|   | 
  • Cevahir Kadri

    Ben Kur’an’ı Terk Ettim mi?

    Başlığa aldığımız soruyu Veli Tahir Erdoğan’ın “Kur’an Bana Ne Diyor? -Açıklamalı Meal” adlı eserinden ödünç aldım. Aynı meal çalışmasının Furkan Suresi’yle ilgili açıklamalar kısmında aşağıda meali verilen ayeti kerimeden hareketle bu soru sorulmuş.

    (Mahşerde Kur’an’ın kadrini, kıymetini bilmeyen insanların hâlini gören) Peygamber (derin bir üzüntü ile) dedi ki: “Rabbim gerçekten (hem) kavmim (hem de bana iman eden ümmetim) bu Kur’an’ı (bazen okumayarak, bazen okuduğunu anlamayarak, bazen anladığını yaşamayarak çoğu zaman da yüklendiği sorumlulukları yerine getirmeyerek) terk edilmiş (kadri, kıymeti bilinmez) bir kitap hâline getirdi.” (Furkan, 30.)

    İnsanın bu dünyaya ezeli ve ebedi Allah’a ibadet etmek maksadıyla gönderildiği yine Yüce Yaratıcı tarafından beyan edilmiş. Bunun için bu dünyada güzel yaşama ve ahirete hazırlanma kılavuzları mesabesinde, insanların anlayabileceği bir seviyede İlâhî kelamı “rehber-i ekmel” peygamberler vasıtasıyla insanlara açıklamış. İnsanlar bu uyarıları bazen dikkate almış, ama çoğu zaman da bildiğini okuyarak pek de dikkat etmemiş. Peygamberlerin ümmetleri başlangıçta hakikat çizgisinde yaşamışlar ama birkaç nesil sonra gelenleri yoldan çıkarak hevâ ve heveslerine tabi olmuşlar.

    Allah, merhametinden dolayı yeniden, içimizden bir peygamber görevlendirmiş, insanları hidayete davet etmiş.

    Hidayet rehberlerinin sonuncusu “hateme’n-nebiyyîn” yani “nebilerin mührü” olarak vasıflandırılan İki Cihan Güneşi biz ahir zaman insanlarının üzerine doğmuş. Allahu Teâlâ’nın kutsi hadislerinde “Sen olmasaydın âlemleri yaratmazdım.” İltifatına mazhar o kutlu Nebi’yi biz ne kadar anlama gayreti içerisindeyiz? İşte, yarın ahirette, hesap gününde biz ümmetinden yukarıda meali verilen ayet-i kerimede beyan burulduğu gibi “hakikatler” Allah’ın huzurunda bize söylenecek. Sadece peygamberlerin şikâyeti mi? Elbette hayır! O mahkeme, aynı zamanda haklının hakkını alma yeri. O gün asla haksızlık yapılmayacak, hiç kimseye zulmedilmeyecek!..

    Peki, bir Müslüman Kur’an’ı nasıl terk eder? Kâinatın Sahibi’nin “en sevili kulu”nu insan nasıl terk edebilir? Böyle bir şey olabilir mi?

    İnsan bir imtihan sırrı gereği olarak yaratılan nefsininhevasına tabi olunca olumsuzluklar peşi peşine gelmeye başlar.  Bu, bir ağacın durumuna benzer. Önce hafiften bir rüzgâr eser, sonra sallanır yapraklar derken rüzgârın hızı arttıkça değil yapraklar dallar bile bunun yıpratıcılığı karşısında duramaz parçalanır. Bu hâl öyle devam eder ki bir de bakmışsınız ağaç köküyle devrilip gider…

    Ey insan bu ağaç sensin! İradeni tam olarak kullanmadıktan sonra senin de böyle cehennemin gayyalarına yuvarlanıp gitmen mümkün. Ama köklerini daha derinlere, daha derinlere salarsan, Kur’an ve Sünnet ışığında hayatını yaşamaya gayret edersen hiçbir rüzgâr seni -Allah’ın izni ile- deviremeyecektir.

    Bir Müslüman nasıl yaşamalı? Bunun birinci cevabı Hz. Peygamber ve onun ashabı gibi. Daha, onları takip eden asırlarda evliya ve asfiya gibi, mücedditler gibi… Hasılı Kur’an ve Sünnet’te neler beyan edilmişse onların gereğince yaşamalı.

