Kişiyi en iyi yine kendisi anlatır. Sözü ile özü, söylemleri ile eylemleri arasında bir insicam, uyum kişiyi başkasının anlatmasından daha iyi anlatır. Altın, mücevher, elmas kıymetinde bir anlatımdır bu. Onun için, bir kişiyi tanımak istiyorsanız, gerçekten de onun nasıl bir kişi olduğunu merak ediyorsanız sözleri ile fiilleri arasındaki uyuma bakınız; bu, sizi asla yanıltmayacaktır.
Şiirlerini ve yazılarını severek okuduğumuz Yavuz Bülent Bakiler, geçen ay, aramızdan ayrılarak bu dünya mihnetinden kurtuldu, ebedî âleme göç eyledi.
Ailesi, doğumu ve hayatı
1936 yılı 23 Nisan’ından yiğidin harman olduğu Sivas’ta “Bezirci mahallesinde iki katlı ahşap bir ev”de dünyaya gelir. Millet olarak millî hakimiyetimizi kutladığımız bir bayram gününde, “davullar zurnalar çalarken” dünyaya gelmiş olmasıyla ailesine, o gün, çifte bayram yaşatır.
Çocukluk yılları, birinci katında bir tandır bulunan, annesinin, ekmekleri çok uzun yıllar o tandırda pişirdiği bir evde, mahalledeki diğer arkadaşlarıyla birlikte geçer. Babasının anlatımına göre dedeleri Azerbaycan’ın Karabağ bölgesindeki Ağdam köyünde yaşamıştır. İki yüz yıl kadar önce orada Sünniler ile Şiiler arasında yaşanan bir gerginlik üzerine dedeleri Anadolu’ya göç ederek Maraş’a yerleşir. Mehemmed Sabir ismindeki dedesi Maraş’ta vefat eder, şehir mezarlığına defnedilir. Bakiler, bu dedesinin şair olduğunu, birtakım naatları ve münacatları bulunduğunu babasından dinlediğini söyler.
İlkokulu Sivas Ziya Gökalp İlkokulu’nda, ortaokul tahsilini Sivas’ta tamamlar. Dinî eğitimini hem tatbikî hem de kültürel boyutlarıyla anne ve babasından alır. Babasının memuriyeti sebebiyle lise eğitimini Gaziantep ve Malatya’da devam ettirmek durumunda kalır. 1955’te Malatya Lisesi’nden mezun olur. Yüksek öğrenimini ise Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde, 1960 yılında tamamlar.
Hukuk Fakültesi’nden mezun olduktan sonra çeşitli gazetelerde çalışmaya başlar. Metal-İş Sendikası’nda eğitim ve araştırma müdürü olarak görev yapar. 1964-1968 yılları arasında TRT’de raportör ve yapımcı olarak çalışır. Kısa sürede olsa bu yıllarda öğretmenlik yapar. Sivas’ta avukatlık mesleğini icra ettiği 1968-1973 yılları arasında, Adalet Partisi Sivas İl Başkanlığı görevini de üstlenir. Bundan sonraki hayatı siyaset ve bürokrasi içerisinde geçer. Bakanlıklarda müşavir, müsteşar yardımcılığı, TRT’de yapımcı, Kültür Bakanlığı yayını olan Millî Kültür dergisinde yazı işleri müdürlüğü vb. görevlerde bulunur. İLESAM, Türk Ocakları ve Aydınlar Ocağı üyesi olan Bakiler, 1993-1995 yılları arasında Türk Ocakları Genel Başkan Yardımcılığı görevinde bulunur.
Kastamonu milletvekilliği yapmış olan İsmail Hakkı Yılanlıoğlu’nun kızı Ayşe Hanım ile evlenen Bakiler’in iki çocuğu vardır. 1993 yılında emekli olur ve İstanbul’a taşınır. Birkaç sene önce rahatsızlandığında sosyal medyada vefat ettiğine dair paylaşımlar yapılır. Ancak şükür ki bunlar gerçeği yansıtan paylaşımlar değildir. Aradan zaman geçmiştir. Bu kez yine, hüzün ayı eylülün sonlarında bir haber gelmiştir. Ne var ki bu gelen haber, bu kez hüznün geçekliğine işaret eder: Şair, yazar, hukuk insanı ve bürokrat, her şeyden önemlisi Türkçenin coşkun sevdalısı, yılmaz savunucusu Yavuz Bülent Bakiler 28 Eylül 2025 günü bu fani âlemi terk ederek ebediyete göç etmiştir. Ailesi, okurları, sevenleri, takipçileri derin bir hüzne gark olmuştur. Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun!
Sanatı, şiiri, duyuş ve düşünüş tarzı
Siyasi düşüncesi itibariyle “milliyetçi-muhafazakâr” bir ortamda yetişip gelişen, var olan bir aydın olarak Bakiler, her zaman, yaşayan dupduru Türkçenin yanında yer almış, onun yaşaması ve yaşatılması için büyük gayretler sarf etmiştir.
