|   | 
  • Kiralık Kalem (Satılık Değil Ama)

    EĞİTİM ALINAN YERLER VE ÖĞRENCİ YURTLARI (1)

    {Eğitim eğitim eğitim... neymiş bu “eğitim” be hoca! Uzattın da uzattın!} diyenlerinizi görür gibiyim. Diyenlere sesleniyorum: Bıktınız usandınız, değil mi? Aylardır “Eğitim” diyor, (Bu, 37. yazım oldu galiba.) başka bir şey demiyorum. Haklısınız(!)

     

    Peki, “Dolar önümüzdeki pazartesi gününden itibaren 5TL’ye düşecek.” desem... “Ak Parti’nin oy oranı %70’e çıktı.” desem... “Ak Parti’nin oy oranı %20’ye düştü.” desem... “Falanca tarikat... filanca cemaat...” desem... “Devlet, 20.000 yeni öğretmenin atamasını yapacak.” desem... “İnsan ömrünü 20-30 yıl uzatan bir ilaç bulundu.” desem... “Fenerbahçe Avrupa Kupası’nı aldı.” desem... “Seda Sayan kendinden yirmi küsur yaş küçük biriyle yeni bir evlilik yaptı.” desem... Ya da “Çocuğunuza tıp fakültesini kazandıracak formülü açıklıyorum.” desem...

     

    Ne bileyim işte, bunlardan veya bunlar gibi çok önemli(!) şeylerden söz etsem sıkılmazdınız, bıkmaz usanmazdınız. Oysa ben, “Eğitim” dedim durdum. Üstelik derin yaralara acıtan merhemler önerdim hep. Aslında ben de yoruldum ve başka konulara yönelmek istiyorum. İstiyordum...

     

    Evet, istiyordum ki... bir dostum, KALEMimi kiralamak istediğini belirtti. Bir sipariş verdi: “Hocam, eğitim’den, eğitim kurumlarından bu kadar çok bahsettiniz ama ‘öğrencilerin barınacakları yerler, öğrenci yurtları’ konusuna hiç değinmediniz. Tam da milyonlarca anne babanın gündemine oturmuşken bunu yapmanızı istiyorum.” dedi. Bu dostumu sizler de tanırsınız: Kar 360’ın yazarlarından Cevahir Kadri. Eh, kalemim KİRALIK olduğuna ve kiralamak isteyen kişi de bir dostum olduğuna göre talebi geri çeviremezdim. Yazayım bakalım; inşallah sizleri okuduğunuza, istekte bulunan dostumu da istediğine pişman etmem.

     

    Önce şunu arz edeyim: Bir üniversite öğrencisinin barındığı yerden, barındığı ortamdan ve arkadaş çevresinden eğitim adına aldıkları, okulundan aldıklarından fazladır. Yani eğitimde, öğrenim görülen fakülte kadar, belki daha fazla, barınılan yerin ve içinde bulunulan ortamın da payı vardır. Gerçek hayat dersi, okul dışındaki zamanlarda, okul dışındaki ortamlardan öğrenilmektedir. Öğrenci yurtları bu bakımdan çok ama çok önemlidir.

     

    Siz, Dev-genç’li Niyazi’yi de Ülkücü Emin’i de tanımıyorsunuzdur. Emin’in memleketini ve hangi fakültede okuduğunu bilemiyorum ama Niyazi’nin Sivaslı olduğunu ve Atatürk Üniversitesi Fen Fakültesi’ne ODTÜ’den yatay geçişle geldiğini biliyorum. İkisiyle de görüşmüşlüğüm, arkadaşlığım yoktu. Anlatacağım olaydan sonra da kendilerini hiç görmedim.

     

    Olaya 1971 yılında şahit oldum. Fakültede ilk yılım idi, üniversite kampüsü içindeki öğrenci yurtlarından 3. Blok’ta kalmaktaydım. Yurt-Kur öğrenci temsilcisi seçimleri yapılacakmış. Her bloğa birer seçim sandığı konuldu. Yurtlarda kalan öğrenciler oy kullanıyorlardı. Öğrenciler arasındaki biri solcu, diğeri sağcı (Buna Ülkücü demek daha doğru olur.) iki grup, kendi aday listelerini hazırlamışlar, sandıklar için de gözlemciler belirlemişlerdi. Uzatmayayım; Niyazi isimli öğrenci oy kullanmak istediğinde, beş kadar Ülkücü öğrenci kendisini “Burada Dev-gençliler oy kullanamaz!” diyerek engellemek istediler. Erzurum’da o yıllarda Ülkücüler hâkim idiler. Dananın kuyruğu koptu... daha doğrusu küçük bir kıyamet koptu, kavga başladı. Kavgayı gözlerimle gördüm. Tasvir edecek değilim fakat şunu belirteyim: Niyazi tek başınaydı, diğerleri dört beş kişi idiler. Onların önde vuruşan kişisinin adı Emin imiş, sonradan öğrendim. Şunu da belirtmek istiyorum: Niyazi çok iri kıyım, tâbiri câiz ise balyoz gibi bir genç idi. Hattâ bir defasında kendisinin, ders çalışma salonunun kilitli kapısını kafa vurarak kırıp açtığını görmüştüm.

