Benim Karadenizli hemşerim Temel yanlışlıkla otobana ters yönden girmiş.
Tabii ki karşı yönden gelenler zor durumda kalıp durumu hemen radyolara bildirmiş. Temel’in de dinlediği radyolardan anons geçmeye başlamış:
- Lütfen dikkat…Sayın sürücüler, 38 numaralı otobanda ‘bir’sürücü ters yönde aracıyla ilerliyor. Kaza yapmamak için lütfen dikkatli araç kullanın!
Anonsu duyan Temel, sinirli ve kızgın biçimde söylenmeye başlamış:
- Ne biri, ne biri, hepsi, hepsi ters…
***
Kayserispor’un işi de şimdi tam da bu durumda.
Sportif işlere ters yönden giriş yapan, bilenlerin uyarılarına kulak asmayan, ‘ben bilirim’ diyen yöneticilerimiz, sadece şimdikileri kast etmiyorum, ‘futbol yönetim otobanı’na yanlış yönden girdiği için başımız her adımda ağrıyor.
Kayserispor yöneticilerinin her yanlış hamlesi Kayserililerin tabiriyle ‘ağrısız başımıza çaput doluyor.
***
Nedir son durum?!
Kısaca izah edeyim…
Transfer tahtasını UEFA kapattı…
Banka gelirlerinin tamamına temlik kondu…
Transfer tahtasını açma itirazı reddedildi.
Kulübün borcu 40 mil EURO civarlarında konuşuluyor.
***
Devam etmeye gerek görmüyorum.
Doktorlar çok umutlu konuşmuyor, taraftarlardan bile ‘artık evine götürün’ diyenleri duyuyoruz.
Tövbeee…
***
Fakat bana göre bir umut daha var:
- Allah’ın seviyorsan hemen söyle, diye atılanları hissediyorum… Dinlemiyormuş, ilgilenmiyormuş, hiç oralı değilmiş, ‘hadi canım sen de’ der gibi yalandan kulak kabartanları da görmüyor değilim:
Çare mi?
Burak Yılmaz ve mevcut futbolcular!
***
Şimdi, Fenerbahçe, Trabzon, Beşiktaş, Galatasaray ve diğer takımlar harıl harıl transfer yapıyor. Doğru mu?
Doğru…
Yaptıkları bu transferlerle takıma yeni eklemeler yapıyor. Doğru mu?
Doğru…
Geçen seneki mevcut kadrolarından pek çok ismi de elden çıkarıyor. Doğru mu?
Doğru…
Bu takımların hepsi aslında oturmuş, birbirine yeni alışmış, uyum sağlamış takımlarını bozuyor. Doğru mu?
Doğru…
Takımını bozmayan, ya da bozamayan kim var?
-Kayserispor…
***
Yeni transferler takıma uyum sağlayıp, teknik adamlar istediği oyun sistemini oturtana kadar, abartmıyorum 8-10 hafta geçiyor.
Örnek, Fenerbahçe. Geçen sezonu şampiyonun ensesinde tamamladı. O kadroya; Maxim, Nesyri, Cenk Tosun, Oğuz Aydın, Levent Mercan ve gelecekler gibi adamlar aldı. Mitchy, Serdar Dursun, Bonucci gitti.
Krunic, Kent, Emre Mor, Crespo, Lincoln, Pedro, King, Zajc kadroda düşünülmüyor. Gidin başınızın çaresine bakın deniliyor…
Geçen sene takımda oynayan yaklaşık 15 futbolcu değişti. Yahu takım 11 kişi oynuyor zaten.
Fenerbahçe’nin başında dünyanın en başarılı teknik direktörlerinden biri var: Jose Mourinho.
Şampiyonlar Ligi ön eleme maçında Lugano maçlarının ikisini de seyrettim.
Ne yalan söyleyeyim oynanan futbolu hiç beğenmedim. Dzeko geçen seneden daha diriydi.
Tur gitti geldi. Lugano’dan 4 gol yiyen daha ince hesaplar yapmalı!
Bu diğerleri için de böyle, hepsi, hepsi!
***
Çok transfer sorunlara çözüm değil. Önemli olan takım olabilmek.
Gönderdikleri adamlara bakın lütfen, Emre Mor’a çok takımın bütçesi yetmez. King ve Kent bu takımdan gidiyor. İyi mi?
***
Ya Benim Trabzonspor! Abdullah Avcı ne çok adam aldı ne çok adamı gönderdi.
Galatasaray neredeyse en az transferi yapanlardan. Onların da mı transfer tahtası kapalı? Hayır.
Fakat adamlar sadece 8 numara arıyor. Onu da boşuna yapıyor.
Elinde, Kerem Demirbay gibi Almanya alt yapılı, yerli statüye sahip çok güçlü, teknik, süper bir adam var.
Hepsi öyle biri değil ki!
***
Sadede geliyorum:
Kayserispor neredeyse 2 yıldır aynı oyuncularla oynuyor. En az bozulan bir takım. Hani Kayserililer diyor ya:
Değişeni yok!
Nasıl olsa bu kadar sıkıntının içinde, bu yokluğun içinde, umutlarımızı Kaf dağına bağlamanın bir anlamı da yok.
