“Balkanlar Gönül Coğrafyası Gezi Ekibimiz”, Gostivar Saatli Camii, Saat Kulesi gezisi ve Çarşıdaki nefis Gostivar tatlılarını unutamamış, ardından Kocacık’ta Ali Rıza Efendi Konağı Müze Evi’nde derin tarihî duygular yaşamıştı. Şimdi hareket etme zamanıydı. Bu güzel gezinin bu kısmından çok güzel anılar ve bilgilerle ayrılırken rehberimiz Sefa Hoca, arabamızda yerlerimize yeni oturmuş ve hareket etmeyi bekleyen bizlere, “Bugünkü rotamızın Manastır (Bitola) olduğunu oradan da akşamüzeri Resne’ye ve akşama da Ohri’ye gidip orada konaklayacağımızı” duyurdu. Kaptan Recep “Kalkıyoruz arkadaşlar! Herkes tamam mı?” diye sorunca herkes yanındakini kontrol edip “Tamamız!” deyince harekete geçtik. Otobüsümüz Vardar’ın kolu olan Dragon Nehri vadisine doğru güneydoğu yönünde yeşillikler ormanlar arasından sakin ve temiz bir havada yol almaya başladı. Kaptan Recep aracın multimedyasına önceden CD olarak kaydettiği Balkan türkülerini koydu. Aracımız içinde sevinç ve heyecan doruktaydı. Bizler de hep bir ağızdan ve coşkuyla “Manastırın ortasında var bir havuz” türküsü başta olmak üzere tüm diğer türkülere eşlik ettik.
“Manastır'ın ortasında var bir havuz,
Aman havuz, canım havuz,
Dimetoka kızları hepsi de yavuz
Biz çalar oynarız!
Dimetoka kızları hepsi de yavuz,
Biz çalar oynarız!
Manastır'ın ortasında var bir çeşme,
Aman çeşme, canım çeşme,
Dimetoka kızları hepsi de seçme,
Biz çalar oynarız!
Dimetoka kızları hepsi de seçme,
Biz çalar oynarız!
Manastırın ortasında var bir pınar,
Aman pınar, canım pınar,
Dimetoka kızları hepsi de çınar
Biz çalar oynarız!
Dimetoka kızları hepsi de çınar,
Biz çalar oynarız!” (Söz Anonim, Beste Z. Livaneli)
Manastır (Makedonca adı Bitola-Obitel, Kilise)
Manastır, Babadağ’ın ve üzerinde yer alan Pelister Millî Parkı’nın doğusunda, önemli bir geçit noktasında kurulmuş olan, tarihte ve günümüzde önemli bir yere sahip olan Türk-İslam ve Makedon şehridir. Kuzey Makedonya’nın güneydoğusunda yer alan ve Üsküp’ten sonra en büyük ikinci şehri olan Manastır: Adriyatik Denizi kıyılarındaki Durres Limanı ile Selanik Limanı’nı yani ve Orta Avrupa’yı Ege Denizi kıyılarına bağlayan bir geçit noktada yer alır. Bu açıdan jeopolitik önemi ve ağırlığı çok fazladır. Kaynağını Babadağ ve çevresindeki yemyeşil ormanlarla kaplı tepelerden alan Dragon Çayı, Manastır’ın içinden önce güneye sonra da doğuya doğru akmakta ve Vardar Nehri’ne kavuşmaktadır. Önce şehir merkezinde Büyük Park’ın ortasında yer alan şırıl şırıl çeşme ve kurnalarından suların aktığı ve fıskiyelerin müziğe ritim tuttuğu havuzun başına geldik. İşte o Manastır’ın ortasında var olan havuz bu havuzdu, çeşme de bu çeşmeydi dedik, çokça resim çektik. Oradan güneye doğru yaya olarak ana caddeye geçip yürüdük. Az sonra Atatürk’ün Askeri Lisesi’nin bulunduğu Müze’ye geldik.
Manastır Askerî İdadisi Müzesi
Manastır Askerî İdadisi, Kuzey Makedonya’nın Manastır şehrinde bulunan ve tarihî öneminden dolayı çokça ziyaretçinin gezdiği bir müzedir. Burada eğitim görenlerden birisi ve en önemlisi de Kurtuluş Savaşı’mızın muzaffer komutanı ve Türkiye Cumhuriyeti’mizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’tür. (1896-1899).
