|   | 
  • Kiralık Kalem (Satılık Değil Ama)

    BOŞANMAK İSTİYORLARMIŞ

    {NUTİZM VE NUTİSTLER-45}

    EYYÜHEL EVLÂD! (EY ÇOCUKLARIM!) 1980 yılı başlarında İspanya’da şahit olduğum bir olayı tekrar anlatayım:

     

    Bendeniz, iki yıl gemilerde tayfalık yaptım. İspanya’nın batısını biraz bilirim. Santiago De Compostela, Atlas Okyanusu’na yakın bir kent. Çok meşhur, tarihî bir katedrali var; parkları, bahçeleri … görülmeye değer. Kaptan Babi, Saffet ve Hoca (bendeniz), kentte gezmeye çıkmıştık. Bir parkın önünden geçerken parkta gösteri yapan kızlı erkekli yüzlerce genç dikkatimizi çekti. Ellerinde pankartlar, dövizler, slogan atıp duruyorlardı. Yaklaştık. İspanyolcayı ana dili gibi konuşan Kaptan Babi’ye sordum:

     

    “-Pankartlarda neler yazıyor, tercüme eder misin?

     

    Birkaç sloganı çevirdi. Özet olarak; “Boşanabilmeyi istiyoruz. Boşanma hakkımızın verilmesini istiyoruz.” gibi şeyler yazılıymış. Katolik olduklarını ve o tarihlerde dinî kurallardan dolayı Katolik evli çiftlerin asla boşanamayacaklarını biliyordum. Ancak göstericilerin yaşları tuhafıma gitti. Aralarında yaşı 25’ten daha yukarı bir tek kişi bile yoktu. Dudak büktüm ve Babi’ye yeni bir ricada bulundum:

     

    “-Kaptan, birkaç tanesine sorar mısın lütfen, evli olanları var mıymış?

     

    Hangisine sorduysak bekâr olduğu cevabını aldık ve benim şaşkınlıktan aklım durdu… Ben de 28 yaşıma yeni girmiştim o sıralarda ama durumu çok tuhaf buldum. Bilmem haksız mıyım? 

     

    Be çocuk, daha evlenmemişsin. Evliliğin ne olduğunu aynelyakîn bilmiyorsun. Boşanmak mecburiyetinde kalıp kalmayacağın da meçhul… Boşanmak zorunluluğu duydukları hâlde boşanamayan evliler bu şekil bir gösteri yapsalar anlayacağım da aralarında böyle bir iki örnek bile yok… Dereyi görmeden paçayı sıvamak… Boşanmak istiyorlarmış… Katolik olsalar dahi evli olmayan, henüz evlilik sorumluluğunu omuzlarına almamış kimselerin boşanma hakkı peşinde koşmaları doğru bir şey gibi görünmedi bana. Çocuklar kendilerine oyun arıyorlardı herhâlde.

     

    Şimdilerde Katolikler de boşanabiliyorlar galiba. Onlar orada boşanadursunlar, biz dönelim bizim gençlerimize:

     

     “BOŞSUN.” DEMEMEK VE DEDİRTMEMEK ÇOK ÖNEMLİDİR. Evleniniz, boşanmayınız!.. Zira boşanma dolayısıyla Arş titrer…” (Ali el-Müttakî, IX, 1161/27874)

     

    EYYÜHEL EVLÂD! (EY ÇOCUKLARIM!) Gerçekten inançlı ve bilinçli bir Müslüman için, “nikâh” nice hikmetleri bulunan önemli bir akittir; çocuk oyuncağı değildir. Zamanımızın tırnak içinde “Müslümanları”, konunun öneminden habersiz oldukları gibi; bir koca’nın karı’sına (Şartları ve şekli ilgililerce mâlumdur.) “Boşsun. Seni boşadım.” dediği veya bu mealli bir söz söylediği takdirde, dinimize göre o kadınla erkeğin boşanmış olacaklarını bilmezler, kabul etmezler. İçlerinde biraz iman kırıntısı bulunanlar ise bin dereden binbir te’vil getirirler. Bu gerçeği bilen ve kabul eden bazıları da konunun gerektirdiği hassasiyeti göstermezler. Sonuç itibariyle, kendilerini evli sanan pek çok çiftin aslında nikâhsız yaşamakta olduklarını iddia edebiliriz. Ama hepimiz, elhamdulillah Müslüman olduğumuzu söyleriz!