***
Ben diyorum ki:
- Yöneticiler siz şöyle bir kenara çekilin bakayım! Direksiyonu Burak Yılmaz ve mevcut futbolculara bırakın.
Maç kazandıklarında bütün kameraların önüne koşup, maça girerken boynunuza takmadığınız atkıları da takarak;
- Çok büyük fedakarlıklarla bu galibiyeti aldık. Burak Yılmaz’ın ve futbolcularımızın gözlerinden öpüyoruz, falan deyin.
Sonra ortadan kaybolun! Ortalıklarda da görünmeyin.
Sonuç iyi olmazsa, stattan ayrılırken, size yol göstereyim, asansörden direkt garaja, arabanıza inerseniz sizi kameralar da dahil kimse göremez!
Deplasmanlara da sakın gitmeyin! Ne gerek var, boşuna masraf yapmayın. Bırakın Burak Yılmaz ve mevcut futbolcular bu işi halleder.
***
Çok ciddiyim.
Burak Yılmaz ve mevcut futbolcular geçen seneden daha iyi sonuç elde edecekler!
Beyler… Açlık insanları pek çok dertten kurtarır. Açlık her hastalığın şifasıdır.
Bunu unutmayın.
Ne açlığı, bu adamlar tok demeyin saf saf…
Ben mideden bahsetmiyorum.
Ruhtan bahsediyorum! Ruh…
***
Burak Yılmaz, Türk Futbolu’nun en başarılı kariyerlerinden birine sahip. Ama teknik adam olarak başarıya aç, aççç.
Kayserispor’da bu kadar zorluğun içinde takımı ilk haftalarda şöyle bir şahlandırıp, evinde Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor’dan ikisini eli boş gönderse ne olur?
Deplasmandan 3 galibiyetle dönse, Burak Yılmaz’ın ve futbolcularının yürüyüşü değişir. Kendine güveni gelir.
Yayıncı kuruluş başta olmak üzere bütün medya eskiden olduğu gibi peşinde koşmaya başlar.
Montella Out, Burak Yılmaz İN manşetlerini görmeye başlarız. Doğru mu?
Doğru.
Futbol, Burak Yılmaz’ın geninde var.
Babadan geliyor. Burak Yılmaz, futbolu en ince ayrıntılarına kadar yaşamış biri.
Ben Burak Yılmaz’ı tanımam, bilmem, maçtan başka bir yerde de görmem, görmedim de.
Fakattt sahip olduğu yeteneği biliyorum, içindeki ateşi görebiliyorum. Futbol için her şeye sahip.
Hani ‘futbolun en altından geldim’ derler ya!
Teknik Direktör Burak Yılmaz için en dip Kayserispor!
Kayserispor’u kesinlikle küçümseme gibi bir amacım yok, olamaz da!
Fitne çıkarmayın sakın ola!
Türkiye Kupası’nı kazanmış bir Kayserispor’dan bahsediyoruz!
Aloooo…
***
Ben, Burak Yılmaz’ın yeteneklerinden yararlanmak, onun teknik yöneticilik trendinin yükselişini başlatmak için önünden çekilin, gölge etmeyin, diyorum sadece.
Çünkü O’nun hayallerinde Türkiye Milli Takımı’nın Teknik Patronu olma yatıyor… Her cümlesinde hissettiriyor.
Burak Yılmaz, bu amaca ulaşmak için aç ve çırpınıyor! Görmüyor musunuz?
İşte o zirveye giden merdivenin ilk basamakları Kayserispor!
Bırakın kendine güvenerek, emin adımlarla çıksın bu yolculuğa!
Şuna emin, olun hırsını ve duygularını futbol bilgisinin, aklının emrine verirse başarmaması için bir sebep yok.
Burak Yılmaz’ın önündeki tek engel Burak Yılmaz olur.
Siz önünden çekilin. Bırakın yapsın. Siz panik yapmayın.
***
Beyler bunlar güzelleme değil.
Şu şartlarda bir kriz yaşıyoruz. Krizi başarıyla atlamanın en doğru ilk adımı krizi kabul etmek, etkili ve şeffaf müdahale etmek, panik yapmadan takip etmek, paylaşmak, sorumlulukları yerine getirmek, tutarlı mesaj vermek, empati, işbirliği, ders çıkarmak, analiz etmek, iyileştirmek ve gelecekteki krizlere hazırlıklı olmak.
Her krizin farklı ve bir fırsat olduğunu unutmamak gerekir.
İşte Kayserispor’un bu krizi Burak Yılmaz için bir fırsat.
Ne yapsa kimse niye öyle yaptın diyemez, niye onu almadın, şunu oynatmadın diyemez. Çünkü kapı kar, içeri dar.
***
Aloooo!
Beyler, Burak Yılmaz için söylediklerimin hepsi mevcut futbolcular için de geçerlidir.
Onlar da başarıya aç, açç.
Onlar da şöyle dolgun rakamlı sözleşmeler yapmak istemez mi?
Aynı başarıları onlar yakaladıklarında daha ilk yarı sonrası Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzon, hatta Real Madrid ve Barcelona bizim Bilal, Arif, Eray, Onurcan, Eren, Baran Ali, Şamil ve Talha için kapımızı çalmayacak mı?