    Allah’ın sevgili kullarından Mevlâna Celaleddin-i Rumi ne diyor bak: “Men bende-i Kur'anemeger can darem/ Men hâk-i reh-i Muhammed muhtarem/ Egernaklkuned cüz in kes ez güftarem/ Bizarem ez u vez an suhenbizarem” yani ““Ben yaşadıkça Kur'an'ın kölesiyim/ Ben, Hz. Muhammed Mustafa'nın yolunun tozuyum/ Biri benden bundan başkasını naklederse/ Ondan da şikâyetçiyim, o sözden de şikâyetçiyim.

    Mevlâna, hayat çizgisini böyle çizmişken birileri onu başka başka anlatmaya kalkmış, bir önemi var mı bunun!

    Yediğim içtiğim ayrı gitmeyen bir arkadaşım bir ara bana şunları söylemişti: “Kişi kendini nasıl tanımlıyor,öyle görüyorsa o öyledir. Başkalarının ona giydirmeye çalıştığı elbise ya dar ya da bol gelir;ama asla iyi gelmez!Ben öğretmenim diyen birisi için başka sıfat gerekmez.

    İnsan, en iyi kendisini kendi anlatır. Başkasının söylediği sadece onun kuruntularıdır. Allah her şeyi biliyor, kulu için bu yetmez mi?

    İstiklâl Marşımızın şairi Mehmet Akif Ersoy da hak ve hakikat yolcularından, İslam’ı en iyi şekilde anlama çabası içinde ömür sürenlerden biridir. O, geçen yüzyılın ilk çeyreğinde ve devamında yaşananlardan o kadar müteessir olmuştur ki onun Safahat’ını sıksan hep hüzün damlar!.. Şiirini yazma amacını şöyle ifade eder: “Hayır, hayal ile yoktur benim alışverişim,/İnan ki her ne demişsem görüp de söylemişim./ Şudur cihanda benim en beğendiğim meslek:/ Sözüm odun gibi olsun, hakikat olsun tek.

    O, devrinde yaşanan sıkıntıları Kur’an-ı Kerim’den bazı ayetler ışığında anlamaya ve yorumlamaya çalışır. Hakkın Sesleri adını verdiği ve daha sonra Safahat’ın üçüncü kitabı olan bu eser, yaşanan iç yakıcı olayların, Müslümanların çaresizliğinin, zulümlerin, insanların Kur’an’dan yarı ve ona ters yaşayışların hazin sonuçlarını anlatır bize.

    Müslümanlar, Kur’an’ı bazen hiç anlamamış bazen de yanlış anlamıştır. Üstat Mehmet Akif Kur’an ayetlerinin insanların öncelikle bu dünya hayatında tatbik etmeleri için indirildiğini ama insanların onu anlamadığını sadece ölüler niçin okuduklarına dikkat çekerek şöyle haykırır:“İnmemiştir hele Kur’ân bunu hakkıyla bilin/ Ne mezarlıkta okunmak ne de fal bakmak için

    Kur’an’ın yalnızlığını, Müslümanların onu anlamaktan uzak olduğunu görünce şu duygu ve düşünceleri ifade etmekten kendini alamaz: “Müslümanlık nerde bizden geçmiş insanlık bile/ Alem aldatmaksa maksat aldanan yok nafile/ Kaç hakiki Müslüman gördümse hep makberdedir/ Müslümanlık bilmem ama galiba göklerdedir.

    Tekrar, başlıktaki soruya dönecek olursak o soruyu her bir Müslümanın kendine sorması gerekir. Kur’an ne diyor, ben nasıl yaşıyorum, sünnet-i seniyyede ne ifade ediliyor benim hayatım onunla bir çelişki oluşturuyor mu? Bu ve benzeri soruları sormadıkça yani bir iç muhasebeden kendimizi geçirmedikçe ebedi kurtuluşa giden yolda çok kazalara maruz kalacağımız kaçınılmazdır.

    Daima hak ve hakikatin peşinde olalım. Kur’an’a ve Sünnet’e aykırı bir hayat yaşamamaya gayret gösterelim. Üç günlük dünya hayatı için sonsuz bir hayatı heder etmeyelim.

Kar360.com Kayseri-Trkiye ve Dnya gndemini takip edebileceiniz, nteraktif bir haber sitesidir. Yazlm ve Tasarm hizmeti www.tahamedya.com tarafndan yaplmtr.