|   | 
  • Memleketimizdeki liseler içinde en en en özel, en iyi öğrenciler Anadolu Öğretmen Liselerindeki öğrenciler olmalıdır.

     

    Yeri gelmişken şu değerlendirmemi arz edeyim: Eğitimciyim. İdarecilik yaptım. Değişik okullarda ve bu arada fen liselerinde çalışan, öğretmen, idareci dostlarım oldu. Pek çok fen lisesi öğrencisine üniversite sınavlarına hazırlık kursu verdim. Bunlara dayanarak söylüyorum: Fen Liseleri, sorunlu, sancılı okullardır. Değişik konularda değişik sancılar gözlemliyorum ben. Elbette bunların çeşitli nedenleri vardır. Örneğin; belki öğrencilerinden, belki ailelerinden, belki öğretmenlerinden kaynaklanan nedenlerle o çocuklar, kendilerini dünyanın en akıllıları (akıl ne matahsa) ve dolayısıyla bulunmadık Bursa kumaşı sanıyorlar. Veliler de mal bulmuş Mağribî gibi abandone durumdalar; çocuklarına karşı nasıl davranılmasını isteyeceklerini de kendilerinin nasıl davranmaları gerektiğini de bilmiyorlar. Öğretmenlerin bir kısmı ise öğrencileri şişirerek kendi karizmalarını sağlama aldıklarını sanıyorlar. Öğrencilerin kendi aralarındaki ilişkiler de normal sayılabilecek türden ilişkiler değil. Tesanüd, teavün, yani dayanışma ve yardımlaşma buhar olmuş, yerini rekabete, tartışmaya bırakmış. Bir karışık durum, sürüp gidiyor, bu gençlerin birçoğunun psikolojik sıkıntıları var. Belki iyi robotlar yetişiyor o kurumlarda ama iyi insanların, iyi yurttaşların yetiştiği şüpheli bir konudur. Zaten pek çoğunun rüyalarında yurt dışına kaçmak yatıyor. Oğlumu, yeterli puanı olduğu halde özellikle vermek itemedim fen lisesine. Öğretmen Liselerini yeniden hayata geçiriniz ama onları sakın ola ki Fen Liselerine benzetmeyiniz! Sakın ola!

     

    “En en en özel, en iyi öğrenciler Anadolu Öğretmen Liselerindeki öğrenciler olmalıdır.” dedik. Demek kolay da gerçekleştirmek için neler yapmalıyız? İşte ben de kendimce bunları anlatmaya çalışıyorum ya. Önceki yazılarımda, konuyla ilgili bir sürü teklif sıraladım, umarım okunmuştur. Bunların yanı sıra ve her şeyden önce, en zekî, en yetenekli, kişiliği en iyi olan öğrencilerin bu kurumlara yönelmeleri sağlanmalıdır. Yani bu kurumlar pek çok bakımdan câzip hâle getirilmelidirler. Öğretmen, toplumsal ve ekonomik statüsü açısından çok iyi bir yere oturtulmalıdır. Selçuklularda ve Osmanlılarda görülen İLMİYE SINIFI bütün görkemiyle yeniden inşa edilmelidir. Öğretmenlik mesleğinde, işsiz kalma gibi bir sorun tamamen ortadan kaldırılmalıdır.

     

    Madde madde gidiyordum ya:

     

    5. Anadolu Öğretmen Liselerinden mezun öğrencilerin, özel emeklerle özel bir maksat için yetiştirilmiş bu öğrencilerin, doktorluk gibi, mühendislik gibi bazı başka mesleklere kaymamaları için tedbirler alınıyor, engeller oluşturuluyor muydu?

     

    Hayır. Anadolu Öğretmen Liselerinden mezun öğrencilerin birçoğu, tıp, mühendislik, iktisat, işletme gibi çeşitli dallara kayıyorlardı. Benim oğlum, belirtmiştim, Anadolu Öğretmen Lisesi’ni bitirdikten sonra İTÜ Denizcilik Fakültesinde okudu ve şimdi gemi makine mühendisi olarak çalışıyor. Ne oldu lise sıralarında işgal ettiği yere? Belki de oğlum işgal etmeseydi o sıralarda gerçekten öğretmenlik yapacak bir genç oturmuş olacaktı. Kızım öğretmenlik yapıyor. Ama onu da Anadolu Öğretmen Lisesinden mezun olduktan sonra puanı yetseydi eczacılık fakültesine yollayacaktım. Olmadı. Evet, öğretmen liselerinde öğretmenlik mesleği adına bir artı verildiğini, bir emek sarf edildiğini söyleyemeyiz ama yine de saçma ve çirkin bir durum bu. Fakat Devlet Baba, bunu saçma ve çirkin olarak görmez, gerçekçi tedbirler almazsa sonuç böyle olur. Çocuklar, Anadolu Öğretmen Liselerinde benim dediğim gibi yeterli formasyon kazanacak şekilde yetiştirilmeli sonra da öğretmenlikten kaçmalarını önleyecek kesin tedbirler alınmalıdır.

