|   | 
  • Kiralık Kalem (Satılık Değil Ama)

    EĞİTİM ALINAN YERLER VE ÖĞRENCİ YURTLARI (2)

    Hesap soramaz bana kim çıkarsa karşıma

    Kimin ne hakkı var ki karışır hayatıma

    Hür doğdum hür yaşarım kime ne kime ne

    Canım nasıl isterse gezer eğlenirim sana ne

     

    Ajda Pekkan hayatta mıdır, ölmüş müdür bilmiyorum. Sağsa bile bencileyin ihtiyarlamıştır artık o da. Ama bu gerçeği kendisine söylemeyin, hoşlanacağını hiç sanmıyorum çünkü. İhtiyarlık, yaşam şeklini epeyce değiştiriyor insanın. Örneğin, bazı özgürlüklerine sınır koyuyor, onları yaşamasını engelliyor. Bunun böyle olduğunu, yaşlanınca sizler de göreceksiniz. Bazılarının yaşam felsefelerini de değiştirebiliyor. “Bazılarının” tabi.

     

    12 Eylül sonrası bir dönemde üniversite okuyan kız kardeşimin, Ajda Pekkan’ın yukarıdaki şarkısını söylediğini hiç duymadım.Çünkü hem bu şarkıyı söyleyip hem üniversite okuması mümkün olamazdı. Rahmetli babamız; “Kızım, İzmir’de oturuyoruz madem, İzmir’de bir fakülte kazanmaya bak. Okumak için seni başka bir şehre yollamam. Ayrıca başını açmana da izin vermem.” demişti. Zaten kendisi de bu şarkının içeriğini doğru ve mantıklı bulmayan kardeşim, babama “Kimin ne hakkı var ki karışır hayatıma... Hür doğdum hür yaşarım kime ne kime ne...” deme teşebbüsünde bulunmadı. Şirinyer’deki evimize üç kilometre mesafede bulunan Buca İktisat Fakültesini kazandı ve başına peruk takarak öğrenimini tamamladı. Edebine, namusuna leke bulaştıracak herhangi bir yanlışı da olmadı. Yani sonrasında da damadımıza tertemiz bir kız vermeyi nasip etti Allah. Üç çocuklarıyla yaşayıp gidiyorlar.

     

    Ben de üniversite mezunu iki kızımı, el değmemiş tertemiz birer çiçek olarak teslim ettim damatlarıma.Ben babam gibi, kızlarıma, ailemizin yaşadığı şehirde okuma şartı koşmadım. Çünkü devrân ve ortam epeyce değişmişti onlar okurlarken. İkincisi, onları EMİN ELLERe teslim etme şansım vardı. İkisi de Kur’an okunan, namaz kılınan, dinî sohbetler yapılan öğrenci evlerinde kaldılar. Başları örtülü, alınları secdeli bir şekilde öğrenimlerini tamamladılar. Kendilerine bu yolu, bu yaşam tarzını, babaları olarak ben çizmiştim. Onlar da inanarak ve seve seve kabullendiler. Ajda Pekkan’ın söylediği şarkıyı söylemeye kalkışmadılar. Örneğin bir Aleyna olmadılar. Yuvalarında, huzur içinde torunlarımı büyütmekteler şimdi. Damatlarım da kendilerine nasip olan nimetin farkındalar. Bir baba, evlâtlarıyla ilgili başka ne isteyebilir ki! Anlayacağınız; bu açıdan Allah’a şükürler ederek gözlerimi kapatmaya hazırım. Darısı bütün anne babaların başına. Zaten biliyorsunuzdur ama ben yine de uyarma gereği duyuyorum: Bu paragraftaki altı çizili cümleye bakıp da “Başı örtülü, alnı secdeli olanlar melektir.” gibi bir yanılgıya düştüğümü sanmayın. Örtüsü ve secdesi, her kızın, kadının kendisini; bir de babasını, kocasını ilgilendirir. Özellikle baş örtüsü, iyiliğin, dürüstlüğün, edebin ve dolayısıyla da güvenin garantisi değildir. Başları örtülü (gûyâ tesettürlü) bazı kız öğrencilerin, açıktan açığa ne haltlar karıştırdıklarını, sokaklarda, parklarda, kafelerde görüp durmaktayız. Kapalı yer bulduklarında neler yapmakta olduklarını ise kendileri ve Allah bilir.

