|   | 
  • BİR ADIM VE BİR ADAM

    Kısa yolculuklar olduğu gibi uzun yolculuklarda bir adımla başlar. Tüm yolculuklar bir adım ve bir adamla başlar. Atılan bir adımı diğer adımlar, adımı atan adamı diğer adamlar takip eder. Ve hiç bitmeyen yolculuklar böylece baş­lar... Bu yolcuların yükü bazen acı bazen keder, bazen mutluluk ba­zen zaferlerle yüklüdür. Tasada ve sevinçte birlikte olarak, yolcuların kader birliği yapması erdemlilik­tir. Ancak bunun her zaman böyle olmadığım kutsal kitaplar ve tarih göstermiştir. Acılan herkes bir başkası ile paylaşır/paylaşmak is­ter. Çünkü acılar paylaşıldıkça aza­lır. Acının sahipleri birey, aile, der­nek, vakıf, cemaat olabilir. Bu acı­lan aşmak için paylaşma, yardım ve destek taleplerinde bulunabilir. Bu hal gayet doğaldır. Hatta acı­lan paylaşmak yalnızca insani bir özellik değil aynı zamanda hayvani bir özelliktir de. Bilinen bir ger­çektir ki; acıyla yanan bir hayvan ondan kurtulmak için kendi cinsle­rinden olduğu kadar insanlardan da yardım umar. Ancak sermaye­yi, zenginliği, kariyeri, makamı, mutluluğu, refahı ve başarıyı her­kes paylaşmaz/paylaşamaz. Zira başarıyı paylaşmak İslami bir özel­liktir. Aynı zamanda erdemli insanların özelliğidir. Hakkın ya da hal­imi gölgesinde gölgendekileri hal­de gölgeyi kendilerinden menkul sanan; acılarını dindirmek için başkalarını arayan, hedefe ulaştığın­da ise bencil kesilen birey, cemaat ve toplumların fotoğrafları sosyoloji albümünde tarihin tozlu raflarında yerini almıştır. Osmanlıda devlet aklıyla devam eden Müslü­manların dindarlık (yaşam tarzını dini kurallara göre düzenleme) yolculuğu, cumhuriyetle beraber devletin bu yolculuğu terk etme­siyle birlikte; bireysel ve cemaatsel bir hale dönüştü. Bu yüzyıllık süreçte dindarlar çok acılar çek­tiler. Onca olumsuzluk ve acılara rağmen bir adımla ve bir adamla başlayan yolculuklar milyonlara dö­nüştü. Zahidi Kevserler, Şeyhülis­lam Sabri Efendiler, Said'i Nursiler, Süleyman Hilmi Tunahanlar, Esa- d Erbilliler, Mehmet zahit Kotkular ve Necip Fazılların açtığı çığırda on binler, yüzbinler ve milyonlar bugünlere gelebilmek adına acılan paylaştılar. Takriri sükûn, istiklal mahkemeleri, 1960 darbesi, 1971 muhtırası, 1980 darbesi ve 28 Şu­bat bir buldozer gibi dindarların üzerinden geçti. Dindarlar elbirli­ğiyle acılar ikliminde kırmızı güller yetiştirdiler, güvercinler uçurdular ve zeytin ağaçlan diktiler. Yerel ve küresel saldırganlara rağmen; yolun sonuna geldiler ve başardı­lar. Ama acılan paylaşanlar şimdi başarıyı da paylaşmak zorundalar. Bu başarının adi; diploma, kariyer, zenginlik, yöneticilik, mevki/ma­kam, medya, STK'lar, yerel/merkezi iktidar vd. leri olabilir. Hiçbir kıskanma ve düşmanlık belirtileri olmadan ve oturdukları gölgelikle­rin kendilerinden menkul olmadığının bilincinde olarak. Asıl imtihan şimdi başlıyor. Bir adım ve bir adamla başlayan kut-1 sal yolculukları akamete uğratmak hiç kimsenin yetkisi değildir. Birilerini yok saymak yok olmayı bera­berinde getirecektir. Bu tecrübey­le sabit olan sosyolojik bir kuraldır. Acılan paylaşmak insani olduğu kadar hayvani bir özelliktir. Varlığı, paylaşmak ise İslami ve erdemi bir özelliktir.

    Kayseri Anadolu Haber    

     

Kar360.com Kayseri-Trkiye ve Dnya gndemini takip edebileceiniz, nteraktif bir haber sitesidir. Yazlm ve Tasarm hizmeti www.tahamedya.com tarafndan yaplmtr.