Gelen gideni aratacak mı? diye düşünmeye başladım!
2020 yılı, 2021’in fragmanı olabilir. Şu içinden geçtiğimiz yıl, yaşadığımız onca yıla bedeldi, hem maddi hem de manevi kayıp olarak.
Yaşadığımız onca sıkıntılı, acı-tatlı günler, problemler, ilk defa gördüğümüz şeyler, yeni yeni alışkanlıklar, yeni olan daha birçok şey… Ne kadarı yeni yılda da bizim hayatımızda olacak?
2021 yılında, Türkiye'de şunlar konuşulacak!!!
1) Dolar-Euro nereye kadar düşer?
Herkesin merakla cevabını beklediği soru. Çünkü öyle bir beklenti oluştu ki; artık dövizin önü alınamaz. Uçacak kaçacak vs. 12 TL, 15 TL, 20 TL olacak cümleleri bile kuruldu, söylendi. Olur mu? Onu ben bilemem. İçinde bulunduğumuz ekonomik gidişat bizi korkutuyor. Merkez Bankası, paralarını sıfırladı. Hatta eksi rezervde devam ediyor. Bu çok tedirgin edici. Olası kur şoklarına karşı savunmasız bir durumda olduğunun izlenimini veriyor. Dolar kurunda çok yukarı yönlü değil, trend aşağı doğru hareketlenecek. Hatta 7 TL lerin olma ihtimali bile söz konusu olabilir. İnanılması güç ama olur mu olur burası Türkiye. Euro’da da, 9 TL’lerin altı muhtemel senaryo. İnanılması güç ama imkânsız değil.
2) IMF gelir mi?
Parasal anlamda yokluk çektiğimiz, vatandaşımızın, esnafımızın en çok yanında olunması gereken zamanları yaşarken, devletten destek alınamadığı 2020 yılında, 2021’de de, benzer sıkıntılı bir durum yaşanacağı, herkesin gemisini kurtaran kaptan modunda olacağı, yaşıyorsam buna da şükür diyeceği bir yıl geliyor.
Ekonomi ancak, yüklü miktarda para ile tekrar kendine gelir toparlanır. Yoksa Birkaç milyar dolarlık swap hamleleri ile geçici parasal sıkılaştırmalarla dikiş tutmaz. Krediler, ödemez bir hâle gelmişken, borç borçla çevrilirken, artık borç bulmak bile imkânsıza yakınlaşmışken tekerlek ne kadar daha dönebilir ki? IMF gelmese bile kapalı kapılar ardından görüşüldüğünü tahmin ediyoruz. IMF’siz IMF Programının uygulandığına dair bir havadan daha önce bahsetmiştim. Olur mu olmaz mı yaşayarak göreceğiz.
3) Erken seçim olabilir mi?
Ekonomideki kötü gidiş, daha önceki dönemlerde de, hep sandığı hlkın önüne getirdi. Anketler, kamuoyu yoklamaları gösteriyor ki; ani bir kararla ittifakların bozulup yeni ittifak ve birleşmelerin olacağı ihtimali belirdi. İşaretler yavaş yavaş zuhur ediyor. Bu gidişat nereye kadar devam edebilir, insanlar bıçak kemiğe dayanmışken, tencere artık zor kaynarken, işsizlik tavan yapmışken, insanlar gelecekten ümidini kaybetmişken, yurtdışına gitmek başka bir ülkede hayat kurmak isterken, umutlar tükenip canından vazgeçmişken daha nereye kadar gider Allah bilir.
Dövizdeki düşüş, ekonomi de tozpembe bir tablo çizip, halkı en uygun zaman hazırlayıp, muhalif cepheyi hazırlıksız yakalayarak yapılacağı arka planda konuşuluyor. Ülke nefes alamıyor. Ekonomi de, çarklar dönmüyor. Evine ekmek götüremeyenlerin sayısı, günbegün artıyor. Kuru ekmek, reva görülen halk, açlıkla imtihan edilmez umarım.
4) Altın ve Bitcoin, Krito paralar
Yatırım amaçlı altın, hiç hız kesmeden alımı devam etti. Gram altın önümüzdeki süreçte daha ne kadar yükselebilir diye yüzlerce video ve yazılar kaleme alındı. Krizlerin parası altın, 2021’de aşı haberlerinin etkisi ile biraz daha aşağı devam edebilir. Eğer, aşının etkisi ve virüsteki mutasyon, Dünya’da kabul görmezse ekonomiler kolay kolay toparlanmaz. Büyüme rakamları beklentilerinde altında kalır. Ons altında 2300 $ hedefleri yıl içinde teknik göstergelerde söz konusu olur. Bitcoin’in yatırım aracı olacağı, Bankaların dijital altyapı ile artık blockchain hizmetleri sunmaya başlayacağını göreceğiz haberlerde. BTC için 100.000 $ hedefleri Borsanın duayen isimlerinin ağızlarından telaffuz edildiğini duyarsak şaşırmayacağız.
