Bu hafta sizlere çok farklı bir konudan bahsedeceğim: Yabancı el sendromu. Çok nadir rastlanan bu problemle ilgili bu yazıyı derledim. Umarım bilgi denizinize bir damla daha düşürebilirim.
Yabancı el sendromu, nadir psikolojik rahatsızlıklardan biri olmakla birlikte 1908 yılında Alman bir kadının eli hakkında korku dolu şikayetleri sonrasında ortaya çıkmıştır. Bu hastalık beyinde bulunan CorpusCollosum'un hasar görmesiyle oluşur ve sağ gözümüzle gördüğümüz bir cismi sol gözümüzle tanımlamamıza engel olur, bu nedenle cisimleri algılamakta zorlanırız. Kısaca, beynimizin sağ ve sol lobu birbirinden bağımsız hareket etmesiyle ortaya çıkan rahatsızlıkda diyebiliriz. Bir araştırma sırasında epilepsi hastalığına tedavi yöntemi arayan doktorlar sara nöbetlerine son vermek için dalga görevi gören ve nöbetlerin oluştuğu bağlam olan CorpusCollosum' u kesmiş, bu nedenle bir çok sara hastası bu rahatsızlığa yakalanmıştır. Bu sendromdan şikayetçi olan birçok insan elinin ona zarar vermek istediğini, hatta öldürmeye çalıştığı şikâyeti ile Nörologlara başvurmuştur fakat bunun aksine bunun beyinsel bir bozukluk olduğunu anlayamayan ve elinin gerçekten kendi iradesi olduğuna inanan birçok insanda bulunmaktadır.
New Jersey’de yaşayan 55 yaşındaki bir kadının başına gelen de tam olarak buydu. Kadın’ın muzdarip olduğu hastalığın adı; Yabancı El Sendromu (AlienHandSyndrome).
Kadın’ın sol eli ve zaman zaman da sol ayağı, kendi kontrolünün dışında sanki yabancı bir bilinç tarafından yönetiliyor gibiydi.Kadın bu hastalığı, 10 yaşından beri çektiği epilepsiden (sara hastalığı) kurtulmak için 27 yaşındayken geçirdiği ameliyatla başladı.Ameliyat, epilepsiden kurtulmak için kaçak elektrik sinyallerini gidermek üzere beynin küçük bir bölümünü kesmek şeklinde tanımlanabilir. Epilepsi için yapılan ilaç tedavileri sonuç vermez veya beyinde, epilepsiye neden olan hasarlı alan tam olarak tanımlanamazsa bu durumda yukarıda ifade edilen radikal çözüme gidilir. Beyin ameliyatı, kadını epilepsiden kurtarmak için yapılacak yegâne iş; corpuscallosum adı verilen kısmı ameliyatla kesmektir. Corpuscallosum denen yer, beynimizin iki yarım küresini birbirine bağlayan, yarıküreler arasında bilgi alışverişini sağlayan ve milyonlarca sinir liflerinden oluşan bir banttır. (İçinden milyonlarca tel geçen kalın bir kablo gibi). CorpusCallosum, beynimizin her bir yarıküresinde olanları diğerine aktarır. Böylece beyin bir bütün olarak çalışır. Eğer bu bağlantı ameliyatla kesilirse, beynin her bir yarıküresinin birbirinden habersiz kalma durumu oluşur ve ilginç durumlar ortaya çıkar.
Bu durumda en sık görülen şey iki yarımkürenin birbirinin diğerine üstünlük sağlaması. Diğer beyin lobu "yönetilen" olmayı kabul ediyor. Ancak bazı durumlarda, bir tarafın bu durumu kabul etmediği ve adeta kendi bağımsızlığını ilan ettiğini görmek mümkün. Yabancı el diye adlandırılan bu el, hastanın kontrolü dışında başlamıştır artık. Ağıza yemek götüren diğer eli tutmaya, diğer elle kapıyı açmaya çalışırken sizi engellemeye, bir yerleri sizin isteğiniz dışında tutunmaya, araba sürerken arabayı yoldan çıkarmaya hatta gece uyurken sizi öldürmeye kalkabiliyor.
Farklı bir akademik çalışmada ise beyin zedelenmesi üzerine yoğunlaşılmıştır. Zedelenme, yine yabancı elin (sol) karşı tarafındaki beyin yarımküresinde (sağda) yer alan ön kuşak oluğu ve komşu bölgelerinde izlenir. Zedelenme alanı bu kadarla sınırlı değildir, aynı zamanda büyük bileşeğin (korpuzkallozum) iki yarıküre arasında iletişimi sağlayan ilgili bölgelerinde de zedelenme vardır. İşte bu nedenden ötürü soldaki sağlam bölge sağdaki zedelenmiş bölgenin veremediği komutları sol ele iletememektedir. Görüldüğü gibi noktasal tek bir beyin bölgesinin değil, her iki beyin yarıküresinde yer alan oldukça geniş bir alanı kaplayan ve birbirleriyle ilişkili birçok bölgenin işlevsel bütünlüğü bozulursa, yabancı el sendromu ortaya çıkmaktadır.
Bu konuda Türkiye’de yapılan bir çalışma ise hastalığın felç sonucu ortaya çıktığını işaret ediyor.
Bu çalışmaların biri, ileri derecede davranış bozukluğu olarak kabul edilen yabancı el sendromunun, inmeler sonucu ortaya çıktığını ve belirli bir süre sonra kendiliğinden ortadan kalktığını belirterek, "Bu hastalık, beyindeki damar tıkanıklıkları sonucu oluşur. Normalde damar tıkanıklığı, vücudun belli bölgelerinde felce yol açar. Ancak bazen öyle özel damarlar tıkanır ki, yabancı el sendromu olur. Bu sendroma yakalanan eli ancak diğer el durdurabilir."
Diğer bir çalışmada ise yabancı el sendromunun başka bir hastalığın sonucu veya yan etkisi biçiminde ortaya çıktığını belirtiyor. Çalışmayı yapan akademisyen, sadece iki kez yabancı el sendromuyla karşılaştığını, bunlardan birinin iki hafta, diğerinin ise beş ay sürdüğünü belirtiyor. Yabancı el sendromuna yakalanan hastanın elinin, vücudun bir parçası olmaktan çıkarak kendi kimliğini kazandığını ortaya koyuyor. "Bunun üç farklı belirtisi var. Birincisi, elin kontrolden çıkarak başına buyruk hareket etmesi. İkincisi, diğer elle birlikte koordine şekilde hareket edememesi. Üçüncüsü ise elin kullanılamaz hale gelmesi." Uzmanlar, denetlenemeyen el veya kolun yalnızca öğrenilmiş hareketleri yaptığını, karmaşık hareketler uygulamasının mümkün olmadığını, rahatsız elin masanın üstünde duran disketi tutup kırabileceğini, ancak disketi alıp bilgisayarın disket sürücüsüne yerleştiremeyeceğini ifade ediyorlar.
Buna benzer problem yaşayan bireylerin çevresindeki insanlara bu durumu anlatması ve onları inandırması çok güç maalesef. Hatta 'Sen delirdin mi?' tepkilerini bile alabilirler. Bizim de bu tarz problemleri yaşayan bireylere tavsiyemiz en kısa zamanda bir doktora başvurup probleme çare aramalarıdır. Kalın sağlıcakla…