     

    Yurt görevlilerinin, polislerin falan müdahalesiyle kavga sonlandırıldığında Niyazi dimdik duruyordu, yara bere almamıştı. Diğerlerinden yaralananlar olmuştu ama. Özellikle Emin isimli öğrencinin suratı kan içindeydi. İşin karakol, mahkeme tarafını falan bilmiyorum ancak yetkililer bu olay üzerine seçimleri iptal etti, ertelediler. Epeyi bir zaman sonra arkadaşlardan, Niyazi’nin karıştığı başka bir olay dinledim: Bir akşam vakti, öğretim üyelerinin kaldıkları lojmanlara gitmiş. Sınavda kendisine geçer not vermeyen bir asistanın suratını bıçakla paramparça etmiş. O ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine.

     

    Evet, o yıllarda, yani yetmişli yıllarda üniversite öğrencisi olmak günümüzdekinden epeyce farklı idi. Vatan millet meselelerini umursamayan, zengin olup da lüks bir hayat yaşayabilme hayâlleri kuran, züppeliğe meraklı, alkol sever, sinema diskotek takıntılı, kız erkek ilişkilerini ve yani cinselliği ilk gündem maddesi yapan eyyamcı yüksek tahsil öğrencilerinin sayısı ve oranı yine yüksekti tabi. Fakat varlıkları pek belli olmuyordu. Çünkü ulaşım, iletişim ve haberleşme bugünkü düzeyde değildi. Çünkü, ama sağcı ama solcu, bir ideoloji peşinde koşanlar, sahnenin önündeydiler ve çok etkin, çok etkiliydiler. Evet, çoğu samimi ve iyi niyetli bu gençleri siyaset dünyası kullanmaktaydı maalesef. Üniversiteler, fakülteler, bu ideolojik gruplar tarafından ele geçirilmiş durumdaydı. Ele geçirmiş olanlar, oralarda karşıt görüşlü öğrencilere dünyayı dar ediyorlardı. 12 Eylül öncesini yaşayanlar, o yıllarda ülke genelinde her gün onlarca gencin birbirlerini öldürdüklerini de bilirler. Bu realite, hâliyle öğrenci yurtlarına da yansıyordu. Çocukları öğrenci yurtlarında kalan anne babalar bu açıdan da diken üstündeydiler.

     

    Anne babalar, çözüm arıyorlardı. Kimisi, çocuğunun başka bir şehirde okumasına izin vermiyor, kendi evlerinden gidebilecekleri okullara kayıt yaptırıyorlardı. Kimisi, evini çocuğunun okumakta olduğu şehre taşıyordu. Bazı vakıf yurtlarında, özel yurtlarda barınan öğrencilerin sayısı da az değildi. Çocuklarının öğrenci yurtlarında kalmalarını istemeyen ailelerin bir kısmı da çocuğu için ev kiralama yolunu tercih ediyordu. Bazıları bunu yapmaya zaten mecbur kalıyorlardı, çünkü kapasitesi, kontenjanı sınırlı öğrenci yurtlarında yer bulunamayabiliyordu. Ev kiralamanın da farklı zorlukları oluyordu. Hem parasal bakımdan zorlanıyorlardı hem de çocuklar, ev temizliği, yemek, bulaşık, ısınma gibi konularda sıkıntı yaşıyorlardı. Çoğu zaman, kiralanan evlerde bir iki öğrenci birlikte kalıyorlardı. Aslında benzer zorluklar, sıkıntılar, büyük merkezlerde yaşamayan orta öğretim öğrencileri için de söz konusu olmaktaydı.

