Erzurum Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Zişan Duygu Alioğulları, pandemiyle çalışma hayatında önemli değişiklikler olduğunu söyledi. Dijitalleşme ve ardından salgınla birlikte esnek çalışma modelinin gündeme geldiğini belirten Alioğulları, "Çalışanların aslında en büyük sorunu görünmezlik. Herhangi bir fiziki ortamda çalışmamaları, çalışma arkadaşları ile temasa geçmemeleri, ekip ruhunun oluşmaması, onların kendilerini yalnız hissetmelerine yol açıyor" dedi.
Pandeminin çalışma hayatında önemli değişikliklere yol açtığını belirten akademisyen Zişan Duygu Alioğulları, esnek çalışma modelinin yeni uygulama olduğunu söyledi. Covid-19 salgını dolayısıyla esnek çalışmaya geçildiğinde yöneticilerin 'çalışanlar, bireysel gelişim kursuna katılıyorlar' gibi düşünceye kapıldığını belirten Alioğulları, şunları söyledi:
"Yapılan araştırmalarda görüldü ki çalışanlar, aslında üzerlerinde büyük baskı hissediyor çünkü hem kendi sağlıkları hem de çevresindeki kişilerin, sevdiklerinin sağlıkları tehdit altında. Bu tehdit altında çalışmak, çalışanın verimliliğini yükseltmez tam tersine düşürür. Bu tehdidin yanına bir de çalışanların 'Acaba işten çıkarılır mıyım, işten atılır mıyım?' korkuları eklendi. Hem işten atılma korkusu hem sağlıkla ilgili tedirginlikler, çalışanların verimliliği üzerinde olumsuz etkilere yol açtı. 327 çalışanın katıldığı araştırmada sorulan sorulardan biri; 'Kendinizi değerli hissediyor musunuz?'. Araştırma sonucunda katılımcıların yüzde 50'si yani 2 kişiden 1'i, kendisini değersiz hissediyor. Bu aslında çok büyük bir oran. Bunun yanında yine yapılan çalışmalarda çalışanların psikometrik rahatsızlıklar yani karın ağrısı, döküntü, baş ağrısı gibi çeşitli fiziksel rahatsızlıkları geçirdikleri, bunların oranının gittikçe arttığı görülmüş."
'KENDİLERİNİ YALNIZ HİSSEDİYORLAR'
Bu dönemde ödül- ceza usulünün çalışanı motive etmediğini anlatan Alioğulları, şöyle konuştu:
"Çalışanların motivasyonu ve verimliliği üzerine yeni yollar, yaklaşımlar ve taktikler yapılması gerekiyor. Yeni dönemde hepimizin bildiği gibi dijitalleşme hayatımıza girdi. Bu dijitalleşme sonucunda esnek çalışma da gündemimize geldi. Çalışanların aslında en büyük sorunu görünmezlik yani herhangi bir fiziki ortamda çalışmamaları, çalışma arkadaşları ile bir temasa geçmemeleri, takım ya da ekip ruhunun oluşmaması, onların kendilerini yalnız hissetmelerine yol açıyor. Bu yalnızlık duygusuyla kendileri baş etmeye çalışıyorlar. Yine yapılan birtakım araştırmalara göre çalışanlara sormuşlar; 'Bu yalnızlık duygusuyla başa ederken, bireysel bir destek alıyor musunuz yoksa kendiniz mi başa çıkıyorsunuz?' diye. Aslında bireysel destek aradıklarını fakat çok da bulamadıklarını söylüyorlar. Dolayısıyla yöneticilere bu Covid-19 döneminde çalışanları ile iletişime geçmelerini, özellikle onlarla diyalog halinde olmalarını öneriyoruz; ama bunu da çok sıkboğaz yapmadan gerçekleştirmeliler. Yani sürekli çalışanına 'Kendini nasıl hissediyorsun? Motivasyonunu düşürecek bir şeyin var mı?' gibi sorular yerine uygun dozda ve düzeyde çalışanları ile iletişime geçmeleri, kendilerini yalnız hissettirmemelerini istiyoruz."