     

    Önceki yazımdan hatırlarsınız; tam da “eğitim” konusundaki yazılarımı sonlandırmayı düşünürken, KALEMimi kiralamak isteyen bir dostum, şöyle bir siparişi vermişti: “Hocam, eğitim’den, eğitim kurumlarından bu kadar çok bahsettiniz ama ‘öğrencilerin barınacakları yerler, öğrenci yurtları’ konusuna hiç değinmediniz. Konu milyonlarca anne babanın gündemine oturmuşken bunu yapmanızı istiyorum.” Dostum çok haklıydı. Yüksek tahsil için başka şehirlere yolladığımız çocuklarımız açısından, kayıt yaptırdıkları fakülteleri kadar, belki daha fazla, barındıkları yerler, yaşadıkları ortamlar ve arkadaş çevreleri de önemlidir.

     

    Önceki yazımda, Dev-genç’li Niyazi ile Ülkücü Emin ve arkadaşları arasındaki kavgadan yola çıkarak 1970’lere uzanmış, öğrenci yurtlarının o yıllardaki durumundan, siyasetin üzerlerindeki etkisinden söz etmiştim. Üniversite öğrencileri açısından fakülteleri kadar barındıkları yerlerin de önem taşıdığını anlatmaya çalışmıştım. Yurtlar ve diğer barınma ortamları, günümüzde de yine çok önemlidir. Şekli, rengi, dozu değişmiş olmakla beraber günümüzde de öğrencilerin barınma problemleri bulunmaktadır. Anne babalar, çocuklarını birer yüksek öğrenim kurumuna yerleştirmek kadar onlara iyi ve doğru birer barınma zemini hazırlamaya, onları kötü arkadaş ortamlarından uzak tutmaya da özen göstermelidirler. Çocuklarını EMİN ELLER’e teslim ettiklerinden emin olmalıdırlar. Sonrasında da çocuklarını yakından takip etmelidirler. Çünkü, okuyup adam olsun diye başka diyarlara gönderdikleri ciğerpârelerini kaybetme riski daima söz konusudur. Z Kuşağı’nı çeşit çeşit kandırmacalarla su testisine dönüştürmek, yani bozarak kullanmak isteyen ve onları ham yapmak için ağızlarını açmış türlü türlü canavarlar ortalıkta kol gezmektedir. Dolayısıyla su yolunda kırılan su testilerini haberlerde de sık sık ibretle izlemekteyiz. Erkek çocuklarımız da büyük risklerle karşı karşıyadırlar ama kızlarımızı ölümcül gayyalar beklemektedir. Öldürülen bir Aleyna (Gerçek ismini beğenmediği için bu ismi kullanıyormuş.) kızımız vardı, hatırlar mısınız? Katilinin kim olduğunu, aralarında nasıl bir ilişki bulunduğunu ve aynı canavarın daha sonra başka bir kızı da öldürdüğünü medyadan öğrenmiştik. Tek bir su testisini kırmak yetmemiş şerefsiz alçağa. Daha kimlerin hayatlarını söndürdü kim bilir. Benzer örnekler çok maalesef. Ama unutmayın, bunlar yalnızca bizim bilebildiklerimiz:

     

    **İzmir’de G.Ö, kız arkadaşı 21 yaşındaki Ege Üniversitesi öğrencisi Z.T’yi, kılıçla katletti.

     

    **A.G.H, telefonda, ablasına "Kafede koronavirüs geçirmiş bir ağabeyle oturuyorum, beni çok iyi anlıyor. Bugün onunla kalacağım" diyerek telefonu kapattı, kendisine bir daha da ulaşılamadı…11. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, katil sanığı Mustafa Murat Ayhan, (SEGBİS) ile katıldı. Son sözü sorulan sanık, "Kendisiyle ne flört ne de arkadaşlık kurma gibi bir durumum vardı. Sadece uyuşturucu nedeniyle olayı gerçekleştirdim. Herhangi bir cinsel yönelimim olmamıştır. Yaşananlardan dolayı üzgünüm." dedi.

