Türkiye'nin yeni anayasa yapma umudu başka bahara kaldı. TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in önceki gün yaptığı açıklamalara bakılacak olursa, Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun yaptığı çalışmalarda bir arpa boyu bile yol alınamamış. Bu konudaki görüşlerini siyasi partilere yazılı olarak ileteceğini açıklayan Çiçek, kısaca "bu komisyondan artık hayır beklemeyin" diyor.
Bugün Meclis'te olan 4 ve olmayan 70 partinin seçim beyannamelerine bakıldığında, "en çok üzerinde durulan konunun"
yeni bir anayasa olduğu görülecektir. Hemen her parti benzer ifadelerle, Türkiye'nin "darbeler dönemi" Anayasası ile yönetilemeyeceğini ifade ediyor ve ihtiyaç duyduğu çağdaş, özgürlükçü, kuşatıcı bir anayasayı yürürlüğe koyacağını vaat ediyor.
Ama gelin görün ki, 2011 yılı seçimlerinin üzrinden 2 yıldan fazla bir zaman geçmesine karşın, tek bir madde bile yürürlüğe konabilmiş değil. Üzerinde uzlaşıldığı belirtilen 60 maddenin, yasalaştırılması fikri bile kabul görmemiş olacak ki, komisyon çalışmalarına son verdi.
Belki de komisyon, sırf "söz verdik, yerine getiriyormuş gibi yapalım" düşüncesiyle, milleti oyalama yoluna gitti.
Eğer bir ülkede bulunan 4 siyasi parti, ortak bir Anayasa metni üzerinde uzlaşamıyorlarsa, bu; ülkenin geleceği açısından endişe etmemiz gereken bir durumla karşı karşıya olduğumuzu gösterir.
Siyasetin, kamplaşma, kutuplaşma ve ayrışmada en son noktaya ulaştığını gösterir.
Her parti, kendi kırmızı çizgisini, kendi "olmazsa
olmazlarını" öne sürüyor ve ayak diretiyor.
Hiç biri diğerine bir adım bile gelmek istemiyor.
Doğal olarak böyle bir ortamda "çözümden söz etmek" mümkün değil.
Bir de seçim barajının yüzde 5'e düşürüldüğünü ve Meclis'e daha fazla siyasi partinin girdiğini düşündüğümüzde; Türkiye'nin yeni bir Anayasa'ya kavuşması adeta imkânsız hale geliyor.
Daha da kötüsü; bu büyük sorun üzerine kafa yoran kimse görünmüyor.
Kayseri Anadolu Haber