerimizin şiirlerinde makas kelimesinin kullanımlarından örnekler paylaşmıştık. Bu yazımızda da makas üzerine anlam yolculuğumuza devam edeceğiz.

     

    Makas kelimesi elbette sadece sözlüklerde yer alan ve sadece bir nesne adı değildir. Onu bazen bir bilmecede bazen bir problemi dile getirmede bazen bir problemin çözümünde yer aldığını görürüz.

     

    Yirminci yüzyılın tahminen ikinci yarısında dilimizde yer eden bir söyleyiş vardır: makas atmak. Nedir makas atmak? Makas atmanın ilk anlamı bir şeyi makasla kesmeye başlamaktır. Ama demek istediğim bu değildir. Makas atmak trafikle ilgili olan bir söyleyiştir, ifadeyi o bağlamda düşünmek ve anlamak gerekir. Aynı yönde, biri sol, diğeri sağ şeritte seyreden iki aracın tek araçlık boşluğundan geçerek "s" çizilerek yapılan çok tehlikeli ve bazen ölümcül kazalara sebep olan bir harekettir. Bunu yapanlar, “trafik magandası” olarak da adlandırılır. Böyle hareket edenlere gereken ceza yazılmalıdır, tekrarı halinde sürücünün ehliyetine bir süreliğine el konulmalıdır.

     

    Makas atmak demişken eskiden ortaokul ve lise yıllarımızda (Bazıları için ilkokul yılları da buna dahildir.);okullarda sabahları tören yapılır, kılık kıyafet ilgili nöbetçi müdür yardımcısı ve nöbetçiöğretmenlerin eşliğinde öğrencilerin kılığı kıyafeti kontrol edilirdi. Bu kontroller sırasında bazı öğrencilerin saçları aşırı uzamışsa nöbetçiidareci ya berbere gönderir yahut berbere gönderdiği hâlde saçını kestirmemiş olan öğrencilerin saçlarına -ki tavsiye edilen bir çözüm biçimi değildir- nöbetçi idareci tarafından öğrencinin o güzelim saçlarına makas atılarak “tren yolu” yapılırdı. Öğrencilerin en çok “sinir oldukları” bir idareci davranışıydı bu aslında. Bu, öğrenciyikazanmaya odaklı bir eğitim sistemi içerisinde asla tasvip edilemeyecek bir davranıştı, ama o dönemlerde, yetmişli seksenli yıllarda bu birçok idareci tarafından sergilenen birdavranış biçimi idi.

     

    Hedik ya da diş buğdayı

    Makas sadece kesme ödevinde olan bir nesne değildir. O, tatlı ve hoş bir geleneğimizin de önemli bir figürdür. Nedir o geleneğimiz? Bebeklerin dişi çıktığında “hedik” ya da “diş buğdayı” adı verilen, buğdayın pişirilerek misafirlere ikram edilen bir gelenektir. Bu, her ne kadar görünüşte bebeğin diş çıkarması için yapılıyor olsa da asıl sebep, ailenin ve sevdiklerinin bebeğin ailesine destek olmasına vesiledir. Bu etkinlik vesilesiyle misafirler getirdiği hediyeleri ile bebeğe ve ailesine destek olurlar.

     

    Hedik ya da diş buğdayı merasiminde bir de bebeğin seçmesi için birtakım nesneler konur, bebek hangisini tercih ederse gelecekte onlarla ilgili bir mesleği seçeceğine inanılır. Tepsiye konulan nesneler genelde Kur’an-ı Kerim, kalem, altın, makas olur. Bebek, Kuran-ı Kerim’i seçerse dinine bağlı olacağına, kalemi seçerse okuyup büyük adam olacağına, altını seçerse aydınlık ve ferah içinde büyüyeceğine, makası seçerse el işlerinde maharetli olacağına inanılır.

     

    Bilmecelerde makas

    Makas kelimesi kesici aletlerden olmasına rağmen hayatımızın içerisinde korkulan, çekinilen bir nesne değildir; eğlence türlerimizden olan bilmecelerimizde yer alan nesnelerdendir. Sahi makas kelimesi zihninizde yer alan bilmecelerden hangisinde yer alıyor? Bir düşünün bakalım!

     

    Zihinleri fazla yormadan bilmecelerimizden birkaç örnek verelim: “Mavi atlas/İğne batmaz/Makas kesmez/Terzi biçmez.” Bazı varyantlarında “Arşın yetmez.” ifadesi de vardır. Bilin bakalım bu nedir? Konu makas olunca bilmecenin cevabı makas mı olacak, o zaten bilmecenin içinde geçiyor. Bazı sesler duyuyorum yükseklerle alakalı olarak cevap niyetine. Evet, bilmecemizin cevabı: gökyüzü!

     

    Bir başka bilmecemizdede makas yer alır: “Kumaşları seçerler/Makas ile biçerler/Ölçüyü iyi alıp/Sonra giysi dikerler.” Bilmecelerin akılda kalması için manzum, kafiyeli olması da çoğu zaman tercih edilen hususlardandır. Bu bilmecemizin cevabı (terzi)’dir.

     

    Bir de cevabıleylek olan bilmecemiz vardır ki ayakları makasa benzetilmiştir: İki çubuk bir makas hokkabaz mı hokkabaz! Yahut göz kapağı sorulmuş olur bilmecede, onun sorusu da şöyledir: “Bıçak ve makas olmadan kırpabildiğimiz şey nedir?