     

    Evden çekip giden, ailesinden uzaklaşan bir kızın öyküsü bu. Ajda Pekkan’ın şarkısını söylemeye kalkışmasaydı keşke.

     

    **Sevgilisini bıçaklayıp kaçtı: Denizli’de kuyumcu toptancılığı yapan Furkan Zıbıncı, yaklaşık bir yıldır yaşadığı apart dairesinde üniversite öğrencisi sevgilisi Ş.Ş. ile buluştu. Çift arasında sabaha karşı henüz belirlenemeyen bir nedenden dolayı tartışma çıktı. Ş.Ş. erkek arkadaşından ayrılmak istedi. Çiftin giderek alevlenen tartışmasında öfkelenen Zıbıncı, kız arkadaşını elleriyle boğmaya çalıştı... mutfaktan aldığı bıçakla genç kadını ilk önce yüzünden sonra da boğazından bıçakladı. Bağrışmaları duyan komşuların ihbarı üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edil...

     

    Haberci ne kadar rahat anlatmış değil mi! “...üniversite öğrencisi olan sevgilisi ile buluştu... aralarında sabaha karşı bir tartışma çıktı...” Ana babasının, üniversite okusun diye gönderdiği kız, bir apart dairede bir herifin kolları arasında geceliyor... çift, kardeş kardeş uyuduktan sonra sabaha karşı tartışıyorlar ve herif kızı öldürüyor...

     

    **Denizli'nin Pamukkale ilçesinde, 22 yaşındaki üniversite öğrencisi C.T.T, evinde öldürülmüş halde bulundu. Genç kızı boğarak öldürdüğü iddiasıyla yakalanan erkek arkadaşı R.B.H tutuklanarak cezaevine gönderildi. Gözaltına alınan cinayet zanlısı R.B.H ifadesinde T. ile 2 aydır aynı evde yaşadıklarını belirtti, son olarak evin anahtarını T'ın kaybettiğini ve bu nedenle aralarında tartışma yaşandığını söyledi.

     

    Öldüren zibidi, 22 yaşındaki maktule ile iki aydır aynı evde yaşadıklarını belirtiyor... Ana babası, hanfendiyi yıllarca bunun için yetiştirdi, büyüttü ve aylarca (belki dahası da vardır, bilmiyoruz) bir herifin kapatması olsun, koynunda yatsın diye üniversiteye yolladı... sonra da cenazesini aldılar...

     

    **Isparta'da üniversite öğrencisi G.C. (19), Muğla'dan ziyaretine gelen, eski erkek arkadaşı olduğu öne sürülen kişi tarafından öldürüldü. Genç kızın önce boğazının sıkıldığı, sonra bıçaklandığı belirlenirken, zanlı gözaltına alındı. Katilin, G.C'i öldürdükten sonra Instagram hesabından, "Canınızın istediği zaman ölmeyeceksiniz. Bitti 13:47" paylaşımında bulunduğu ortaya çıktı.

    Kız, hem okuyor hem evcilik oynuyor galiba... Eski erkek arkadaş, geceyi kızın kaldığı apartta onun yanında geçiriyor, sonrasında öldürüyor... Yeni sevgiliye yapacak bir iş bırakmamış. Su testisinin kırılmasından başka ne denir buna?

     

    **Muğla'da üniversite öğrencisi kız, evinde erkek arkadaşı olduğu öne sürülen kişiyle yaşadığı kavgada hayatını kaybetti. İddiaya göre, Z.Ş. (24), erkek arkadaşı olduğu iddia edilen A.K. ile tartışmaya başladı. Tartışmanın kavgaya dönüşmesi üzerine ikili arasında yaşanan arbedede bir süre sonra Z.Ş. yere yığıldı... Muğla Adli Tıp Kurumu ön raporunda, Z.Ş'nin vücuduna aldığı bıçak darbesi sonucu öldüğü bilgisi yer aldı.