Binanın ikinci katında Atatürk için özel olarak hazırlanıp ayrılmış bir bölüm var. Mustafa Kemal Atatürk’ün öğrenim gördüğü sınıf ve öğrencilik hayatının geçtiği yerler, restore edilerek müzeye çevrilmiş. Günümüzde Manastır Askerî İdadisi, Makedonya Hava Kuvvetleri’nin subay ihtiyacını karşılamakta olup, Kumanova’daki Hava Harp Okulu’nun kaynağını teşkil eden bir askeri lisedir.
Mustafa Kemal, Askerî Rüştiye’yi bitirirken idadî (lise) eğitimine İstanbul’da Kuleli Askerî Lisesi’nde devam etmek istemiştir. Fakat, vatansever bir kurmay subay olan Hasan Bey, ona “Manastır'a gidiniz, orada daha iyi yetişirsiniz.” diyerek bu kararından vazgeçirmiştir. Mustafa Kemal, Hasan Bey'in bu tavsiyesini dinleyerek Manastır Askerî İdadîsi’ne gitmiştir. (1896-Manastır Askerî İdadîsinde Mustafa Kemal, matematikte çok başarılı olmuş, Fransızca da ise istediği seviyeye gelememiştir. Burada Mustafa Kemal’i en çok etkileyen arkadaşlarından biri olan Ömer Naci, ona edebiyat ve şiir merakı aşılamıştır.
Ömer Naci’nin de Mustafa Kemal’in fikri alt yapısının oluşmasında diğer faktörlerle birlikte önemli bir rol oynadığı da kesindir. Nitekim, genç Mustafa Kemal’in dönemin vatan ve hürriyet şairi Namık Kemal ile Türkçü şairi Mehmet Emin Yurdakul’un şiirleri ile tanışmasında Ömer Naci’nin etkili olduğu bilinmektedir. ATATÜRK, sonradan 14 Eylül 1931’de yaptığı bir konuşmada Mehmet Emin Yurdakul ile ilgili şunları söylemiştir: “...Şair Mehmet Emin Yurdakul’un ilk kez Manastır Askerî İdadîsi’nde öğrenciyken okuduğum ‘Ben bir Türk’üm, dinim, cinsim uludur.’ dizeleriyle başlayan manzumesinde bana ulusal benliğimin gururunu tattıran ilk anlatımı bulmuştum...”
Tarih öğretmeni Kolağası Mehmet Tevfik Bey (1865-1945) de Atatürk’ün derin tarih bilgisi ve bilincinin oluşmasında önemli katkısı olmuştur.
Manastır İdadîsi’nin ikinci sınıfına geçen Mustafa Kemal, 1897 yılının ilk günlerinde sıla iznini geçirmek üzere trenle Selanik’e dönmüştür. Burada; “iki, üç ay gizlice Frerler Mektebi’nin hususi sınıfına devam ettim. Böylece mektep derslerine nispetle fazla derecede Fransızca öğrendim.” demiştir. O, “Bir kurmay subay, mutlaka yabancı dil bilmelidir, bunun aksini düşünmek büyük hatadır.” demiştir.”
Diğer önemli bir şahsiyet ise; İttihat ve Terakki Partisi’nin önde gelen isimlerinden ve II. Abdülhamit’e Meşrutiyeti ilan ettiren, ayaklanmanın liderlerinden olan; karşı bir ayaklanma olan 31 Mart İsyanını bastıran, Selanik’ten gelen Hareket Ordusunda görev alan Resneli Niyazi Bey de burada okumuştur.
Resne
Manastır’ın ardından aracımız batıya doğru yöneldi ve kısa süre sonra Resne’ye geldik. Resne; Manastır ve Ohri şehirleri arasında güzel bir konuma sahip kasabadır. Resne elma üretimiyle meşhurdur. 1385 yılında Osmanlı Devleti idaresine giren Resne, 1911-1912 yıllarına kadar bu idarede kalmıştır.
Osmanlı Dönemi’nde şehir, birçok yönden gelişme göstermiştir. Osmanlı tarihindeki önemli şahsiyetlerden Resneli Niyazi Bey’in doğum yeri olan Resne’de Niyazi Bey’in yaptırdığı saray bugün de durmaktadır. Bu saray günümüzde “kültür evi” olarak kullanılmaktadır. Mütevazı bir köşkü andıran bu sarayı ve bahçesini gezi ekibimiz ile birlikte gezdikten sonra tekrar, araçtaki yerlerimizi aldık.
***
“Ey Can, hiç kimseye hak ettiğinden fazla değer verme! Ya onu kaybedersin ya kendini mahvedersin.”
Mevlâna Celaleddin-i Rûmî