Türkiye’nin narenciye ihtiyacının büyük bölümünü karşılayan Mersin’de, son 2 ayda peş peşe gelen aşırı yağışlar ve meydana gelen fırtınalar, hasat için bekleyen narenciyeyi dalında çürüterek dibine döktü Dalında 45 kuruşa sattıkları portakal ve mandalinanın, büyük kentlerde 3-5 lira arasında tüketiciye sunulmasından yakınan narenciye üreticisi, aşırı yağışlar ve fırtına nedeniyle ürünlerin dalında çürüyüp dökülmesi karşısında devletten borçlarına yapılandırma ya da bir yıl erteleme istiyor
Türkiye’nin narenciye deposu Mersin’de üreticiler dertli. Bir taraftan dalında 45 kuruşa sattıkları portakal ve mandalinanın, büyük kentlerde 3-5 lira arasında tüketiciye ulaşmasından yakınan narenciye üreticisi, bir taraftan da aşırı yağışlar ve fırtına nedeniyle ürünlerin dalında çürüyüp dökülmesi karşısında çaresiz kaldı. İçinde bulundukları duruma isyan eden üreticiler, devletten borçlarına yapılandırma ya da bir yıl erteleme istiyor.
Türkiye’nin narenciye ihtiyacının büyük bölümünü karşılayan Mersin’de, son 2 ayda peş peşe gelen aşırı yağışlar ve meydana gelen fırtınalar, hasat için bekleyen narenciyeyi dalında çürüterek dibine döktü. Zaten ürününü değerinde satamamaktan şikayetçi olan narenciye üreticisi, doğal afetlerle de bir kez daha zarar etti. Yaşanan bu olumsuzluklar, tüketiciye ulaşan portakal ve mandalinanın fiyatını da 3-4 katına çıkarttı.
“Meyveler çürüyerek döküldü, dökülmeye de devam ediyor”
Mersin’in kırsal bölgesindeki Bekirde Mahallesi’nde portakal, mandalina ve greyfurt bahçeleri bulunan üreticiler, yaşadıkları sıkıntıları ve çiftçinin içinde bulunduğu durumu İHA muhabirine anlattılar.
Narenciye üreticisi Mahmut Kutlay, bu haset döneminde çok uzun süreli yağmur yağdığını ve meyvelerini kesemediklerini, üstüne de birkaç kez fırtına olunca meyvelerin hep çürüyerek yere döküldüğünü söyledi. Halen meyvelerin dökülmeye devam ettiğini belirten Kutlay, “Bu bir afet ama bu düştüğümüz durum ülkeyi yönetenler tarafından da görülmeli ve çiftçilerin hali hatırı sorulmalı. Şu an Ziraat Bankası’na borcu olmayan hiçbir çiftçimiz yok. Çiftçilerin Ziraat Bankası’na olan borçlarına ya yapılandırma ya bir kısmını ya da tamamını bir yıl erteleme istiyoruz” dedi.
“Portakalı dalında 45 kuruşa sattım. Dışarıda 3-5 liraya satılıyor”
Portakalı ve mandalinayı değerinde satamamaktan da şikayetçi olan Kutlay, “Ben portakalı dalında 45 kuruşa sattım. Yaklaşık 300 tonluk bir bahçem vardı, 120 bin TL’ye verdim ve hala daha parasını alıp da cebimize koymadık. Ama bu sene Mersin’de bile çarşıda, pazarda 1 liranın altında görmedim. Dışarıda da 2-3-5 liraya satıldığı zamanlar oldu. Bu, çiftçinin direk tüketiciyle buluşamamasından da meydana geliyor. Elbette aracılar da bundan para kazanacaklar ama mazotun, navlunun çok yüksek olması üreticiyle tüketici arasındaki fiyat farkını çok açıyor. Mazottan, çiftçiden alınan ÖTV alınmasa olmaz mı? İhracatçıdan, armatörlerden alınmıyor, ÖTV’siz, KDV’siz mazot satıyorlar. Bunu çiftçiye de yapabilirler” diye konuştu.