     

    KÂTİL AYILAR.

    EYYÜHEL EVLÂD! (EY ÇOCUKLARIM!) İslâm hukukuna göre, mürtedin hakk-ı hayatı yoktur. Yani İslâm’ı kabul etmek veya etmemek konusunda bütün insanlar özgürdür fakat bir Müslüman, İslâm’dan çıkma özgürlüğüne sahip değildir. O takdirde (İslâm Hukuku’nun kabul edildiği vasatlarda) şer’î hükümlere göre kendisine ölüm cezası uygulanır. Bunu mantığınız almayabilir ama din bizim mantığımıza göre şekillendirilemez. Bunda olduğu gibi her emrin, her yasağın, her tavsiyenin aklımızın erdiği veya ermediği nice hikmetleri vardır. Aklımız ermese de uygulamak, boynumuzun borcudur. Şayet Müslüman isek. Bir örnekti bu, benim söylemeye çalıştığım şey anlaşılsın diye böyle bir örnek verdim. Evet, dinimizin bazı emir ve yasaklarını küçücük akıllarımızla anlayamayabiliriz. Ya da bazılarımız anlamayabilirler.

     

    Bazılarımızın anlayamayacağı, şartlandırılmış mantıkların kabullenmek istemeyeceği bir gerçek de şudur: Dinimize göre evli bir kadın, ancak kocası kabul ederse veya İslâmî ölçüler, haklı gerekçeler çerçevesinde Müslüman bir hâkimin (kadı’nın) vereceği kararla boşanabilir kocasından. Öyle kafasına göre (Ölüm riski, işkence gibi insanlık dışı tehditleri saklı tutuyorum.) çekip gitme, yuvayı terk etme ve yani kendi hayatına yön verme lüksüne sahip değildir. Gündelik hayatını yaşama konusunda da durum bir ölçüde böyledir. Bunu mantıklarınızın alabilmesi için bir başka hükmü hatırlatayım: İslâm’a göre bir Müslüman kadın, kocası izin vermedikçe kendi anne babasını ziyarete dahi gidemez. İslâm bir pakettir, bizim mantığımıza veya keyfimize göre şekillendirilemez. Uymamak, uygulamamak ayrı bir şeydir elbette ama ahkâm kesmek konusunda hiç kimse keyfine göre takılamaz. Ancak, gayrimüslim kadınlara (yani Müslüman DEĞİLLERSE ve bunu ikrar ediyorlarsa) herhangi bir söz söyleme hakkımız da yoktur elbette(!) Şimdi gelelim sadede:

     

