|   | 
  • 'Alg patlaması ve müsilaj kalıntıları'


    'Alg patlaması ve müsilaj kalıntıları'
    Mersin sahilinin çeşitli kesimlerinde son günlerde artış gösteren su yosunu ve organik madde birikmeleri, halk arasında bilinen adıyla 'alg patlaması' (algal bloom) olaylarının giderek daha sık ve yaygın hale geldiğini ortaya koydu. Mersin Üniversitesi (MEÜ) Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Deniz Ayas, yapılan yerinde gözlemler sonrası, bu oluşumların deniz ekosistemi açısından ciddi bir stres sinyali taşıdığını ve artık müdahale edilmesi gerektiğini vurguladı.

    Adnan Menderes Bulvarı sahilinde, Marina çevresinde yaklaşık 300 metre boyunca kıyı hattında gözle görülür yoğunlukta organik birikmeler tespit edilmesi üzerine Prof. Dr. Deniz Ayas, sahilde inceleme yaptı. İnceleme sonrasında açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Ayas, jelimsi koloniler oluşturan koloniyel fitoplanktonlar, şeffaf-yeşil renkli hücre kümeleri, ince filament benzeri uzantılara sahip mikroorganizmalar, yoğunlaşmış makroalg lifleri, müsilaj oluşumundan geriye kalan ayrışmış organik madde kalıntıları ve yosun polimerlerinin çökmesiyle meydana gelen biyolojik tabakalardan oluşan karmaşık bir biyokütle yapısı ile karşılaşan bu çeşitliliğin deniz ekosisteminde besin yüklenmesi ve çevresel stresin bir sonucu olarak ortaya çıkan çok yönlü biyolojik bir reaksiyonun göstergesi olduğunu söyledi.
     
    "Ekosistemin bir stres göstergesidir"
    Bu bileşenlerin özellikle azot ve fosfor gibi besin elementlerinin deniz ortamında aşırı miktarda bulunmasının, deniz suyu sıcaklığının artması ve akıntı sistemlerinin zayıflaması gibi şartlarla doğrudan ilişkili olabileceğine işaret eden Prof. Ayas, "Burada gördüğümüz yapıların içinde hem makroalg parçaları, hem de fitoplanktonların ve jelimsi koloni oluşturan türlerin kalıntıları yer alıyor. Özellikle son yıllarda Akdeniz'in doğu kıyılarında artan phaeocystis, dinoflagellat ve cyanobakteri türleri gibi organizmalar, uygun şartlar oluştuğunda hızlıca çoğalıp kıyıya vurabiliyor. Bu tür yapıların kıyıya vurması; sonuçta deniz suyundaki aşırı üretimle özellikle azot fosfor yükünün fazla olmasından kaynaklı ekosistemin bir stres göstergesidir. Bu türler sonuçta bir reaksiyon olarak azot ve fosfor yükü olduğunda, sıcaklık arttığında; sayıları ya da biyokütlelerini artırarak böyle yapıların açığa çıkmasına neden oluyor. Bu kıyıdaki su kalitesiyle de doğrudan ilgili. Mersin Körfezi'nde bu tür biyokütlelerin sık görülmesi, ekosistemde aşırı üretim ve oksijen seviyesindeki düşüş gibi ciddi problemlerin varlığına işaret ediyor" dedi.
     
     
    "Halk sağlığı açısından da risk oluşabilir"
    Mikroskobik olarak incelenecek örneklerde potansiyel toksik türlerin de bulunabileceği uyarısını yapan Ayas, halk sağlığı açısından da risk oluşabileceğini dile getiren Ayas, "Bugün sahilde karşılaştığımız yapı, sadece biyolojik birikim değil; aynı zamanda deniz ekosisteminden gelen açık bir uyarıdır. Bu olaylar tekil değil; artık sürekli hale geldi. Sahil boyunca yaklaşık 300 metreyi kaplayan, gözle görünür biyokütleler, her geçen yıl daha sık karşımıza çıkıyor. Körfezin su kalitesi düşüyor, oksijen seviyesi azalıyor ve sıcaklıkla birlikte bu oluşumlar daha da yoğunlaşıyor" ifadelerini kullandı.
    Açıklamalarını sürdüren Ayas, "Kıyı sularının kirlilik ve besin yükünün yükseldiğini gösteren biyolojik bir durum olduğunu söyleyebiliriz. Günden güne Mersin Körfezi'nde kıyıya vuran ve artık gözle görülür hale gelen bu mikroskobik yapılar, artan besin yükü durgun su şartları ve artan sıcaklıkla tetiklenen zararlı alg patlamalarının somut bir sonucu. Bu olayların günden güne artıyor olması, artık bize denizle ilgili bişey yapmamız gerektiği konusunda önemli ipuçları sunuyor" diye konuştu.
     
    "Ekosistem sağlığı açısından sürdürülebilir değil"
    Özellikle, kıyıdan gelen atık suların yeterince arıtılmadan doğrudan denize boşaltılmasının, deniz ortamında azot ve fosfor gibi besleyici elementlerin seviyesini tehlikeli düzeyde artırdığına dikkat çeken Ayas, şunları kaydetti:
    "Bu besin yüklemesi, su kolonunda aşırı fitoplankton üretimini tetikleyerek alg patlamalarına zemin hazırlamaktadır. Diğer yandan, deniz suyu sirkülasyonundaki yavaşlamalar, iklim değişikliğiyle birlikte artan deniz suyu sıcaklıkları da alglerin çoğalmasını hızlandırmakta ve daha geniş alanlara yayılmalarını kolaylaştırmaktadır. Bu birleşik etkiler, zararlı alg patlamaları ve müsilaj gibi olumsuz ekolojik olayların oluşmasını kolaylaştırmakta; deniz ekosisteminin dengesi üzerinde ciddi tehdit oluşturmaktadır. Mersin Körfezi'nin mevcut hali, ekosistem sağlığı açısından sürdürülebilir değil. Besin yükü, sıcaklık ve durağanlık gibi etkenler bir araya geldiğinde bu tip reaksiyonlar kaçınılmaz. Bu sadece deniz için değil, kıyıda yaşayan insanlar ve bölgenin turizmi için de risk oluşturuyor. Bu nedenle çevresel izleme çalışmaları güçlendirilmeli, atık su yönetimi yeniden ele alınmalı ve körfez için entegre bir ekosistem restorasyon planı devreye sokulmalıdır."



    Etiketler

    YORUMLAR

    YORUM YAP!

    Yorumlarınız editör onayından geçtikten sonra yayınlanacaktır. Küfür, hakaret, büyük harf ve kişi ve kurumları rencide edici yorumlar onaylanmamaktadır.

    Ad Soyad

    ..

    Güvenlik Kodu

    Yorumunuz

DİĞER HABERLER

Kar360.com Kayseri-Trkiye ve Dnya gndemini takip edebileceiniz, nteraktif bir haber sitesidir. Yazlm ve Tasarm hizmeti www.tahamedya.com tarafndan yaplmtr.