Ekonomi de devran dönüyor, hem de çok hızlı…
CB Erdoğan daha dün, “Yüksek faize yatırımcımızı ezdirmememiz gerekiyor” demişti. Faiz bugün 4.75 puan artırıldı. Böylelikle son 10 yılın en büyük ikinci faiz artırımı yapılmış oldu... Piyasa, Erdoğan’ı yendi. Faiz lobisi istediğini aldı. Ekonomi yanlış yönetildiği için savunmasız kaldı. Şimdi, mecburiyet teslimiyeti getirdi.
Faizle ilgili söylenen tüm söz ve konuşmalar, çöpe gitti. Bu faiz artışı doların ateşini bir nebze olsun söndürdü evet. Bu sevinilecek gibi bir durum değil maalesef. Verilen her kararın bir bedeli var. Bu kararın ardından söylenen ekonomi de ve hukukta yapılması planlanan reformlar yapılmazsa, yapılan açıklamalar hayata geçirilmezse, kurların ateşi sönmeyecek. Düşen hararet, geçici kalacak. Döviz kurundaki yükseliş hız kesmeden devam edecek.
Merkezin dolarla savaşı yeni başlıyor?
En büyük sıkıntımız üretimi ve verimliliği artıramamak. Sadece Merkez Bankası üzerinden, piyasalara hazırdaki parayı sürerek çözüm elde edemezsiniz, kurları düşük seviye de tutamazsınız! Faiz kıssa süreli bahar havası ettirse de, şimdi de gelip yatırımları vuracak. Kimse yüksek faizin olduğu ülkeye yatırım yapmak için değil, faizli kazanç elde etmek için gelecek. İşini büyütmek için düşük faizi fırsat bilen yatırımcı ise faiz artışı ile mücadele etmek zorunda kalacak. Yüksek faizin olduğu yerde yatırım kar ettirmez. Ekonomi duraksayacak, işgücü azalacak, işsizlik artacak. Var olan işsizler ordusuna yenileri hatta yeni milyonlar eklenecek.
Orta vadeli bir program şart oldu!
Kur da, daha da aşağı gelecek hava oluşmadı. Çünkü piyasada güven atmosferi yetersiz. Halk, dövize olan talebini kesmedi. Her talep artışı dövizin yukarı gitmesi için sebep. Ekonomik anlamda yapılacak reform, esnafı ve piyasaları tatmin edici olmalı. Ekonomin ihtiyacı olan, para kredi ile değil, nakit olarak sağlansaydı, piyasada para döneceği için biraz rahat nefes alınacaktı ama kredi ile yine borçla tekerlek döndürülmek istendi.
Açıklanan ekonomi paketleri, o kadar anlamsız ve işe yaramazdı ki, ekonomi kurtarmaya, dövizi indirmeye, piyasa beklentilerini karşılamaya yetmedi. Yeni Bakanın açıklayacağı reform paketi merak konusu değil galiba ki, pek tatmin etmedi. Yine de bir umut var tabi ki, çıkmadık candan umut kesilmediği gibi.
Enflasyon olduğu sürece, dolar yükselişini devam ettirecek.
Dövizin engellenemeyen yükselişi, ülkenin ve ekonomin gerçeği olarak kalacak. Müdahaleler olabilir, alınan ekonomik ve siyasi kararlarla iyi bir hava estirilebilir ama sorunu çözmez. Faiz, müdahale araçlarından sadece biriydi. Şimdi yapılan, faiz arştı, yatırımların önüne geçmek demektir. Asıl yapılması gereken üretim reformunu hayata geçirmek. Milli seferberliği burada başlatmak olacaktır. Milli imkanlarla, alınan borç para ile bile olsa üretimi desteklemek doğru adımı atmak olacaktır.
-cek –cak’larla ekonomi düzlüğe çıkmaz!
Yapacağız, edeceğiz dönemleri bitti. Yolun sonuna gelindi. Deniz bitti, para bitti, son çare olarak dövizin yılı 8 TL’nin altında kapatmasını sağlamak için, kötülenen faiz artışını yapmak zorunda kalındı. İnşallah sonu hesap edilerek, iyi düşünülerek yapılmıştır. Zaman, verilen kararın doğruluğunu bize gösterecek.
Şimdi ne olacak, istikamet neresi?