    Televizyonda 2017’nin kadına şiddet bilançosu konulu bir haber dinliyordum. “Kendi hayatına yön vermek istedikleri için, yani kafalarına göre takılmak istedikleri için öldürülen kadınlar...” muhabbeti vardı. İster koca ister evlât olsun, ister baba ister kardeş olsun, isterse diğer akrabalar olsun, dinimize göre hiçbir erkeğin bir kadını öldürme hakkı aslâ ve kat’â yoktur. Anladın mı oğlum! Tam tersine Kitabımız’ın ve Efendimiz’in onlarca beyanlarında, kadına karşı sertlik yapmak, şiddet uygulamak daima kötülenmektedir. Yine Kutsal Beyan’da ister erkek, ister kadın bir insan öldürenin bütün insanlığı öldürmüş hükmünde olacağı vurgulanmaktadır. Veee cana kıyana, (kısas gereği) ölüm cezası uygulanır. Lâmı cimi yok! Amma velâkin, ‘kendi hayatına yön verme’ pompalamasıyla şirazeden çıkarılan, görev ve sorumlulukları unutturulan kadınlar hakkındaki hükümlerin, Allah’ın koyduğu İslâmî hukuk değil de beşerin uydurduğu medenî hukuk ile verilmeye çalışılıyor olması fıtrata aykırı düştüğü için, zaten eğitimden mahrum, dinden bîhaber, yontulmamış erkek ayılar, cinayet cürmünü işlemekle karşı karşıya bırakılıyorlar. Dine neticesini dönmüş ileri zekâlıların oluşturdukları hukuka göre boşanma durumunda erkeğe ait mal varlığının kadına peşkeş çekiliyor olması ve kocanın haksız bir nafaka yükü altına sokulması da erkekleri, boşanmak yerine cinayet işlemeğe sürüklemektedir. Yani Müslümanlar da bir bakıma Katolik Hristiyanların yaşadıkları açmazla karşı karşıya bırakılıyorlar. Öyleyse; kadın cinayetlerinden, bu ayılar kadar, (başta yetkililer olmak üzere) dine neticesini dönen, kadını ve erkeği bulunmaları gereken konumdan başka konumlara koyan herkes, hepimiz sorumluyuz. Bu gerçeği göz önünde tutmalısın oğlum. Ve siz, iman ve iz’an sahibi sosyologlar, psikologlar... lütfen Allah’ın emir ve yasaklarına alıcı gözüyle bakınız. Toplum hayatını zehirleyen her türlü kötülükten ve özellikle de erkek ayılardan kurtulmak istiyorsanız. Sağduyuyla bakınız, rasyonel bakınız ve sonra da susmayınız. Lütfen.

     

    TE’VİL.

    EYYÜHEL EVLÂD! (EY ÇOCUKLARIM!) Zamanımızın tırnak içinde “Müslümanları”, dinimizin, Müslüman bir kadının bir gayrimüslim erkekle evlenmesine izin vermediğini kabul etmezler. İçlerinde biraz iman kırıntısı bulunanlar da bin dereden binbir te’vil getirirler. Ama elhamdulillah Müslüman olduklarını söylerler. Bu da bir örnekti. Buna benzeyen pek çok te’vil ve te’vilci var maalesef. Araştırın.

     

    KEHÂNET.

    EYYÜHEL EVLÂD! (EY ÇOCUKLARIM!) Kadın cinayetlerinin artmış olması, çok önemli bir üzüntü ve endişe nedenidir. Ama bundan daha acı ve önemli olanını söyleyeyim mi: KADIN CİNAYETLERİ de İNTİHARLAR da diğer pek çok suç ve ahlâksızlık gibi GİDEREK ARTACAKTIR. 

     

    Benimki bir kehânet değil. Sebepler dururken sonuçlar değişir mi? Hukuk sistemi berbat, cehâlet diz boyu, Allah korkusu ise Kaf Dağı’nın arkasında bir kuyruklu yalan... Ben şimdilik bildiğim sebepleri arz etmiyor, bunu daha sonraya bırakıyorum. Ancak kadına yönelik bu cürümlerin asıl sebepleri konusundaki samimi düşüncelerini korkmadan, çekinmeden ifade edebilecek dostlarıma, kardeşlerime, öğrencilerime şimdiden teşekkür ediyorum. Ortak derdimize el birliğiyle derman arayalım. Özgürlükçüler, özgüvenciler, hümanistler, nutistler de buyursun misafirimiz olsunlar. Niyetimiz iyi ise ve samimiysek, mutlaka hepimizin lehine doğru yollar bulabiliriz. Vesselâm.

     

    SEMAVÎ ÖLÇÜLERİN, SINIRLARIN TE’VİLLERLE DEĞİŞTİRİLMESİNE, KADININ ŞİRRETLEŞTİRİLMESİNE VE KATİL AYILARIN ŞİDDET TUTKULARINA hayır.

     

    Hayırist, esenlik dolu HAYIRLI günler diler.

     

    R. Serdar Özmilli

Kar360.com Kayseri-Trkiye ve Dnya gndemini takip edebileceiniz, nteraktif bir haber sitesidir. Yazlm ve Tasarm hizmeti www.tahamedya.com tarafndan yaplmtr.