"Efser hanım ben iki çocuk babası bir öğretmenim. Eşim de öğretmen. Yaklaşık eşimle iki yıldır sorun yaşadık. Şu an bir aydır ayrı yaşıyoruz.. Evlerimiz ayrı ama mahkemeye başvuru olmadı. Çocuklar hafta içi bende hafta sonu annelerinde. Bundan iki yıl önce eşim beni karşısına alıp benden boşanmak istediğini söyledi. Kıymetini bilmediğimi, çalıştığı halde maaşını benim alıp ona yeterince para vermediğimi, vesvese rahatsızlığım olduğu halde yeterli tedavi olmadığım gibi haklı sebeplerle benimle konuştu. Ve ona "Bu durumları niye zamanında yeterince dillendirmedin, sen bana olumsuz davranmadığın için ben fark edemedim. Gerçekten hatalıyım ne olur affet?' dedim. Ama kesinlikle kararlı olduğunu, boşanmak istediğini söyledi. Bu arada şiddetli bir depresyona girdi. Ben iki yıldır sabret diye diye bugüne kadar getirdik Allah'ın izniyle. Ben artık o hataları yapmam dedim ama bu nasıl bir nefret anlamadım. Hep kötü gitti bu dönem.
Şu an ayrı evde rahat olduğunu, kesinlikle dönmeyi düşünmediğini, artık kişiliğini bulduğunu, yeniden benimle mümkün olmadığını, çocukların da alışacağını söyleyip hiç açık kapı bırakmıyor. Efser hanım depresyona kadar hatalar benim ama hiç düzelmeye yanaşmamak gerçekten olabilir mi? Eşim nasıl bu duygulara sahip olabiliyor ve neden hep yok diyor? Bu normal mi? Bu dönemde ne yapmalıyım? Yeniden gerçekten imkânsız mı yoksa onun öyle demesi zamanla değişebilir mi? Böyle örnekler var mı? Ayrıca aile dostum olan arkadaşın eşi bana çocukların en az birini ona versem iyi olur dedi. Onun fazla önünü açma daha fazla yalnız kalırsa başka birini düşünebilir dedi. O da döneceğini sanmam diyor. Sizce ne yapmalıyım? Biraz daha beklememe gerek var mı?
Kadınlar boşanma kararı almadan evvel pek çok kez ikaz lambası yakarlar fakat erkekler biraz daha idare eder diye düşünerek motoru açıp da açmaya bakmaya teşebbüs tenezzül etmezler. Araç yolda kaldığında akılları başlarına gelir ve bir bakarlar ki motor yanmıştır. Mühim olan ikaz lambaları yanmaya başladığında önlemler almaktır. Kadın boşanma bayrağını açtıktan sonra dönmesi çok zordur. Hele ki mesleği olan ve kendisine güvenen bir kadın ise. İmkânsız değil elbette ki dönmesi. Sizin tarzınızda benim gördüğüm dostça bir yaklaşım yok. Evlatlardan birini verip vermeme konusunu düşünmeye başlamışsınız. Siz sonucu zaten baştan kararlaştırmışsınız ve hatta eşinize koz olarak çocukları kullanmaya karar vermişsiniz. Çocukları koz olarak kullanma hakkınız yok. Onlar kimsenin eşyası değil. Arkadaşınızın eşi de tam bir komplo teorisyeni. Eşinizin başka birine meyletmemesi için çocuklardan birini verme düşüncesi kadar alçaltıcı bir düşünceye tahammül edilemez. Lütfen samimi olun. Samimi olursanız eşiniz bunu hissedecek ve size dönecektir. Bu tavırlarınız hiç samimi değil.
Odaklanılan alanlar
"Ben şu an üniversitede okuyorum. Küçük yaşlarda ağabeyim tarafından baskı uygulandı bize. Yemek yerken ağzımızdan ses çıkartmamamızı, sakız çiğnemememizi veya ses çıkartmamamızı... zorla öğretti ama bu olaylar yüzünden günlük yaşamda çok zorlanıyorum ve toplu ortamlarda pek bulunamıyorum veya bulunsam dahi çok kötü bir durum içerisinde oluyorum. Bu konulan nasıl aşabilirim? Cevabınızı bekliyorum inşAllah."
Üniversiteden başka meşgaleniz olmadığını görür gibiyim. Sürekli düşünen ve düşündüklerini fiiliyata dökmeyen insanlar yol kat edemez. Öncelikle buradan başlamalıyız. Meşgalelerinizi artırmalısınız. Akabinde de çalışmalara başlayacaksınız. İlk olarak bir odaya girin ve sesli bir şekilde sakız çiğneyin, yemek yiyin... Günde onar dakika bu çalışmayı yapın. Bu durum size normal geldiği zamana kadar bunu sürdürün. Elbette ki toplum içerisinde ses çıkartarak yemek yemek ve sakız çiğnemek hoş bir davranış değil ama buna odaklanarak yaşamanız da sizi huzursuz ediyor doğal olarak. Yemek yerken daha rahat olmak adına nefesinizi kontrol ederek rahatlayabilirsiniz. Odaklandığınız tek nokta bu olursa yani ses çıkartmak veya çıkartmamak...
o zaman bu durumdan kurtulamazsınız. Odaklandığınız
alanları ne kadar artırırsak o denli çabuk bu rahatsızlıktan kurtulacaksınız.
Kayseri Anadolu Haber