Açlık sınırı 6 ayda % 50 artarken ara zam %30 oldu. Şimdi gerçekten hak edilen alınmış oldu mu? “AÇ” olmak için bile 890 TL daha kazanmamız gerekli. Ve bu da, bugünkü şartlarda. Yakın gelecekte artacağı kesin ihtimal.
Asgari ücreti konuşmak için önce bir tiyatro kurdular. Yılbaşında asgari ücret komisyonları toplandığında 1 aylık bir görüşmenin ve pazarlığın neticesinde alınırdı kararlar, şimdi daha kısa sürdü. Çünkü, hissedilir derece de fakirleştik. Gıda enflasyonu aldı başını gitti, gitmeye de devam edecek. Eğer asgari ücrete zam yaparak alım gücü artsaydı yılbaşında artardı. Ekonomi sayılardan oluşur, fakat o sayıları değiştirmek ekonomiyi değiştirmez. Yine insanların gözü boyandı ama nafile, kimsenin memnun olmadığı bir sonuç çıktı. Boşuna dememişler; “Aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar beklemek aptallara mahsustur.”
Asgari ücret net 5500 TL’ye yükseltildi. İyi tamam güzel, kulağa hoş geliyor ama işin gerçeği bu parayla da geçim nasıl olacak? Bu zam da enflasyonu tetikleyecek. Vatandaşın hayat pahalılığına karşı korunabilmesi için arttırılan asgari ücret yeni zamları da tetikleyince enflasyon düşmüş olmayacak. Eee bu zamlar yapılmasın mı? yapılsın tabiki de. Ancak önemli olan HALKIN SATIN ALMA GÜCÜDÜR. Bu artmadığı sürece fakirleşme bugünden başlayarak devam edecektir. Bugün pahalı diye almadığımız vazgeçtiğimiz her türlü ürün ve temel ihtiyaçlarımız yarından itibaren raflarda yeni zamlı etiketlerle bize satıldığında, ben ne anladım bu zamdan, keşke hiç yapılmasaydı. Fiyatları indirseydiler daha fazla hissedilen bir iyileşme olurdu. Alım gücünü arttırmak, hayat pahalılığıyla mücadeledir.
Herkes biliyor ki; yağmur gibi, silsile halinde zamlar yine kapıda bekliyor. Bütün zamlar otomatik gelecek. Şimdi burada zam yapan mı suçlu zam yapılmasına sebep olan mı? Nasıl bir kısır döngü değil mi? Döndük geldik yine aynı yere. Çözüm bu sarmalı devam ettirmek değil, üretimi ve üretim maliyetlerini artırmak.
Asgari ücret arttıkça, değeri azalmaya devam ediyor…
Bu ülke de, asgari ücretin miktarını konuştuğumuz kadar asgari ücrete muhtaç olanların sayısını konuşmuyoruz. Türkiye’de, maaş alanların %70’i asgari ücret ve civarında maaşa çalışıyor. Unutmayalım asgari ücret; sadece hayatınızı deva ettirmek için size verilen, geleceğinizi, zamanınızı sattığınız ücrettir.
Asgari ücretle çalışmamak için ne yapılır?
Önceliğimiz okul okuyup diploma sahibi olmak. Okumuyorsak, bir işe çekirdekten girip yıllarca çalışıp ustalaşmak. Çalışıyorsun sabır sebat gösteriyorsun. Karşılığında da ustalığınla veya okullu eğitimle bir zahmet asgari ücretten fazla al değil mi? Ya da almıyorsun çünkü piyasa da bir değerin ve karşılığın yok, değerin yok. Vasıflı eleman için bile asgari ücret, teklif ediliyor. Başka bir gelirin yoksa işe zaten muhtaçken kabullenmek ve sana verilen standartları kabullenmek zorunda kalıyorsun. Gitti onlarca yılın emeği, masrafı. Şimdi, çalış, köle!!!
Daha kötüsü de var! Herkes asgari ücrette eşitlenecek.
Son kararla birlikte, asgari ücretin bir tık üstü maaş alanlar kara kara düşünüyor. "Acaba biz de zam alacak mıyız? Alacaksak %30 olacak mı?" Zam olacak ama beklentileriizin altında olacak. Hatta tedirgin edici bir şey daha var eğer çalışma arkadaşlarınızın birisi bile işten çıkarılırsa onun yaptığı işi siz yaptırabilirler. Biraz fazla gibi görünen maaşınızla başkasının işini de yapmak durumunda kalabilirsiniz?
Zor günler, hayat zor, geçim zor, her şey artık daha zor. Bir gün hepimiz asgari ücrette eşitleneceğiz. İster oku diplomalı ol ister olma. Sistem var olan ekonomi politik anlayışı bunu istiyor. Herkes köle düzenin bir parçası olsun demek değil mi bu?
Birikimler eridi. Kart limitleri aylardır zorlanıyor. Stok yapacak imkan yok. Eldeki para da, ele geçen para belli. Şimdi eldekini idareli kullanma zamanı.
SON SÖZ: Kölelere asla özgür olacakları kadar ödeme yapmazlar. Hayatta kalmalarına yetecek kadarını verirler ki çalışmaya devam etsinler. (Charles Bukowski)