|   | 
  • Bir Kıssa & Bir Beyit -11


    Bir Kıssa & Bir Beyit -11
    Memur-Halk Münasebeti

    Adalet, insanın damarında dolaşan kan gibidir. Sıhhatli işlerse toplum hayatı da sıhhatli devam eder. Kanda duraklama olursa hayatta da duraklama söz konusu olur. Bundan dolayı adalette pîr derecesine ulaşmış olan Hazreti Ömer’in kitaplarımıza geçmiş olan bir “şikâyet masası”ndan söz etmek istiyorum bugün.

    Sahabenin ileri gelenlerinden, Resûlullah’tan hiçbir gazada geri kalmayan, bazen de Medine’de Resûlullah’ın yerine vekil kalan ensardan Muhammed bin Mesleme, Hazreti Ömer’in “şikâyet masası” başkanı idi. Memurlardan şikâyet bu masada ona gelir, durumu inceler, gerekirse haksızlık yapan, rüşvet alan, adam kayıran memuru burada -araştırmalardan sonra- cezalandırırlardı.

    Bir defasında Medine’ye toplanan memurlara Hazreti Ömer -bugünkü ifadeyle- brifing veriyor, onlara halka âdil davranmaları, zulmetmemeleri hususunda ikazlarda bulunuyordu. İşte bu sırada halktan sessiz bir adam ortaya çıktı.
    “Beni memurlarınızdan işte şu adam haksız yere dövdü. Hâlbuki suçlayarak dövdüğü konuda benim suçumun olmadığı sonradan da anlaşıldı.” diyerek davacı olduğunu söyledi.

    Konu araştırılınca sessiz adamın haklılığı, memurun ona zulmen kırbaç vurduğu meydana çıkınca Hazreti Ömer’in kararı kesinleşti: “Seni döven memura sen de vurduğu kırbaç kadar kırbaç vuracaksın!”

    Amir bin Âs buna itiraz etti: “Ya Ömer, bundan sonra memurlarınızı halkın gözleri önünde dövdürecek misiniz? Şayet bunu yaparsanız bu, memurlarınızın itibarını düşürür, onları iş yapamaz hâle getirir.”

    Hazreti Ömer’in cevabı aynen şöyle oldu: “Ben zalimi şu ya da bu bahanelerle koruyup da mazlumu maruz kaldığı zulümle baş başa bırakamam. Kim zulmetmişse karşılığını görmeli ki tekrarına cesaret edemesin.”

    Ve karar kesinleşti.
    Kimsesiz adam kendisine vurduğu kırbaç kadar kırbaç vuracaktır zâlim adama.
    Bu defa Amir bin Âs, kimsesiz adama gitti.
    Teklifini yaptı: “Sana vurduğu kırbaç sayısınca altın vereceğim. Bunu al, davandan vazgeç, yoksa halk cesaret bulur, memurlar korkaklaşır.”

    Böylece kimsesiz adam yediği kırbaç sayısınca altın alınca davasından vazgeçti, kimsesizliğinden cesaret alarak adam dövme olayı da bir daha vaki olmadı.

    Nitekim bundan sonra bir şikâyet de Basra Valisi Ebu Musa’dan gelmişti “şikâyet masası”na. Şöyle deniyordu şikâyette:
    1– Vali Ebu Musa gereğinden fazla hizmetçi çalıştırıyor.
    2– Ailesine halkın bulamadığı, yiyemediği yemekleri yediriyor.
    3– Bütün işleri sorumsuzca davranan Zeyyad’a yaptırıyor, kendisi meşgul olmuyor.

    Bu şikâyeti ciddi bir olay olarak gören Hazreti Ömer, “şikâyet masası” görevlisi Muhammed bin Mesleme’ye bırakmayıp olayı bizzat kendisi incelemeye almış, sonunda da vali iki konuda haklı, birinde ise haksız bulunarak şöyle bir karar çıkmıştır:
    1– Valinin evindeki yemekler halkın yediğinden çok fazla lüks ve israf içinde değildir.
    2– İşlerini teslim ettiği söylenen Zeyyad yönetimde ehil insandır.
    3– Hizmetiçi konusunda Basra Valisi kendisini haklı gösterecek sebep bulamamıştır. Bu yüzden de esirlerden meydana getirdiği hizmetçileri tümüyle alınmış, bir daha halkın üstünde bir hizmetçi çokluğuyla çalışmasına yasak konmuştur. (et-Taberî, Târîhu’l-ümem ve’l-mülûk 2/556.)

    Bundan sonra Hazreti Ömer’den Medine’deki bir diğer toplantıda şu sözler duyulmuştur:

    Memurlarımız halka hizmet için görevlendirilmekteler, halka zulmetmek için değildir. Vallahi zulüm ve israf kimden gelirse gelsin, kime yönelirse yönelsin affetmem. Bunu hemen bütün memurlarımız bilsinler. Sonra benden af dilemek için araya adamlar koyup da kurtulacaklarını sanmasınlar. Vallahi haksızı, zalimi, görevini kötüye kullananları affetmem.

    ***
    İşte size 14 asır öncesinden bir memur-halk münasebeti tablosu.
    Günümüzdeki yönetimin memur-halk münasebetiyle kıyaslayabilirsiniz.
    Mukayese size aittir.

    Ahmed Şahin, Yaşanmış Örnekleriyle Aradığımız İslam, s. 51-53
    Bir beyit/şiir:

    İhtirâz-ı ta’neden kalmaktadır âhım nihân
    Bir hakîkat kalmasın âlemde Allah’ım nihân

    (Kınanma korkusundan gizli kalmaktadır ahım,
    Bir hakikat kalmasın dünyada gizli Allah’ım.)

    Muallim Nâcî

     



    Etiketler

    YORUMLAR

    YORUM YAP!

    Yorumlarınız editör onayından geçtikten sonra yayınlanacaktır. Küfür, hakaret, büyük harf ve kişi ve kurumları rencide edici yorumlar onaylanmamaktadır.

    Ad Soyad

    ..

    Güvenlik Kodu

    Yorumunuz

DİĞER HABERLER

Kar360.com Kayseri-Trkiye ve Dnya gndemini takip edebileceiniz, nteraktif bir haber sitesidir. Yazlm ve Tasarm hizmeti www.tahamedya.com tarafndan yaplmtr.