81 İLDEN 1200 KADINLA ANKET
Pandemi döneminde kadınların yükünün artığını belirten öğretim üyesi Alioğulları, esnek çalışma modeliyle hem iş hem de ev yükünün fazlalaştığını söyledi. 81 ilde 1200 kadının katıldığı ve telefonla yapılan çalışmayla ilgili de bilgi veren Alioğulları, "Bu çalışmada kadın çalışanlara şu sorulmuş; 'Kendinizi iyi hissediyor musunuz? Ruhsal açıdan sağlıklı hissediyor musunuz?'. Covid-19 öncesinde buna 'Evet, ben kendimi iyi hissediyorum' diyen kadın çalışanların oranı, yüzde 79. Covid-19'dan sonra bu oran, yüzde 30'a düşüyor. Yani kendilerini gerçekten ruhsal açıdan, mental olarak iyi hissedemiyorlar. Bu da onların işlerine, motivasyonlarına yansıyor. Biz burada yöneticilere şunu öneriyoruz; iş- özel yaşam dengesini çalışanların kurabilmelerine fırsat vermeliler. Eğer bir destek almak istiyorlarsa bu desteği onlar vermeliler. Gerek kendileri gerek kurum bünyelerinde belki de devletin ya da belediyelerin yapabileceği danışmanlık hizmetleri olabilir. Bu süreçte yalnız değilsiniz. Herkes bunu yaşıyor. Mental olarak zihinsel olarak sağlıklı hissetmelerini sağlayabiliriz" dedi.
'PSİKOLOJİK SERMAYE'
Akademisyen Alioğulları, dijitalleşme ve pandemi dönemiyle rutinleri ve çalışma şekilleri değişenlere şu tavsiyelerde bulundu:
"Dijitalleşme, teknolojik yetkinlikler; biz hep yöneticilere yönelik birazcık konuştuk ve onlara tavsiyeler verdik ama çalışanlar açısından da bunlar önemli. Çalışanın dijitalleşmeye, bilgisayara, yazılıma dönük yeteneklere sahip olması önemli. İş dünyasında ayakta kalmak istiyorlarsa bunun yanında artık gelecek dünyasında sosyal yetkinlikler de önemli. Psikolojik sermayenin altında eğer kişi çevresi ile güçlü bağlar geliştirebiliyorsa umuda ve iyimserliğe sahipse düştüğü yerden kalkıp yürüyebiliyorsa kendini güvende hissedebiliyorsa çalışma hayatındaki bu kişilerin çeşitli zorluklarla karşılaştıklarında yılmadıklarını görüyoruz. Yani hem psikolojik sermaye, etkinlikler yüksek olacak hem teknik yetenekleri. İşte dijitalleşme ya da yazılım gibi yeteneklerinin yüksek olmasını çalışanlara öneriyoruz. Birazcık daha çevreleri ile iyi iletişim kurabilmelerini daha esnek düşünebilmelerini yine öneriyoruz. Bir Japon atasözünün dediği gibi 'Esneyen bambu, direnen meşeden iyidir'. Hem yöneticiler açısından hem de çalışanlar açısından tek noktaya takılıp kalmamalarını, farklı kapıları, alternatifleri de denemelerini öneriyoruz."
'PANDEMİDE TANSİYON HASTASI OLDUM'
Erzurum'da, sürücü kursunda direksiyon hocası olarak çalıştığını söyleyen Deniz Deniz, "Pandemi döneminden sonra tabi ki işlerde de sıkıntı olunca maddi- manevi zorlandık. Benim gibi işten ayrılan çok insan oldu. Sınavlar iptal edildi, yazılılar kısmen devam etti ama direksiyonlar tamamen iptal edilmişti. Şu ara yine başladı ama önümüzde yine yasaklar var. Büyük ihtimal yine iptal edilecek. İnsanlarımız kurallara uymadığı sürece bu şekilde yaşamaya mecburuz. Mesela pandeminin bana en büyük zararı, düşünmekten tansiyon hastası oldum" diye konuştu.
'HER YER AÇIK HAPİSHANE GİBİ'
Pandemi öncesi resim kursuna gittiğini ve sosyalleştiğini anlatan Havva Tatar ise "Kurslarda birbirimizle sohbet ediyor, sosyalleşiyor, evimize mutlu dönüyorduk. Şimdi evdeyiz, dışarı çıkmaktan korkuyoruz, bize de bulaşacak, diye. Gerçekten psikolojimiz bozuldu. Artık her yer açık hapishane gibi oldu. Ev halkı da pandemi sebebiyle evde oldukları için bizler mutfaktan çıkamıyoruz. Sürekli yemek pişir, bulaşık yıka, çay, pasta servisi yap. Böyle olunca da bizim de iş yükümüz arttı" dedi.
YORUMLAR
YORUM YAP!
Yorumlarınız editör onayından geçtikten sonra yayınlanacaktır. Küfür, hakaret, büyük harf ve kişi ve kurumları rencide edici yorumlar onaylanmamaktadır.