     

    Her şeyden önce, verilecek maaşla, güvenliğinin sağlanmasıyla, gösterilecek saygıyla, kazandırılacak itibar ve verilecek söz hakkıyla öğretmenlik mesleği çok daha cazip hâle getirilmelidir. Sonra da öğretmen liselerinden mezun olup da başka fakültelere kaçanlara ve eğitim fakültelerinden mezun olduktan sonra mazeretsiz olarak mesleği yapmayanlara çok ciddî tazminatlar ödettirilmelidir. Başka mesleklere girmeleri de örneğin sicil notlarını kırarak zorlaştırılmalıdır.

     

    Geçmişte, devletin bir iki manevrasıyla eğitim fakültelerine, hele Boğaziçi, ODTÜ, belki biraz Dokuz Eylül Üniversitelerinin bünyelerindeki eğitim fakültelerine ciddî bir talep artışı yaşandı ve çıta yükselmiş oldu. Bu manevraların başında, öğretmen lisesi mezunlarına eğitim fakültelerini tercih etmeleri durumunda verilen ayrıcalıklar gelmekteydi. Her neyse, sonuçta eğitim fakültelerinin taban puanları, çok yükseldi. Boğaziçi Eğitim Fakültesi’ne kayıt yaptıran öğrencilerin birçoğu, isteseler çeşitli tıp fakültelerine girebilecek puanlara sahiptiler. Herkes sevindi, gönüllerde ümit ışıltıları belirdi. Öyle ya, eğitimin, dolayısıyla da bütün olumlu gelişmelerin sağlanabilmesi için, aslında en zeki, en başarılı öğrencilerin öğretmenlik mesleğini tercih etmeleri gerekir diye düşünülüyordu. Başarı düzeyi düşük öğrencilerin öğretmenlik mesleğine yönelmeleri ve öğretmen olmaları, sıkıntıların, sorunların en büyük sebeplerinden biri olarak değerlendiriliyordu. En zekiler, en başarılılar eğitim fakültelerini tercih etmeye başladıklarına göre, hayâl gerçekleşecekti. Ama olmadı.

     

    Özellikle Boğaziçi ve ODTÜ Eğitim Fakültesi öğrencilerinin, özellikle de bazı bölümlerde, örneğin matematik bölümünde okuyan öğrencilerin pek çoğu, daha mezun olmadan başka meslek arayışları içine girdiler. Epeyi bir kısmı da arayışlarının sonucunu aldı ve mezun olunca öğretmenlik değil başka mesleklerde işbaşı yaptı. Yurt dışına kaçırdıklarımızı hiç söylemeyeyim. Bunları başaramayan diğer zeki ve çeşitli üstün özelliklerin sahibi mezunlar, mecburen öğretmenliğe başladılar ama asla tatmin olamadılar, hayâl kırıklığına düştüler ve bunalım yaşamaya başladılar. Neden?

     

    Birinci neden, görevlendirildikleri okullarda kendi kıratlarında, birlikte somut başarılara koşabilecekleri mesai kadrosu ve muhataplar bulamamalarıydı. Böyle zehir zemberek bir öğretmenin karşısına, şahlanmaya hazır, süvarisini bekleyen küheylanlar yerine, zekâ düzeyi çok düşük öğrencileri koyarsanız; okumakla ilgisi bulunmayan, sınıfta esneyen, uyuyan, burnunu kurcalayan, dersi sabote eden öğrencileri koyarsanız, üretme ve başarma heyecanı olmayan hattâ bu kavramları kavrayamayan, bıkkın, yorgun, hantal ruhlu öğrencileri koyarsanız, o öğretmenin aşkını da isteğini de gayretini de harap edersiniz. Öğrenciler böyle ise velileri siz düşünün. Ateş parçası öğretmenin kafasındaki, gönlündeki nice yüce planlar, projeler, sosyal aktiviteler çöpe atılacaktır artık. Hele bir de klasik çizgilerde tipik bürokrat bir okul müdürü varsa karşısında, o öğretmen, öğretmen olduğuna da doğduğuna da pişman olur.

