Dünya genelinde birçok ülke özellikle A.B.D. Rusya, İsrail, Almanya, İngiltere, gibi önde gelen ülkeler neredeyse onlarca yıl önce bu alanda çalışmalar başlattı.
Üstün Zekâlı Çocukların Eğitimlerine ilişkin çok sağlam eğitim modelleri var. Örneğin İsrail, 6 yaşında gerekli tanılamaları yapıyor ve belli bir potansiyelin üzerinde olan çocukları tespit ediyor. Daha sonra bu çocuklara 4 yıl genel eğitim ve zenginleştirilmiş eğitim veriyor. Bu süreç içerisinde çocukların özel yetenekleri de tespit ediliyor. Bu sürecin sonunda çocuklar hem potansiyelleri hem de yetenekleri doğrultusunda farklı alanlara yönlendiriliyor. Ardından çocuklar daha o yaşlarda çok sıkı bir eğitim ile neredeyse gelecekteki uzmanlık alanları belli olmuş oluyor. Hatta ne kadar doğrudur bilinmez İsrail tespit ettiği bu çocukların aileleri ile görüşüp "Artık bu çocuklar büyük İsrail’in çocuklarıdır. Bundan sonra bu çocukların hayatlarını biz planlayacağız. Siz sadece biyolojik ebeveynlerisiniz." dedikleri söyleniyor. Yani iş bu kadar ciddi.
Gelelim ABD' ye. Amerika'da da İsrail’deki sürece yakın bir süreç var. Ayrıca Amerika'da bir çok eyalette sadece üstün zekâlı çocuklara özel okullar var. Bunlardan biri süper zeki çocukların özel davetle alındığı ve ‘‘özel eğitim’’ verilen Rachel Carson Middle School. Bu okulda Çetin Durak isimli bir Türk öğrenci de okuyor. Öğrencilerin ücretsiz okuduğu okulun öğretmenleri de özel seçiliyor. Rachel Carson, özel eğitim veren bir devlet ortaokulu. Bütçesi devlet ve yerel yönetim tarafından karşılanıyor.
Özel eğitimi, öğrencilerinin özelliğinden kaynaklanıyor. Çünkü bu okula kabul edilen öğrencilerin yapısı şu: Üstün zekâlılar, Zekâ özürlüler, Hiperaktifler, Öğrenme özürlüler. Anlayacağınız özel durumu ne olursa olsun her öğrenci için bir özel eğitim ortamı var. Biz konumuz olan Üstün zekâlı çocukların eğitimiyle devam edelim. Bu okulun öğretmenleri de tıpkı çocuklar gibi özel. Öğretmenleri okul müdürü seçiyor. Belli kriterler var. O kriterlere uygun öğretmenler başvuru yapıyor. Başvurular değerlendirildikten sonra mülakat yapılıyor. Mülakatların neticesin de okulun vizyon ve misyonuna en uygun öğretmenler seçiliyor. Yani seçilmişleri seçilmişler eğitiyor. Okulda verilen eğitimin içeriği anlatmakla bitmez. Her şey düşünülmüş. Hakeza Almanya, Rusya İngiltere ve yine birçok ülke.
Şimdi gelelim kendi ülkemize. Ülkemizde Üstün Zekalı Çocukların Eğitim ile ilgili nasıl bir yol izleniyor? Hangi model uygulanıyor? Tek kelime ile özetlersek: Tam bir muamma. Maalesef ülkemizde her alanda olduğu gibi kağıt üzerinde çok süper eğitim modelleri ve yaklaşımları var ancak uygulamada durum o kadar da iç açıcı değil. Birkaç tane örnek verelim: Bilim Sanat okulları; kuruluş amaçları ve yapıları itibariyle düşünce süper ama uygulamaya geçildiğinde, öğretmenlerin nasıl ve hangi kriterlere göre belirlendiği meçhul. Her ilde farkı uygulamalar var. Materyaller ve fiziki koşullar yetersiz. Mevcut öğretmenler doğru düzgün bir eğitimden geçmiyor. Bu kurumlara ayrılan bütçe sınırlı.
Diğer bir yapı Vakıf ve Dernekler. Vakıf ve Derneklerin birçoğu ne eğitim sistemi hakkında bir bilgisi var. Ne de bu tip çocuklarla ilgilenecek, eğitim verecek bir eğitim kadrosu mevcut. Bu tip kurumların birçoğunun açılış gayesi tamamen para kazanma. Çünkü bu alan çok boş ve aileler bir umut uğruna bu kurumlara çuvallarla para döküyor. İnternet sitelerini kurcaladığınızda onlarca eğitim modelinden bahsediliyor. Bu eğitim modellerini, eğitim modülü haline getirilmiş bazı uyanık kesimler tarafından pazarlanıyor. Kimse 'bu çocuklara daha kaliteli eğitimi nasıl veririz’ in peşinde değil. Herkesin derdi para kazanmak. Çünkü 1000 ila 2000 lira para veren herkes 4 gün eğitim aldıktan sonra Üstün Zekâlı Çocuklar Eğitimcisi olabiliyor.
Bu gidişe yetkililerin dur demesi lazım. Bu Milli bir olaydır. Bu çocuklar bu ülkenin geleceğidir. Rant uğruna geleceğimizi heba etmeyelim. Milli Eğitim Bakanlığı, Üniversiteler, Başbakanlık hatta Cumhurbaşkanlığı bu duruma acilen el atmalı. Aksi takdirde geleceğimizi kendi ellerimizle yok edeceğiz. Bugün hayranlıkla icatlarını seyrettiğimiz büyük güce sahip ülkelerle aynı kulvarda yarışabilmek için bu çocuklara ihtiyacımız var. Bu çocukları tespit edip, en iyi eğitim imkânlarını sunup, en mükemmel şekilde yetiştirmeliyiz.
Unutmayın! Dâhiler; bir ülkenin en büyük yer üstü zenginlikleridir…