CHP Kayseri Milletvekili Şevki Kulkuloğlu, medyanın gündemine nasıl geleceğini iyi biliyor. Daha önce Genel Başkam Kılıçdaroğlu'nu bir şekilde ikna edip, "dosya" açtırmış, dosya elinde patlasa da yeniden milletvekili olmayı başarmıştı. Sonrasında ulusalcı bir grup milletvekiliyle birlikte, Kılıçdaroğlu'yla da ters düşmüş ve parti politikalarını eleştiren açıklamalar yapmıştı.
Bu vekil, çeşitli dönemlerde, aslı astan olsun, olmasın yaptığı şov ve sert açıklamalarla yeniden gündeme gelmeyi başarıyor.
Şevki Bey, dün Kayseri'de düzenlenen 10 Kasım Atatürk'ü Anma törenlerinde de yine şovunu yaparak, ülke gündeminde yer edinmeyi başardı. İlk golü, valiliğin protokol müdürüne attı. "Ben nerede duracağım?" diyerek, başlattığı krizi, kamu görevlisine bağırıp çağırarak bir süre devam ettirdi. Protokol müdürü nezaketinden "Bunca yıllık milletvekilisin, bir törende nerede duracağımı bilmiyor musun?" diyememiştir muhtemelen. Ama biz O'nun adına da bu soruyu sormuş olalım.
Bu kadar şovla yetinmemiş olacak ki Sayın Kulkuloğlu, kameraları etrafına toplayıp; "AKP İl Başkanı bugün törenlere katılmadı. Başbakan 10 Kasım törenlerine katılmayın diye bir talimat mı verdi? Eğer böyle değilse, derhal Kayseri için gereğini yapsın" şeklinde veryansın etmeye başladı. Benzer mahiyetteki açıklamalarını sosyal medyada da sürdürdü ve "AKP'nin gerçek yüzü Kayseri'de mi ortaya çıktı?"
diyerek, işi bililerinin Atatürk düşmanlığı yaptığına getirmeye çalıştı. Aradan çok zaman geçmeden, Kayseri İl Başkam Ömer Dengiz, baştan sona törenlere katıldığım, Kulkuloğlu'nun böyle bir açıklama yapmasına anlam veremediğini açıkladı. Meydandaki görüntü ve fotoğraflardan da Dengiz'in törende olduğu açık bir biçimde görülüyordu. O saate kadar "İl Başkam törene katılmadı, işte bunların gerçek yüzü" diyen Kulkuloğlu, gerçek yüzü ortaya çıktıktan sonra dut yemiş bülbüle döndü. Düzeltme ve özür taleplerine karşın, sessiz kalmaya devam etti.
Normal şartlar altında dürüst bir siyasetçinin, çıkıp hata yaptığını kabul etmesi ve özür dilemesi gerekmez miydi?
Daha önceki birçok mesele de olduğu gibi, söylediklerinin aslı astan çıkmamasına karşın, Kulkuloğlu'ndan bu yönde bir tavır göremeyişimizi nasıl açıklayacağız bilemiyorum?
Ama gerçekten şunu çok merak ediyorum.
Bazı insanlar; gözleri dönmüş bir biçimde, birine düşmanlık sergileyip, onu tahkir ettikten sonra, yanlış yaptığım anladığında vicdanında ufak da olsa bir azap kırıntısı oluşuyor mudur?
Yaptığı yanlıştan pişmanlık duyup, gerçeği ortaya koyma erdemini göstermeyi aklından geçiriyor mudur?
Yoksa "oh be ne iyi yaptım" deyip, daha mı çok keyifleniyordur?.
Kayseri Anadolu Haber