Gübre fiyatları ikiye katlandı
Gübre fiyatlarının da bu yıl iki katına çıktığına dikkat çeken Kutlay, geçen yıl 30 liraya aldıkları amonyum sülfatın şu an 60 lira civarında, 70-80 liraya aldıkları taban gübresinin ise 170-180 liraya yükseldiğini ifade etti. Para kazanamadıkları için bahçelerine doğru düzgün bakım da yapamaz hale geldiklerini dile getiren Kutlay, girdi fiyatlarının düşürülmesini isteyerek, “Çiftçinin durumu maalesef uzun yıllardır böyle. Bir de üstüne bu doğal afetler eklenince gerçekten çok zor durumda arkadaşlarımız var. Arazilerini satıyorlar” ifadelerini kullandı.
“Yüzde 40’ı tabanına döküldü”
Üretici Selahattin Er de 100 ton ürün bulunan bahçesinde, doğal afetler nedeniyle yüzde 40’ının tabanına döküldüğünü, yüzde 30-40’ının ise dalında lekelendiğini belirterek, “15 gün önce 120 bin liralık malımızı 8 bin liraya verdim. Dalında zaten meyvenin kalitesine bağlı olarak 45-50 kuruştu. Bizim en büyük sıkıntımız girdiler. Girdilerin düşmesi lazım. Geçen yıl 30 liraya aldığımız gübremiz şu anda 60 lira. 30 liraya bakımını yaptığımız narenciyeyi ben 45-50 kuruşa vermişim. Yeni seneye gübremiz 2 katına çıktığına göre biz narenciyemizi 80 kuruşa verebilecek miyiz? Veremeyeceğiz. Geçen sene 300 liraya aldığımız ilaç, şu anda 500-550 lira civarında. Bu şekilde biz narenciyemizi yeni yılda 80 kuruş-1 liradan satmamız lazım ama onu da ummuyoruz, yine 45-50 kuruş olacak” şeklinde konuştu.
“Herkesin vicdanlı olması lazım”
Yüksek fiyat farkı sorununun yıllardır çözülemediğine işaret eden Er, şunları söyledi: “Ben bir yıl çalışıyorum, 45 kuruşa satıyorum. Dışarı çıkmaya gerek yok, Mersin’e 15 kilometrelik mesafede 1,5-2 liradan aşağıya yiyemezsin portakalı. Ben bir yıl uğraşıp 45 kuruşa verdiğim meyveyi 15 dakikada 1 lira üzerine ek yapıyor. 1 lira masraf gidiyor mu buna? Gitmiyor. Vicdanlı olunmalı. Benden 45 kuruşa alıyorsan 1 liraya sat, 1 lira 20 kuruşa sat, ben bir tüketici olarak 1 kilo alacağıma 2 kilo alayım, sürüm olsun. Toplum olarak herkesin vicdanlı olması lazım. Çiftçilik günden güne bitiyor. Devlet büyüklerimizden, en azından özel veya devlet bankalarımıza borcu olan çiftçilerimize yardımcı olmalarını istiyoruz.”
Narenciye üreticisi Kurtuluş Karabulut ise, “170 ağacım var ama bakın ağaca 7 kilo mal kaldı. Kalanı dibinde. İki üç sefer dibini toplattık, acaba hastalık olmaz mı diye. Bütün mandalinalarımız bu durumda. Gördüğünüz şekilde, söylemeye gerek yok. Yanmış vaziyetteyiz. Devlet büyüklerimizden borçların ertelenmesini istiyoruz, yardım bekliyoruz” dedi.
YORUMLAR
YORUM YAP!
Yorumlarınız editör onayından geçtikten sonra yayınlanacaktır. Küfür, hakaret, büyük harf ve kişi ve kurumları rencide edici yorumlar onaylanmamaktadır.