Mübarek bir bayramı daha geride bıraktık.
Şüphesiz her bayramın, mevsime, çevresel faktörlere ve dış dünyadaki gelişmelere bağlı olarak kendine özgü bir atmosferi bulunuyor. İslam coğrafyasında yaşanan olumsuz gelişmeler nedeniyle bizler de tüm Müslümanlar gibi bayramı buruk geçirdik. Yine de kurbanın Allah?a yaklaştıran yönünü idrak etmeye, bu büyük lütuftan nasibimizi almaya çalıştık.
Tüm Türkiye?de olduğu gibi Kayseri?de de 4 günlük Kurban Bayramı, genelde sakin geçti. Trafik yoğunluğunun had safhada olması nedeniyle üzücü kazalar ve beraberinde can ve mal kayıpları yaşandı. Bu noktada ki tek teselli belki de önceki yıllarda gerçekleşen ağır kayıpların olmamasıydı. Alınan tedbirler, yapılan uyarılar kısmen de olsa işe yaradı ve önceki yılların ağır bilançosu dün itibariyle gerçekleşmedi. Önümüzdeki 2 günlük tatil süresinde de aynı durumun devam etmesini temenni ediyoruz.
Yine önceki yıllarda ortaya çıkan olumsuz görüntülerde büyük ölçüde düzelmeler görüldü. Vatandaşların, sokak ve mahalle aralarında kurban kesmemeye özen gösterdiklerine şahit olduk. Zira geçtiğimiz senelerde, hijyenik olmayan ortamlarda kesilen kurbanlar hem sağlık açısından hem de görüntü kirliliği açısından olumsuz bir tablo ortaya çıkarıyordu. Kurban Bayramının ruhuna uygun düşmeyen manzaralar, büyük ölçüde giderilmiş oldu. Belediyelerin kurban satış ve kurban kesim yerlerini önceden organize etmesi, vatandaşların da yapılan uyarıları dikkate alması, bu sorunu da ortadan kaldırmışa benziyor.
İşin medya boyutuna bakıldığında, eski alışkanlıkların devam ettiğini görüyoruz. Milyonlarca insanın katıldığı böylesine büyük bir organizasyonun güzellikleri yerine, cımbızla seçilen olumsuzluklar ön plana çıkarıldı.
Bazı yazar ve çizer takımı, bu vesileyle insanların dini inançlarına saldırmayı, onları aşağılamayı yine ihmal etmediler.
Yıllarca yaşadığımız en büyük olumsuzlukların başında kurban derisi savaşı geliyordu. Önceki hükümetlerin, garabet bir kararla, kurban derisi toplama yetkisini Türk Hava Kurumu?na vermesi, kurban ibadetinin özüne aykırılık teşkil ediyordu. Kurbanını kesen vatandaş, devlet baskısı altında derisini istediği hayır kurumuna veremiyordu. Sadece THK ekipleri dolaşıp, derileri istedikleri şekilde topluyor, vakıf, dernek ve hayır kurumları, bu ayrıcalıktan mahrum bırakılıyordu.
Hükümetin, kurban bayramından önce aldığı karar, bu alanda büyük bir rahatlamaya neden oldu ve herkes, derisini istediği yere bağışladı. Bunun neticesinde, dernek vakıf ve hayır kurumları, önemli oranda deri toplarken, THK, önceki yılların çok gerisinde kaldı. Topladıkları derilerle önemli bir gelir elde eden hayır kurumlarının, daha çok hayır hizmeti yapmasının yolu açılmış oldu.
Bayramın olmazsa olmazları arasında bulunan eş, dost, akraba ve mezarlık ziyaretleri yapıldı ancak bu ziyaretlerin her geçen yıl biraz daha ?sembolik? bir hal almaya başladığını söylemek gerekir.
İnsanlar ?yasak savma? babından ziyaretler gerçekleştirip, üçer-beşer dakikalık görüşmelerle ?görevlerini yerine getirdiklerini? sanmaya başladılar. İçten sohbetler, bayramın ruhuna anlamaya yönelik ziyaretler, yerini yapmacık, işi boş sözlere terk etti.
Kurban Bayramı, bazı kimseler için de sadece 9 günlük uzun bir tatil dönemi olarak gelip, geçti.
Yani anlayacağınız, herkes Kurban?da ?kurban ettiğinin? karşılığını alabildi.
Allah kabul etsin.