“Dünyadaki dürüst ve gerçek sözlerin neredeyse tamamı çocuklar tarafından söylenmektedir.”
O. W. Holmes
Bu kitabı yazmamın asıl nedeni, çeşitli nedenlerle terapiye gelen anne babaların, çocuk yetiştirme ile ilgili farkındalıklarının çok düşük olmasıydı. Bir baba merkezimizde terapiye gelen çocuklarıyla ilgili şunu söylemişti: “Hocam, dersleri için özel öğretmen ayarladım. Yüzme havuzuna gönderiyorum. Ayrıca dikkatlerini gelişmesi için merkezimizden destek alıyoruz. Daha ne yapabilirim ki!” demişti. Oysa bu baba bu etkinliklerin hiçbirinde çocuklarının yanında değildi. Çocukları duygularını içinde yaşıyor, bastırıyor ve bunu anne babasıyla paylaşmıyordu.
Çocuklar etten, kemikten ve duygudan yaratılmış varlıklardır. Hayattan ilk yıllarında duygularını paylaşabileceği birine ihtiyaç duyarlar. İçinde kaynayan “duygu Volkan’ı “biriyle paylaşmayı ister. Paylaşamazsa yenilecektir çocuk. Duygularını paylaşamayan çocuk duygularının farkına varamaz. Duygularının farkına varamayınca da onları yönetemeyecektir.
Bir çocuğun hayatta kazanabileceği en önemli özelliklerden biri duygularının ona ne söylediğini anlayabilmesidir. Duygularının ne söylediğini öğrenen çocuk mutlu olmayı öğrenmiştir. Bunu öğretecek olan ise anne babadır. Anne baba, çocuğun duygu barajının önündeki kapakları açmalı ve kontrollü bir şekilde duyguların akışını sağlamalıdır.
Duygularının anne babası tarafından kabul edildiğini gören çocuk, bu duyguların normal olduğunu anlar. Örneğin sevme duygusunun yanında öfke duygusunun da hayatın bir parçası olduğunu deneyimler. Bu duyguya sahip olmanın bir sorun olmadığını fark eder. Bu duygularla baş etmeyi ise daha sonra öğrenecektir.
Örneğin; okuldan öfkeli bir şekilde eve gelen çocuk, beden diliyle anne babasına mesaj verir. Bu noktada anne babasının yapacağı ilk şeyi; yargılamadan duygularının ifadesine izin vermektir. Bırakın çocuk içini döksün, olayı anlatsın ve rahatlasın. Tam bu esnada onun yaptığının yanlış olduğunu söylerseniz çocuk bir daha size bir şey söylemeyecek ve başkasına gidecektir. Futbol tabiriyle size gelen bu duyguyu bir top olarak kabul edin ve önce göğsünüzde yumuşatın, yere indirin ve bu duyguya çocukla birlikte, çocuğun gözünden bakmaya çalışın.
Anlaşıldığını ve duygusunun fark edildiğini gören çocuk zaten rahatlayacaktır. Anne babası onu eleştirmeden, pazarlamadan, kızmadan dinliyorsa değerli olduğunu anlar. Anne babası tarafından değer gören çocuğun kendine ve anne babasına güveni tamdır.
Bazen anne babalar çocukları ile iletişim kuramadıkları için yakınırlar. Bu sorunun asıl nedeni ise çocukların duygularına imkân vermemek ve onları dinlemektir. Anne babası tarafından duygusuna imkân verilmeyen çocuk sevilmediğini düşünür ve duygularını kabul edecek başka birini arar.
Duygularımız hayatta kalmak için gereklidir. Bu gerekliliği Doğumdan itibaren hisseden çocuklar duygularını paylaşabilecek birilerini arar. İşte anne baba çocuğun duygusunu paylaştığı yegâne yer olmalıdır.