Sanatı, şiiri, edebi anlayışı, edebî muhit/çevre olarak “Hisar” dergisi, “Hisarcılar” grubu etrafında şekillenir ve onlarla birlikte hareket eder. Şiirlerinde yer yer hece ölçüsüne rastlansa da bir bütün olarak değerlendirildiğinde şiirlerini ekseriyetle serbest ölçü ile kaleme alır. Serbest ölçüyle kaleme aldığı bu şiirlerinde de zengin bir iç musikisi ve söyleyişlerinde akıcılık vardır. Şiirlerinde iç ahenk, ritmik ve özgün söyleyiş onun şiirlerini farklı kılar. Şiirlerinde tema olarak bireyin duru bir aşkını seslendirmesinin yanında millî duyuş ve seziş, Anadolu’yu ve Anadolu halkının gerçeklerini, Türk dünyasını, Türklüğü, anne sevgisi, vatan ve millet sevgisi gibi değerleri ilmek ilmek işler. Yoksul çocukların, dinî duygu ve düşünceyi içten duyanların ve düşünenlerin sesi olur. Sivas’ta Yoksul Çocuklar, Cebeci Camii, Eski Ramazanlar ve Çocukluğum, Yalvarış, Bir Ölünün Mektubu, Sivas’ta Gecekondular vb. bu tür duyuş şiirlerindendir:
“Gökteki yıldızlar kadar sayısız/ Ah yurdumun kimsesiz ve yoksul çocukları/ Anladım farkınız yok, koparılmış başaktan/ Alın bu gözleri benden, alın bu yüreği artık/ Utanıyorum yaşamaktan...”
“Bir âlem düşünürüm ezan sesinde;/ Bir âlem: Ötenin çok ötesinde./ Kimseler görmese, gidip diz çöksem;/ Ağlasam caminin bir köşesinde...”
“Bir gün baksam ki gelmişsin../ Ne yüzünde bir gölge, ne dilinde sitem var./ Tozlu pabuçlarını gözlerime sürmüşüm/ Benim olmuş dünyalar...” diyerek aşkını, sevgisini, sevdiğine bu derece güzel, dupduru Türkçe ile getirir. Saf aşkı, pürüzsüz bir dil ile terennüm ettiği şiirlerinden bazıları şunlardır: Cebeci İstasyonu ve Sen, Benim, Masallar İçinde Aşk, Küçük Hanım, Küçük Hanımın Hayalleri, Küçük Hanımın Kaderi, Ellerin, Ben Sarhoş Değilim Korkma Diyorum, Yağmur Güzeli, Ben Olacağım, Şaşırdım Kaldım İşte, Bir Gün Baksam ki Gelmişsin, Sen Sen Sen, Çaresiz, Sen Gelince, Gülünce, Konuşunca, Gidince, Nerdesin? vb.
“Ve büyür gözlerimde güvercin güzelliğin/ Sonra bıkıp usanmadan sabahlara dek/ Biri durur kapında korkulu ürkek.../O duran benim.” (Benim)
“Kapı, pencere, masa, duvar.../ Odamın her yerinde ellerinden gölge var/ Bir gün gelsen evime şaşıracaksın/ Açılacak birer birer kendiliğinden kapılar” (Ellerin)
Anadolu temalı şiirleri de oldukça fazladır: Türkiyem Anayurdum Sebebim Çarem, Resim, Anadolu, Anadolu Gerçeği, Anadolu Acısı, Anadolu Hikâyesi, Acı, Anadolu Mezarlıkları, Yeniden Fethetmek Anadolu'yu, Sivas Hasreti, Sivas’ta Eski Türk Evleri, Sivas’ta Gecekondular, Sivas Ağıtı, Madımak vb. bunlardan bazılarıdır:
“Ben, kağnılarla yaylılarla büyüdüm geldim,/ Çocuk yüreğimi yakan türküler dinleye dinleye./ Mahzun kağnılarla, nazlı yaylılarınla/ Ve tozlu yollarınla sevdim seni Türkiye!” (Türkiyem Anayurdum Sebebim Çarem)
“Bir gün bir derviş gibi çıkıp gelirsem eğer,/ Görürsem bir daha gönül gözüyle seni,/ Anla bir rüzgâr gibi yüreğimden geçeni,/ Ve sonra anam gibi sar beni, sultan şehir.” (Sivas Hasreti)
Denebilir ki anne konusunda en çok şiir yazan şairdir; Seni Arıyorum Deli-Divâne, Analar, Analar Bilirim, Farkında Mısın, Anamın Namazları, Anamın Türküleri. Hasan Sağındık tarafından bestelenip icra edilen “Anamın Türküleri”harika bir eserdir: “Ben, süt gibi mübarek türkülerle büyüdüm,/ Bir yanım aydınlık, bir yanım gurbet./ Anamın "ay balam"lı türkülerinde,/ Bin yakarış gibiydi baştanbaşa memleket.”