Enflasyon tek haneye inmedi. Ülke olarak uçacaktık ama uçtuğumuz söylenemez. Bugünkün den daha iyi gün beklemek yanlış. Enflasyon düşeceğini zannediyorsanız yanılıyorsunuz. Türkiye, dış borçlarını ödemek için üretilen mal ve ürünler dışarı satılıp döviz elde edilecek. İçerdeki talebi ancak kısarak, mücadele edecekler. Çünkü içerde talep ve tüketim azaltmak için talebi azaltacaklar bunu da fiyat artışı ile yapacaklar.
Bundan sonra ok yaydan çıkmıştır. Bu saatten sonra yapılacak hamleler tercih değil, zorunluluktan yapılacaktır. Çünkü başka seçenek kalmamıştır. Ekonomi de bıçak kemiğe dayanmış haldedir. Merkez Bakası savunması zayıfladığı için, faizi artırmak zorunda kalmıştır. Tamamen zaruret hali ile karşı karşıyayız. Bu doların yükseliş hızını kesse de dışarı da bizi takip edenlere, çaresiz kaldığımızı ilan etmiş olmaktır. Merkez Bankasının rezervleri eksiye düşmüş, sıfırın altında 50 Milyar Dolardır. Bu eksiyi önce sıfırlamak, sonra ithalat yapabilmek ve ciddiye alınmak için, en az bir bu kadar daha dövizimizin olması gerekmektedir.
Acı Reçetenin ne olduğunu tahmin edebiliyoruz!
Her ekonomik krizin çıkış yolu, vatandaş. Şimdiye kadar böyle oldu. Pandemi sürecinde devletine 40 yıl prim yatıran vatandaşa, devlet, yanında olduğu tam anlamıyla hissettiremedi.
Yeni yılda gidişat, bize acı reçeteyi gösterecektir. Bu halk acı reçeteyi hep IMF ile bir anlaşma yapılacağı zaman duymuştur. O sebeple IMF’e karşı olumsuz bir tutum sergilemektedir. Ne olduğunu kemer sıkma politikalarının nasıl olduğunun acısını yaşayarak görmüştür. Ama 2021 yılında göreceğimiz acı reçetenin acısı, normal acı değil, Meksika biberi acı gibi gelecek, vatandaş bu acıyı tatmak zorunda kalacaktır. Bu acı diğer yediğimiz acılara benzemeyecek.
Erdoğan, “Acı da olsa doğru reçeteleri uygulamaktan kaçınmayacağız” dedi.
Bir yangın var. Bu yangını Merkez Bankası’nın rezervleri ile söndürülmek istendi. 130 Milyar Dolar yakıldı. Milyar Dolarlar, istihdama ayrılmadı, bütçe açığını kapatmaya ayrılmadı. Yetmedi şimdi de faiz ile soğutmaya çalışıyoruz. Yıllardır düşman bellediğimiz faiz lobisini beslemeye devam ediyoruz. Bütçeden faize ödediğimiz faiz, pandemi de en çok ihtiyacımız olan Sağlık Bakanlığı’nın bütçesinden daha fazla…
Albayrak neden istifa etti?
Tren raydan çıkıp, duvara toslama ihtimali varken, hazır biraz yavaşlamışken, ekonomi treninden yavaşça indi. Akılarda soru işaretleri bırakarak. O gittiği zaman sorunlar çözüldüğü anlamı da çıkmasın…
Faiz, her zaman sonuçtur. Esas soru buraya neden geldiğimizdir! Kur yükseldi, enflasyon da yükseldi. Faiz yükseldi, enflasyon düşmedi, faizin yükselişi, sadece faizcileri sevindirdi. Faizler düşük diye düşük faizle kredi alanlar, daha büyük faiz yükü altında kalacak. Bu batık kredileri ve iflasları artırabilir. Üretici ve imalatçı önce kur baskısı altında kaldı ezildi, şimdi de yüksek faiz altında ezilecek.
2021 yılının ilk 6 ayında da, ekonomi resesyonda kalacak. Acı reçete, gerçek işsizlik rakamlarını, daha da artıracak. Yoksullaşma derinleşecek. Vatandaşın ayağı ile yorganı arasındaki mesafe artmaya devam edecek. Çünkü vatandaş tüketemiyor, parası yok. Olmadığı için de, tüketim olmuyor. Halkın hali pürmelali, ülkenin resmidir…
Ekonomiyi bu duruma düşüren “yalancı zenginlik” bitti!
Ekonomi tıkandı. Bir tek yol kaldı! Göreceksiniz! IMF öyle ya da böyle gelecek! Çünkü, zaruret hali her şeyi mubah kılar. Faiz de olduğu gibi…