     

    İkinci neden ise, sistemin yanlışlığı, çirkinliği idi. Gördüler ki suyu getirenle testiyi kıran bir tutuluyor. Hattâ, hiçbir şey yapmayan ama yetkililere karşı tabasbus sergileyen öğretmenimsiler daha bile makbul sayılıyorlar… Kim olsa kahreder, lânet eder. Aşk da şevk de atılır çöpe.

     

    Üçüncüsü de kazançlarının tatmin edici olmayışı idi. Üniversite sınavlarında kendileriyle aynı puanları almış ve tıp gibi, bazı mühendislikler gibi başka fakülteleri tercih edip mezun olmuş arkadaşlarının kendilerinden çok fazla ücretlerle çalışıyor olmaları, üzüntü ve pişmanlık doğuruyordu.

     

    Bu ateş gibi genç öğretmenler, doğal olarak ilk atamalarında çok küçük yerleşim birimlerindeki ya da varoşlardaki okullara gönderiliyorlardı. Okullarda fizikî ve malî imkânlar çok sınırlı, bürokrasi ve formaliteler genellikle birer köstek. Veliler anlayışsız, talebeler haylaz veya moloz… Öğretmenevine, öğretmen lokaline gidip sigara dumanları (Yakın zamana kadar bu dumanlar vardı.) altında kâğıt veya taş oyunları oynayan gamsız, gailesiz klasik öğretmenlerin aralarına karışmaktan başka bir sosyal aktivite yaşayamayacaklardı. İşin bira, alkol cephesine hiç temas etmeyeyim. Maalesef bizim yozlaşan kültürümüze bağlı olarak on bin, yirmi bin nüfuslu böyle küçük bir kasabada hangi sosyal aktivite gerçekleştirilebilirdi ki? Yukarıda saydığım sıkıntılara bir de bu realite eklenince… Adam, ya mutlu ve mütevazi aile reisi rollerini oynayacak ve evine kapanacak ya da öğretmenevinde çekip birayı, tavlada, iskambilde ve okey oyununda diğer öğretmenlerin korkulu rüyası olarak o ilçenin tarihine geçecekti.

     

    Evet, en akıllı, en yetenekli, en istekli, en gayretli, en en en iyi gençleri öğretmen yapmadıkça bizim sosyal sancılarımız son bulmaz. Ama o gençleri de öğretmen yapınca her bakımdan tatmin etmek, onlardan azamî istifade edilecek ortamları hazırlamak gerekir.

     

    6. Okulların açık olduğu günlerde de öğretmen lisesi diploması bir özel değer olarak görülebiliyor ve herhangi bir nedenle yüksek öğrenime yönelmemiş mezunlar, ellerindeki altın bileziğe yakışacak alanlarda istihdam edilebiliyorlar mıydı, değerlendirilebiliyorlar mıydı? Çok önemli bir konu da budur, üzerinde çalışılmalıdır.

     

    7. Ve siyasetin birçok yanlışlığa neden olan elleri, öğretmenlerden, öğretmen yetiştiren kurumlardan ne kadar uzak idi? Açmayayım ağzımı, söylemeyeyim kötüyü...

     

    Şunu açıkça söyleyebilirim: Devlet öğretmen olabilecek gençleri belirleme ve o yola baş koymuş adayları yetiştirme konusunda ciddi yanlışlar yapıyordu. Oysa doğru kişiler seçilmez ve öğretmen adayları çok özel programlarla yetiştirilemezse, millî eğitim adına ağzınızla kuş tutsanız bile daha iyi sonuçlara ulaşamazsınız!

     

    Devlet bütün bu gerçekleri ya görmüyor ve gereğini yapmıyor ya da normal karşılıyor. İkisi de yanlış. Ah iyi niyetli, akıllı, radikal ve cesur gerçek bakanlara ne kadar ihtiyaç var! Keşke rahmetli Recep Yazıcı, millî eğitim bakanı olsaydı! Yazım uzun oldu... Ben erinmedim yazdım, sizler de okumaya erinmeyin lütfen.

     

    ÖĞRETMEN LİSESELERİNE, UYGUN OLMAYAN ÖĞRENCİLERİN ALINMASINA DA BU LİSELERE YAKIŞMAYAN EĞİTİM ÖĞRETİM PLANLAMALARI VE UYGULAMALARI YAPILMASINA DA hayır. Vesselâm.

     

    R. Serdar Özmilli

Kar360.com Kayseri-Trkiye ve Dnya gndemini takip edebileceiniz, nteraktif bir haber sitesidir. Yazlm ve Tasarm hizmeti www.tahamedya.com tarafndan yaplmtr.