4) Avrupa Birliği'ne tam üyelik
Şu son dönemde dillendirilen, ekonomi de ve yargı da reform söylemlerinin ardında Avrupa ile ilişkilerin düzeltilmesi ve yeniden müzakerelere kapı aralanması gündem olacak. Ya Doğu bloku Çin ve Rusya’ya yakınlaşacağız ya da Avrupa ve ABD ile ilişkileri yeniden onaracağız. 2021 aynı zamanda bir taraf seçme ya da bir yere yakın durma yılı olacağa benziyor. Ekonomik ve Parasal konular ağır bastığı için, en çok ticaret yaptığımız, ithalat ve ihracatımızda çok önemli yere sahip olan ülkelerle diplomatik ilişkiler geliştireceğiz. Çünkü buna mecburuz. Kavga ile dünya da yalnız kalmanın bir faydasının olmadığını geçte olsa anladık.
5) Kuraklık
İklim değişikliğinden bütün Dünya etkilendi. Birleşmiş Milletlere bağlı, Dünya Gıda Programı, 2021 yılında kuraklığın korkutucu boyutlara ulaşacağını raporladı. Türkiye’de de, topraklarda ciddi oranda çölleşme görülmeye başlandı. Ülkemizin Ege ve Karadeniz bölgeleri hariç diğer bölgelerde kuraklık öyle bir noktada ki, göller ve ırmaklar artık kuruyor. Sulama alanları daralıyor. Olağanüstü bir hâl ilan edilip, ulusal çapta desteklenecek projelere imza atılması lazım. Yoksa kaybedilen sadece toprak olmaz. Çölleşen bölgelerde hayat ve tarım biter.
Ülkede en büyük sorun hâline gelen gıda enflasyonu, önü alınmaz noktalara ulaşır. Çiftçinin zaten bükülen beli, artık yere serilir. Gıda üretimindeki aksamalar ile birlikte fiyat pahalılığı, hatta kıtlık, yokluk yoksunluk baş gösterebilir! Merkez Banksındaki olmayan para ile gıda alınamaz. Gıda geleceğin stratejik sektörüdür. Gıda güvenliği ve temini, ülkenin beka meselesidir. Gıdasını kontrol edemeyen ülkeler, kontrol edilirler, kitlesel olarak teslimiyet yaşanır. Gıdaya kolay ulaşamamak, toplumda infiale ve çatışmalara sebep olur.
6) Eğitim sorunları ve Gelecek kaygısı
Bir ülkede eğitim sisteminden herkes mi rahatsız olur? Öğretmeni, öğrencisi, velisi rahatsız… Hatta iş dünyası bile nitelikli personel istihdam edememekten, bulamamaktan şikayetçi… BU ülke gençlerin % 75’i yurtdışına girmek istiyor bu ülkede yaşamak istemiyor. Var olan sıkıntılar ancak ve ancak nitelikli işgücü ile çözülür. Ülkelerin gelecekleri yetiştirdikleri, kaliteli ve vatanperver evlatları ile ancak muasır medeniyet seviyesine ulaşabilir.
Her sorun çözülür, her sıkıntının üstesinden gelebiliriz. Parasal sıkıntılar, çözülür maddi kayılar telafi edilebilir ama maneviyat çökerse, gençlerin ümidini, umudunu, hayallerini yıkarsanız o zaman kimse düzeltemez. Liyakatsiz atamalarla, hak etmeyene olmadık yerler ve makamlar verilirse, ayakta kalmak mümkün olmaz. Çürük temeli olan binalar yıkılmaya mahkûmdur. Geleceği, sağlam temeller üzerine kurmak istiyorsanız! Bu günün gençlerine ve gelecek neslinize sahip çıkacaksınız. Yoksa pişman olan, belki siz olmazsınız ama halkınız, pişman ve perişan olur…
Son söz acı bir gerçek; Bizim gibi bir müslüman ülkede,
“Aç bırak itaat etsin, Cahil bırak biat etsin” anlayışı hâkim olmasın…
FOTO GALERİ
ÇOK OKUNANLAR
-
02 Cami imamı ve müezzin darp edildi
-
03 Okan Buruk: "Golü Yiğit'e armağan ediyoruz"
-
04 Ihlamur fiyatını ikiye katladı
-
05 Bolu Dağı Tüneli ulaşıma kapandı
-
06 Kayıp olarak aranan fenomen ölü bulundu
-
07 Sokak ortasında bıçaklanan genç ağır yaralandı
-
08 Bolu Dağı’nda kar yağışı etkili oluyor
-
09 Stanimir Stoilov: “Bizim adımıza önemli bir galibiyet”