A Milli takımımızın Dünya Kupası Avrupa grup elemelerinde tam bir "hüsran? yaşayıp devre dışı kalması sonrasında TFF yeni bir "atılım" için Teknik Direktör Fatih Terim ile 5+2 yıllık bir sözleşme yaptı. Tabii bu anlaşma bazılarını memnun etmezken, genelde çoğunluk "olumlu" karşıladı.
Türk futbolunun oturmuş belirli bir "sisteminin bulunmadığını ve bir ekol olmadığını" bu sütunlarda çok kez dile getirmiştim.
Yani sistemsiz futbolumuzla eğer günümüzde olursak önemli takımlara kafa tutar, bir bakarsınız sıradan ekiplere kaybederiz!
Zaten bunun örneklerini hemen her yıl hep birlikte ve çarpıcı bir şekilde görüyoruz?
A Milli takımımızın Adana'da Kuzey İrlanda, Mersin'de de Belarus ile oynadığı özel maçları pür dikkat izlerken, Türk futbolcusunun aslında çoğu Avrupalı meslektaşlarından çok daha yetenekli ancak "profesyonelliği gerçek anlamda özümseyemedikleri ve profesyonelce yaşamadıkları için "bu yeteneklerini genelde sahaya yansıtamayıp "olacakları kadar olamadan kariyerlerini noktalıyorlar.
Şöyle yakın bir geçmişe göz atın, bir Sergen Yalçın'ın, Tarık Daşgün'ün, Ceyhun Eriş?in hatta bir Hakkı Daş'ın "olacakları kadar olamayanlar" kategorisinde yer aldığını herhalde kabul edersiniz ?
Yurt dışına futbolcu gönderen bir ülke değiliz.
Ama Avrupa'da yaşayan 4 milyoncuk gurbetçi vatandaşımızın bünyesinden çıkan başta Mesut Özil olmak üzere, Kubilay Türkyılmaz, Yıldıray Baştürk, Serdar Taşçı, İlkay Gündoğan ve Hamit Altıntop gibi futbolcuların önemli kulüplerde top koşturabildiklerini ve dünyaca tanındıklarını çok iyi biliyoruz...
Bence işin asıl "püf noktası" işte burası?
70 milyonu aşan nüfusa sahip Türkiye'den yurt dışına oyuncu gönderemiyoruz ama Avrupa' da yaşayan 4 milyonluk bir nüfustan dünya devleri çıkabiliyor (!).
Bizde kulüpleri yönetenlere bir bakın hele
Kimi gazcı-bezci, kimi kuyumcu, inşaatçı, kimi ise müteahhit?
Yani futbolun içerisinden gelen biri yok !
O zaman tabii ki futbolumuz "üretken" olamaz, tabii ki kaliteli ve seyir keyfi verir bir hale
gelmez ?
Çünkü işi ehline emanet etmemişiz (!).
Her ne ise biz gelelim asıl konumuz olan A Milli takımımızın K. İrianda ve Belarus maçlarına:
Bu maçlarda bir Arda Turan gerçeğini görüp, futbolumuz adına gururlandım...
O'nu taa Galatasaray PAF takımından beri tanıyor ve yakından takip ediyorum. Arşivimde onun Sümer Stadı'nda, Florya Metin Oktay Tesislerinde bizzat çektiğim fotoğrafları var.
Arda Turan özellikle Atletico Madrid'e gidince futbolunu çok daha kaliteli bir hale getirdi. Bu takımla UEFA Kupası'm kaldırdı, ispanya Süper Kupasını da !
Radamel Falcao'nun Monaco'ya transferiyle Arda Turan takımında bir daha fazla sorumluluk alıp büyüdü.
İşte son halini Belarus maçında çok daha yakından izledik...
Acaba kim Arda Turan " klas" bir oyuncu eğil diyebilir ?
Sizleri bilmem ama ben yukarıda da ifade ettiğim gibi 18 yaşından beri tanıdığım Arda Turan'ın müthiş bir gelişme içinde olduğunu görerek futbolumuz adına hem gururlandım, hem de umutlandım!.
Demek oluyor ki, Türkiye'de de eğer şartlar oluşursa ve futbol oyunu gereğince tabana ! yayılırsa yeni Arda Turanlar, Caner Erkinler, Gökhan Gönüller mutlaka çıkar...
Kulüplerimizi yönetenler Taşıma su ile değirmenin dönmeyeceği "gerçeğini görür ve " ne idüğü belirsiz ? yabancılara dur deyip kendi alt yapılarına gereken önem verirlerse, inanıyorum ki bizde daha çook Arda Turanlar çıkaçaktır ?
Zaten Türk futbolunu içinde bulunduğu kaostan kurtulması için yeni Arda Turan'lar çıkartma ihtiyacı çok fazla.
Fatih Terim ile de o nedenle 5+2 yıllık gibi ! pek alışık olmadığımız bir sözleşme yapıldı, Terim ve ekibine Türk futbolunun geleceği açısından çok önemli görevler düşüyor. Hedefleri tabii ki yeni Arda Turan'ları, Gökhan Gönülleri ve Caner Erkinleri bulup çıkartmak Çıkartmalı da!
Aksi halde daha çook Avrupa ve Dünya ; şampiyonalarını TV ekranlarından izlemeye mecbur kalırız...
Kayseri Maç