Bakiler, “uydurma dil”e her zaman karşı olmuş, bunun bir cinayet olduğunu, dilimizi fakirleştirdiğini her fırsatta dile getirmiştir. Buna rağmen şiirlerini yaşayan Türkçedeki kelimelerle ilmek ilmek örmüş olduğundan, her kesimden okur, şiirlerini rahat bir şekilde anlama imkânına sahiptir.
Düşüncelerini ifade tür ve ortamları
Şiirlerinin yanı sıra edebî, eleştirel, kültürel, siyasî ve fikrî yazılar da kalem alır. Bu yazıları Türk Yurdu, Orkun, Türk Edebiyatı, Hisar, Boğaziçi, Türk Kültürü, Kayseri Kültür, Töre, Ziya Gökalp, Türk Dili, Defne, Zaman, Millî Kültür, Türkiye, Kültür ve Sanat, Diyanet Dergi, Yeni Türkiye, Sivas Folkloru, Türk Sanatı, Hizmet gibi süreli yayınlarda çıkar. “Yalnızlık, Duvak, Seninle” isimli şiir kitaplarında yer alan şiirleriyle birlikte bütün şiirlerini “Harman” adlı kitabında toplar. Nesir türündeki eserlerinden bazıları şunlardır: Türkistan Türkistan, Üsküp’ten Kosova’ya, Ölümünün 50. Yılında Mehmet Âkif Ersoy ve Âşık Veysel, Elçibey, Muhsin Başkan, Serdengeçti Geldi Geçti vb.
Birkaç söyleşisinde, Namık Kemal’in “Dünyanın her tarafında insanlar, kelimelerle düşünür, kelimelerle konuşurlar. Hafızasında yeterli kelime hazinesi olmayanlar, topluluk önünde konuşamazlar, önlerine konulan metinleri kavrayamazlar, konuşulanları anlayamazlar. Osmanlı’nın zayıflamasının nedeni; Türkçedeki zayıflamadır.” sözünü okuduğunu ve bundan hareketle okumaya çok önem verdiğini, vermemiz gerektiğini belirtir. Birçok konuşmasında ve yazılarında bu konu üzerinde durur. Ayrıca Türkçenin doğru kullanılması gerektiğinden hareketle radyo ve televizyonlarda birçok programlara imza atar, bu programların metinlerini de “Sözün Doğrusu” adıyla kitaplaştırır.
Gerçeğin ifadesi
Üstat Bakiler ile birkaç defa Kayseri’de karşılaşmış, görüşmüş, konuşmalarını, programlarını zevk ve hayranlıkla dinlemiş biriyim. Hatta Kayseri’de ulusal düzeyde düzenlenen kitap okuma yarışmasında “Şiirimizde Ana” isimli seçkisinin dağıtılması konusunda görüşmemiz söz konusu olmuştur. Bu projeden de oldukça memnuniyet duyduğunu telefonla konuşmamızda belirtmiştir.
Siyasi çalkantıların, hercümerçlerin yaşandığı dönemlerde birçok şair ve yazar, kirli ve algı etkili siyasetin güdümüne girerek hak ve hakikatin sesinin kısılmasına ses çıkarmaz, yaşanan mağduriyetler ve zulümler karşısında sessiz kalmayı, susmayı tercih etmenin ötesinde kirli siyasetin borazanlığını üstlenerek menfaat temin ederler. Bakiler bu yolu tercih edenlerden değildir.
Bakiler, bu bağlamda, doğru bildiğini söylemekten çekinmemiş, siyasetin günübirlik dalgalanmalarına, algılarına boyun eğmeden gerçeği dile getirmiş, en azından yalan ve iftira algısına boyun eğmeyerek diliyle zalimlerden olmaktan sakınmış, dilinin ve düşüncesinin kirlenmesine asla müsaade etmemiştir.
Hüznün belirgin bir numunesi eylül ayının son günlerinde ebediyete uğurladığımız şair ve yazar Yavuz Bülent Bakiler, Türk şiirinin en duygusal şairlerinden, Türk edebiyatının dupduru Türkçe ile eser veren nadir şahsiyetlerdendi. Türkçemizin nevi şahsına münhasır yılmaz savunucusu, millî duyuş ve düşünüş tarzının en istikametli tavra sahip, değerlerimizin korunması ve yaşatılmasını dile getiren gerçek aydınlardan biriydi. Üstat Bakiler’e Allah’tan rahmet dilerim. Mekânı cennet, makamı âli olsun inşallah!
---
Kaynak:
1- Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü: https://teis.yesevi.edu.tr/
2- Harman, Yavuz Bülent Bakiler, Yakın Plan Yayınları, 2003














                                                        
                                                        
                                                        
                                                        
                                                        
                                                        
                                                        