Fuat Çapa, Beşiktaş maçı öncesi iddialı konuşmuş, hem rakibe hem de kamuoyuna sürprizlerinin olacağını söylemişti.
Açıkcası bu açıklamadan sonra herkes gibi bende de bir beklenti oluştu. İlerde basacak, rakibin sorunlu bölgesi sol bek ve Escude'nin üzerine oyun yıkılacak, ortasahada rakibin pas organizasyonuna izin verilmeyecek. 90 dakika boyunca saldırgan, agresif, hem oynayan hem de oynatmayan bir Erciyes izleyeceğiz umudu doğmuştu.
Ama ne yazık ki beklentiler boşa çıktı. Sadece rakibi karşılamak, rakibin oyununu bozmak, olursa da şans golleriyle, kişisel becerilerle sonuca gitmek isteyen bir takım vardı ahada.
Bütün taktik buydu. Ne organize bir atak, ne kanat bindirmesi, ne hücumda çoğalma. Sadece rakibi oynatmamak, kanat akınlarına karşı önlem alınmış, Fernandes'e yakın markaj uygulanmış. Kanat oyuncularına nasıl önlem alındıysa da anlayamadım. Gökhan Töre, attığı golün oluş şekli dışında başka türlü gol atamaz ama karşılayan yok, yanında kimse yok. Gökhan alıyor, düzeltiyor, sürüyor, kaleye bakıp vuruyor. Erciyes'ten kimse yok.
Yasin'in şahsi gayretleri ve çabasıyla kazanılan bir penaltı ve bir de gol var.
Yenilen gollere baktığımızda basit hatalar. Hem takım halinde hem de kişisel. Escude'nin kafa golündeki adam paylaşımındaki hata, Gökhan'ın ve Almeida'nın gollerindeki hatalar amatör takımların yapmayacağı hatalardır. İki kere öne geçip maçı iki farklı kaybediyorsanız demek ki sorun var. Hem de birden fazla sorun var.
Takımen en çok koşanları iki bek oluyorsa sorun daha da büyük demektir. 100 dakikaya yakın oynanan maçta 19 dakikanın altında topa sahip oluyorsanız sorun var, rakip 29 dakikaya yakın sahip oluyors sorun var demektir. Beşiktaş hem topla oynama süresi hem de isabetli pas oranında büyük üstünlük kuruyorsa problem büyük demek.
Demek ki Erciyes ne oynadı ne de rakibi oynatmadı. Kazanmak istiyorsanız rakibinizden çok mücadele etmeli, istemeli ve bunu sahada göstermelisiniz. Beşiktaş daha çok koşan, topa daha çok sahip olan, daha çok pas yapan, daha çok gol girişiminde bulunan, dönen topları daha çok alan taraf. Peki Erciyes nasıl kazanabilir ki. Zaten kazanmaya yönelik bir oyun anlayışı taktiği yok.
Koşmayıp, mücadele de etmeyince sonuç belli oldu.
15 ile 45 dakika arası bölümlerinde Erciyes doğruları yaptı ama sonra yanlış yaptı.
Beşiktaş gibi bir takıma karşı sadece yarım saat doğru yapmak kazanmaya yetmez. Bunun en az 70-75 dakikaya yayılması lazımdı.
Fuat Çapa'nın oyun sisteminde kilit isim Azofeifa. Kosta Rika'lı sanki pikniğe, gezintiye çıkmı gibiydi. Vurdumduymaz, pas atmaktan aciz, oyuna çabuk küsen, sanki silah zoruyla maça çıkmış gibiydi. 90 dakika boyunca Azo'ya tahammül etmek hoca hatasıdır. Azofeifa bile Çapa'nın kendisine tahammül ettiği kadar tahammül etdemedi ve kırmızıyı görüp çıtı.
Oysa 60'tan sonra yapılacak bir Azofeifa-Murat Akın ve Ovares-Sinan Kaloğlu değişiklikleri takımın maçtan kopmasını englelerdi.
Şu bir gerçek ki Azofeifa şuanda oynarsa Erciyes hücumda bişeyler yapabilir oynamazsa o zaman vay takımın haline. Herşey Kosta Rikalı'nın paşa gönlüne bağlı.
İbricic7ing elişi belki bu bölgede hem rekabeti hem de hücumsal oyun anlayışında değişikliklere umarım neden olur. Gerçi sistem böyle devam edecekse sadece oynatmamak için çaba harcanaksa o zaman Azo'ya da gerek yok. Tamamen mücadele edenlerden ortasahayı kurup, ustaları tribüne göndermek daha doğru olacak.
Umarım Beşiktaş maçındaki hatalardan ders alınır. Özellikle savunmadaki hatalar, sadece oynatmamak üzerine kurulan bir düzenin çok iyi sorgulanması gerekiyor.
Atalar; 'Büyük lokma ye ama büyük konuşma' derler. Umarım bu da Fuat Çapa'ya ders olur. Yoksa her maç öncesi rakibe ve kamuoyuna sürprizimiz var deyip kendimize güldürmeyelim...
http://www.kayserianadoluhaber.com.tr
http://www.kayserianadoluhaber.com.tr