İşin ciddiyetini anlamadılar! İşler çığrından çıktı.
Gıda fiyatları almış başını gidiyor. Gıda enflasyonu ülkenin sorunu, vatandaşın gündemi olmuş. Tarım politikası ile yanlış üstüne yanlış yapıldı. Üretim bitirildi. İthalatın önü açıldı. Şimdi de fiyat artışlarına karşı savunmasız kalındı. Tarım mekanizması çalışmıyor. Ekonomi çarkının dişlerinden biri olan çiftçi, sistemden düşürülmüş. Kendi çiftçini desteklemedikten sonra, dışa bağımlı olduktan sonra sonucun böyle olacağına şaşırdık mı hayır şaşırmadık.
Bu işin sonu kriz değil, bunun sonucunda “ekonomik buhran” olur.
Defalarca kez uyardık. Yapmayın dedik. Tedbir alın dedik. Görmediniz, görmezden geldiniz. Duymadınız, duymazdan geldiniz. İşte gelinen nokta ortada. Krizin ileri ve en tehlikeli aşamasına gelindi. Ekonomik buhran dönemine geçtik.
Ekonomi de, resesyonun (çöküşü) uzatmayı geciktirmeye, unutturmaya çalıştınız. Ama artık yol bitti. Saklanacak bir durum yok, her şey gün yüzüne çıktı.
Vatandaş 1 Liranın hesabını yapıyor!
Ekmek kuyruklarını görüyorsunuz değil mi? Onlar varlık kuyruğu değil. Yokluk kuyruğu, yoksulluğun kuyruğu… Diyecek söz mü kalmış. 1 TL tasarruf etmek için kilometrelerce yol gidip gelen vatandaşlar var. Bugün ettiği ufak tasarrufla, yarının da hesabını yapıyor halk. Yazık değil mi bu hale düştüğüne. El insaf!
Rüzgâr ektiniz, fırtına biçeceksiniz!
İnsanlar gelirsiz ve borçlu. Kısıtlamalar insanları bunalttı. Siftahsız dükkan açan esnaf var. Dükkanı açtığında zararına açılış yapan esnaf var. İcralık esnaf sayısı her geçen gün artıyor. Bu kadar insan keyfi mi iflas ediyor. Ekmek teknesinin kepenklerini indiriyor. Destek denilerek yeni kredi almaya mecbur bırakmak ne demek? Zaten borçlu ihtiyacı var, borcu borçla çevir diyor başka bir deyişle. Sanki o kredileri geri ödemesi gelmeyecekmiş gibi.
Destekler esnafın dişinin kovuğuna yetmez. Sıkıntının bitmesi mümkün değil. 6 ertelemek çözüm değil. Ödemeler yaklaşıyor. O zaman geldiğinde olmayan parayla nasıl ödenecek o borç ve krediler.
Gelinen duruma bakın ki; Ağalar bizimle eğleniyor!
Market raflarında ürünler ateş pahası. Fiyat artış oranı enflasyonun kat be kat üzerinde. Bu işte bir yanlışlık var. Ya enflasyon ya da etiketler de bir hile var. Ama yanlışın nerede olduğunu herkes biliyor. En çok konuşulduğu için söyleyelim; Evin temel gıda maddesi olmazsa olmazı, ayçiçeği yağının fiyatı aldı başını gitti gidiyor. Üstüne bir daha zam geleceği konuşuluyor. Yuhh be yuhh!!!
Gıda krizin sorumlusu “esnaf” oldu!
Gıdalara gelen zam sonrası, açıklamalar gelmeye başladı. Gıda denetçileri dolaşmaya başladı. Fiyatları kontrol edip, gereken cezaları yazmakla görevlendirildiler. Gıda artışının sebebi sadece esnaf değildir. Fiyat piyasada oluşur. Rekabet ortamını kurduktan sonra, fiyat piyasada kendiliğinden oluşur. Ürün ithal gelmişse, piyasada tekelcilik olmuşsa, mal kıtlığı varsa fiyatlar artar. Dünyada gıda sıkıntısı var. Kış dönemi, mevsimin etkisi var. Dövizde yükseldi, ithal mallar yükselir haliyle değil mi?
Fiyat kontrolü nasıl sonuç verecek?
Esnafa, fiyatları indirmesi için ağır ceza kesmekle korkutma. Zaten esnaf, zor durumda gıda işi yapanların dışında piyasada para neredeyse hiç dönmüyor. Bunun arkasından kazanan büyük tüccarlar olur. Kaybeden yine küçük esnaf olur. Satışlar azalmış, müşteri azalmış, gider ve maliyet kalemleri artmış ne olacaktı başka? Zalim kim oldu? Esnaf oldu. Pahalı gıda sattığı için. Mecburiyetler hep göz ardı ediliyor. Faturası belli olan mal, eğer gerçekten fahiş fiyata satılıyorsa kes cezayı ama herkesi de suçlamayın!
Müjde diye, PTT üzerinden temel gıda maddelerinin satışı yapılacak!.. Üstelik sadece ayçiçeği yağı da değil. Seyyar tanzim satışlar sonrası, şimdi dijital alış-veriş dönemine geçtik. Gıda kolileri kapımıza gelecek. Valla kim nereden alırsa alsın, nereden getirirse getirsin. Bu iş taşıma suyla değirmeni çevirmek. Bu da gelen tsunamiyi e-n-g-e-l-l-e-y-e-m-e-z. Daha önce de yapıldı, sonuç alınamadı. Mal ve ürünler, zamlı olarak halkın önüne geri geldi.
Devlet politikası, üreticilere ve marketlere sözü geçmeyen ekonomi sistemiyle, esnafın mecbur kalarak, kendisine dayatılmış pahalı fiyatta az oynamalar yaptırarak, bu pahalılığı normalleştirecekler. Kısaca "kabullendirme" hamlesinden başka bir şey değil... Halk bu düşünceyle sefalete mahkum ediliyor. Üstelik yaşananlar hiç ders olmamış gibi. Tekrar tekrar yaşanıyor. Yazık bu millete!
Derhal, İsraf ekonomisinden vazgeçilmeli. Devlet, bütün kamu kurumları ile acil tasarruf yapmalı. Tasarrufa da en tepeden başlanmalı. Yoksa;
Bu işin sonunda yaşananların gideceği yer, ekonomik kriz değil, ekonomik buhran olur!!! Sosyal patlamalar, huzursuzluklar, aile içi trajik çatışmalar ve kopmalar, tsunami halinde yaşanır. 2021’de İşsizlik, iflaslar, yoksulluk hepsi birden gelecek. Ayrım da yapmayacak. Dev dalgalar, hepimizi içine alacak.
İstenmeyen olaylar yaşanacak. Yaşanmasını istemiyorsanız Eğer, ZENGİNLERİN sözlerine değil, FAKİRLERİN Gözlerine bakacaksınız!!!