     

    Haberciler, sıradan şeyler anlatıyormuş gibi tatlı tatlı, masum masum anlatmaya devam ediyorlar: ...kız, erkek arkadaşı olduğu öne sürülen kişiyle yaşadığı kavgada...

     

    **Bolu’nun Gerede ilçesinde 18 yaşındaki Gerede Meslek Yüksek Okulu öğrencisi B.Y. eski erkek arkadaşı 18 yaşındaki Cihat Keçi tarafından tabancayla başından vurularak öldürüldü. Keçi, sabah 06:30'da eve camdan girerek B.Y'ın yanında bulunan yeni erkek arkadaşı Aziz Başaran'ı da kolundan yaraladı. Gerede Meslek Yüksekokulu civarında meydana gelen olay sonrasında katil zanlısı polisi arayarak cinayeti işlediğini itiraf etti.

     

    Alın bir koleksiyoncu daha! Eski erkek arkadaşı... su testisini, sabah 06:30’da yeni erkek arkadaşının kollarında ders çalışıyorken tabancayla vurarak kırıyor... Kırılmış olmasaydı, acaba kaç yeni erkek arkadaş daha edinecekti dersiniz? Sonra da bir erkeğe karı olacak, çocuklarının anası olacak, öyle mi? Tabi bu arada, evliyken de koleksiyonculuğa devam edip etmeyeceğini bilemiyoruz yani. Edenler az değil efendim. Alışkanlıkları terk etmek zordur. Böyle bir ananın çocukları da büyüyüp vatana millete hayırlı birer insan olacak.

     

    **14 Ekim 2015 tarihinde yine üniversite öğrencisi D.G. okul arkadaşı tarafından kıskançlık nedeniyle bıçaklanarak öldürülmüştü...

     

    Bu testi de demek ki koleksiyonculuğa kalkıştı ve kıskanç (Nesi diyelim?) haydi onların dedikleri gibi erkek arkadaşı tarafından bıçaklanarak su yolunda kırıldı, diyelim.

     

    Bir şey sormak istiyorum: Siz, bir kişinin fotoğraflarına, videolarına bakarak onun nasıl birisi olduğunu anlayabiliyor musunuz? Şayet anlayabiliyorsanız, internetten bulup bu kızlarımızın ve su yolunda kırılan diğer su testilerinin fotoğraflarını, videolarını hele bir inceleyiverin. O görsellerden benim okuduklarımı sizler de görüp okuyacaksınızdır diye düşünüyorum.

     

    Aslında bu yazımda da kendi öğrenciliğimden hareketle erkek öğrencilerin barınma gerçeklerine temas etmeye ve yurttaki oda arkadaşım Durmuş Köker’le yaşadığımız maceraları anlatmaya niyetlenmiştim. Fakat eli kalem tutanlar bilirler; kalem öyle kafasına buyruk bir âlettir ki sizi dinlemez, alır başını bambaşka yerlere gider. Bu yazımda ben de bu durumu yaşadım ve hiç farkına varmadan, üniversiteli kız öğrencilerin barınma problemlerine ve arkadaş çevrelerine temas etmiş oldum. Konuyla ilgili ibretlik bazı şeyler anlattım ama, değil mi? İnşallah işe yaramıştır. Durmuş Köker’i bir sonraki yazımda anlatırım inşallah. Vesselâm.

     

    Not: Blogumdaki “Z KUŞAĞINI KULLANMAK” başlıklı yazımı bulup okumanızı tavsiye ederim.

     

    ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİSİ OLSALAR BİLE ÇOCUKLARIMIZIN TAKİPSİZ VE KENDİ BAŞLARINA BUYRUK BIRAKILMALARINA hayır.

     

    Hayırist, esenlik dolu HAYIRLI günler diler.

     

    R. Serdar Özmilli

Kar360.com Kayseri-Trkiye ve Dnya gndemini takip edebileceiniz, nteraktif bir haber sitesidir. Yazlm ve Tasarm hizmeti www.tahamedya.com tarafndan yaplmtr.