Aziz Dost...
Ne düşünüyorsun diye gönderdin bana Halil Cibran'ın bu sözünü.
"Her insan içinde iki varlık barındırır:
Biri karanlıkta uyanık, öbürü ışıkta uyuyan."
Uyanık ile uyuyanın hikâyesi... Aynı toprakta iki sürgün... Aynı dalda iki renk meyve... Aynı yamaçta bambaşka iki çiçek. Ne düşünüyorsun diye sordun da dağıldı içimdeki karıncalar dört bir yana. Düşündüm; gönül denen haritamın ovalarındaki yalnız geyiği, kuyusundaki kırık aynayı ve ağacın dalındaki bir tutam evsiz anahtarı. Mehmet Akif İnan' a götürdü şimdi zihnim beni Aziz Dost...
"Göçebe ömrümü bağla zamana
Dağılsın içimin karıncaları ...
Geceleyin uyuyamayan adam diye kürsüde sesi titreyerek konuşan Zeki Demirkubuz'a gittim sonra. Yeryüzünün en masum isyanı. Uyuyamayanların ezgisi... Divan şairi Sabit'in en uzun gecede resmettiği mübtelâ-yı gam olanlar...
"Şeb-i yeldayı müneccimle muvakkit ne bilir,
Mübtelâ-yı gama sor kim geceler kaç saat"
Öyküsü en hazin olanlar onlar değildir bence azizim. Gündüz uyuyanlar. Gözleri açık uyuyanlar. Aynada gördüğü elsiz ayaksız kötürümü Napolyon ya da İskender sananlar...
Ne kuşandın da çıktın kelime meydanına bilmiyorum. Tutunduğun Cibran defterinden iki sürgünde aradığın nedir, onu da bilmiyorum. Hani Cinayet Kışıisimli şiirinde Birhan Keskin:
İkiye bölünmüş bir bütün gibi yaşadım
Bir yanım öbür yanıma düşman
Sağımda kızgın kumlar gezdirdim
Solum üşüyor eski bir anıdan
Diyor ya...Ben yarım diyorum buna uzun zamandır. Belki de yeryüzünün yarım çıkan ilk kitabın yazarı ben olabilirim. Bu vebale ortak bir yayıncı bulabilir miyim bilmiyorum. Yarısı olan yarısı kayıp bir kitap... Sahi ne gerek var buna dediğini duyar gibiyim. Sonuna kadar okuyabilen kaç kişi kaldık diyorsun belki de müstehzi gülüşün ile...
Kısa bir mektup olacaktı oysa bu. Çok uzattım yine fark ettim. Madem ki iki sürgün serptin ruhuma. Benden de sana Alper Gencer'den atlar koşuversin:
sonu olmayan bir binek istiyorsun
ya da hiç başlamasın eğer ki bitecekse film
işte ömür binmiş ölüme
birlikte iki resim daha çektirdik diyelim
bileti yananların dünyasında ava hazırlanan iki at daha
kendini ateşe vermiş bir fitil
kirden etmeye niyetli derimizi
ensemizde tek bir tüy kalmayana dek
ölmeyi bilmeyen meşgaleler çevreler cevrimizi
şu güzel renklerin arasından bir renksin
varsa ipotek altına alınmayan bir yanım
vallahi o da sensin
bana ait değilsin bana dairsin
ağır bir sicil gibi duruyorsun ayıplarımda