     

    Bugün de başka bir şehirde yüksek tahsil yapmanın benzer zorlukları bulunmaktadır. Barınma meselesi, bu zorluklardan bir tanesidir. Ancak günümüzde, hem öğrenciler hem anne babalar, yeni zorluklarla, yeni risklerle de karşı karşıyadırlar.Dün, barınma sıkıntısı ve anarşiye bulaştırılma riski ağırlıklı iken bugün raydan çıkma, şirazeden çıkma, ahlâkî bakımdan çökme, kötü alışkanlıklar edinme gibi tehlikeler ön sıraya yerleşmiş görünmektedir. Tahsil yapması, adam olması için başka şehirlere yollanan evlâtların, istikametlerini, kimliklerini, erdemlerini kaybettiklerine şahit olunmaktadır. Öyle ki insanın “Keşke yetmişli yıllardaki ortam olsa da çocuklarımızı kaybedeceksek bari ideolojileri, mefkûreleri uğruna kaybetsek.” diyesi geliyor. Yani, öğrenci yurtları, öğrenci evleri gibi, tahsildeki çocuklarımızın barındıkları yerler, yaşadıkları ortam ve bulundukları arkadaş çevreleri bugün daha başka açılardan risklerle doludur. Değişim ve gidişât çok kötü, sizler de biliyorsunuz. Sonumuz hayrola.

     

    Facebook’ta bir yazı paylaşmıştım yakın bir tarihte. Aşağıya kopyalayıp daha fazla uzatmadan noktayı koyacağım. Ancak, öğrencilerin barınmaları ve öğrenci yurtları konusuna sonraki yazılarımda biraz daha temas etmek niyetindeyim. Buyrunuz:

     

    Çocuklarımızla ilgili “okullara kayıt” heyecanının yaşandığı bu süreçte, derim ki:

    Çocuklarımız için çok büyük bir tehlike kaynağı, onların dâhil oldukları veya olacakları “arkadaş grupları”dır.

    İster lise ister yüksek öğrenim çağında olsunlar, çocuklarımızın arkadaş grupları içinde yer almaları, kendileri adına büyük tehlikeler içermektedir. Hele kızlı erkekli gruplar, çocuklarımızı kaybetmemize neden olabilmektedir. Bu grupların çoğu, özellikle iletişimin çılgın bir boyut kazandığı günümüzde, çocuklarımızın ahlâken bozulmalarına; kötü yollara sapmalarına; alkol gibi, madde gibi, pornografi gibi türlü bağımlılıkların ağına düşmelerine zemin hazırlamaktadırlar. Önceden beri görüp durmaktayız; siyasal renk taşıyan gruplar dahi bu tür risklerle doludur. Öğretmenliğe yeni başladığım yıllarda bir bayan öğretmen tanımıştım; evlendiğinde bâkire değildi. Onun o hâlinin nedeni, üniversite yıllarındayken aralarında bulunduğu kızlı erkekli bir arkadaş grubu idi. Ben, konuyla ilgili çok şey biliyorum, çok acı örnekler biliyorum... Sizler de saf olmayın, gaflete düşmeyin... HÜSN-Ü ZAN AMA AYNI ZAMANDA DA ADEM-İ İTİMAT! Arkadaş gruplarının oluşturabildiği tehlike, yeni bir tehlike değildir fakat günümüzde eni, boyu, derinliği çok artmıştır.

     

    2020 Yılbaşı gecesi yaşanan bir hadiseyi haberlerden duymuştum. Siz de duymuşsunuzdur: “26 yaşında bir diş hekimi kızımız, içki komasına girip öldü.” Münker, Nekir Melekleri’nin Allah yardımcısı olsun! Ayılması için kim bilir ne kadar beklemek zorunda kalmışlar ve kendisiyle iletişim kurmada ne güçlükler yaşamışlardır! Sarhoşla uğraşmak kolay mı! Ölen diş hekiminin yanı sıra kimi doktor, kimi mühendis... beş altı genç, âlem yapmak, sesten hızlı uçmak, o çiçekten o çiçeğe konmak üzere içlerinden birinin evinde toplanıyorlar... Alkolle birlikte uyuşturucu da alıyorlar... ses duvarını aşıyorlar, artık nasıl eğlendiler, neler yaşadılarsa... Bu gibi durumların, üniversite dönemine uzanan evveliyâtlarının olduğunu, yani üniversite öğrencileri tarafından da yaşandığını bal gibi biliyoruz.

     

    Çocuklarınızı, özellikle başka illerdeki üniversitelere kayıt yaptırdığınız şu günlerde, işin bu tarafını da aklınızda bulundurmanızı, doğru tedbirler düşünmenizi ve sonrasında da sıkı takibi elden bırakmamanızı tavsiye ederim. Vesselâm.

     

    R. Serdar Özmilli

Kar360.com Kayseri-Trkiye ve Dnya gndemini takip edebileceiniz, nteraktif bir haber sitesidir. Yazlm ve Tasarm hizmeti www.tahamedya.com tarafndan yaplmtr.