     

    Bazı bilmecelerimiz çok kısadır, tıpkı şunlarda olduğu gibi: “İki bacaklı keskin bıçaklı”(makas), “Bir makas okyanusu nasıl keser?”(Haritada olduğu zaman), “Hanım içinde, saçı dışında, makas kesmez terzi dikmez.”(mısır). “Kara katır yane yatır, kalkar otlar, yine yatır.” (Makas), “İki çatal, bir makas.” (kırlangıç) Makasa sındı, bazı yörelerimizde kırlangıçlara da “sındıkuyruk” denildiğini de hatırlatalım.

    Bu da cevabı “makas” olan bilmecelerimizden: “Mesel mesel mati mesel/Dil oynar, damak keser.

     

    Taş kâğıt makas oyunu

    Bilmecelerde yer alır da oyunlarda yer almaz mı makas? Çocukluğumuzda belki de hepimizin oynadığı, bugünkü çocuklarında vazgeçilmezleri arasında yer alır taş kâğıt makas oyunu. Bu, bir seçmece oyunudur aslında, bir kur’a çekmek gibi yani. Bazen bir oyunu kimin başlayacağı, bakkala,fırına kimin gideceği, vb. konularda karar almamıza yarayan eğlenceli bir oyundur. Bizim köylerde bilinmezdi, ya da ben mi bilmezdim, emin değilim. Taraflardan biri hem sorar: Taş, kâğıt, makas; hangisi? Soruyu soran ve muhatabı cevabını beklemeksizin el parmaklarıyla belirler. “Taş, kâğıt, makas”lailgili kazanma durumları şöyledir: Kâğıt-makas: makas kazanır; taş-kâğıt: kâğıt kazanır; taş-makas: taş kazanır!..

     

    Divan, tasavvuf ve halk şiirimizde makas

    Bütün bunlardan başka divan, tasavvuf ve halk şiirimizde makas kelimesi “mıkraz, mıkras, mikraz, mikras” olarak yer almıştır. Tasavvuf edebiyatımızın önemli isimlerinden Aziz Mahmut Hüdayi “Sakın elden koma mıkrâz-ı lâ’yı/Gönülden kesmeğe hubb-ı sivâyı” diyerek Allah’tan başkasına gönül kaptırmamak için “hayır” anlamına gelen “la” sözünü bir makasa benzetir.

     

    Divan şairlerimizden Nâbî de “Engüşt-i nevâziş ki leb-i yâra yapışmış / Mıkrâzdır ol şem’-i ziyâ-dâra yapışmış” veya “Bir giren bir dahi çıkmaz idi dükkânından/ Dest-i berberdeki mıkras demeseydi çık çık” der.

     

    Halk şiirimizin önemli isimlerinden Âşık Ömer de “Destine mıkrâsı aldı rûyumuz gülsün deyü / Destime âyîne verdi âfiyet olsun deyü” diyerek makası şiirinde kullanır.

     

    Mum makası vardır ki “yanan mumları söndürmek, mumun fitilini kıstırmak için” kullanılır. Bununla, “mum ateşi söndürmeden kapatılır ve makasın üzerindeki küçük hazne fitili yakalar, kapatır.”, “sıcak mumun üflenerek etrafa saçılmasını ya da patlamasını engellemekte yardımcı” olur. Mum makası günümüzde hâlâ evlerde ve kiliselerde kullanılmaktadır.

     

    Divan şiirinde bir hiciv şairi olan Nef’î vesilesiyle bu ifade şiirde yer almıştır. Divan şairlerinden Kesbî bir şiirinde “Ne aceb Nef’î yerin aldı ise mum makası/ Bunlara hidmet iden kâtib-I sâdık yaramaz.” demiştir. Bir başka divan şairimiz Ahmet Paşa da kelimeyi başka bir nitelemeyle, “gam makası” olarak kullanır:“Ahmed’ün gam makası kesdi dilin şem‘ gibi/ Sana rûşen diyemez hâlini sultân-ı kerem

     

    Karikatürlerde makas

    Eğitim, adı üstünde “eğitme, düzeltme, düzgünleştirme”, bir bakıma da “tekdüzeleştirme”dir.  Öğretmenlerle ilgi iki karikatürü yazmadan geçmek olmaz. Birincisi: Öğretmenin önüne gelmeyen öğrencilerin türlüşekillerde hayalleri var. Ama öğretmen onları makaslayarak tek düze hâline getiriyor. Bu,olması gereken mi, değil aslında.Ama ne yazık ki bu böyle! Olması gereken nedir? O da bir diğer karikatürde:Öğretmenlerin rolü merdiven olarak resmedilmiş. Bütün öğretmenlerin kolları birer merdivene dönüşmüş, öğrenci, hayallerine öğretmenlerinin o kolları üzerinden ulaşıyor. Öyle öğretmenlere de teşekkür etmek bize düşüyor.

     

    Makaslar, hayatımızı ve hayallerimizi sınırlamasın. Hayallerinize kimsenin makas atmasına asla izin vermeyin. Siz, siz olun; toplumsal kurallara uyunuz ama hayallerinizi asla sınırlandırmayınız.

Kar360.com Kayseri-Trkiye ve Dnya gndemini takip edebileceiniz, nteraktif bir haber sitesidir. Yazlm ve Tasarm hizmeti www.tahamedya.com tarafndan yaplmtr.