O kadarda olmaz, olamaz dediğimiz ne varsa oluyor arkadaş!
Salgın sürecinde ABD ve Avrupa ülkelerinde, KDV bazı vergi oranlarında indirim ve halka teşvik edici destekler verilirken, bize gelen ÖTV artışı şok etkisi yaptı. Yapılan artış, (yani zam) resmi gazetede resmi tatil gününde yayımlandı. Burası çok ilginç. Kafa karıştırıcı. Normal olmayan durumdur bu.
Merkez Bankası, zaten aylardır döviz kurunu kontrol etmek için, baskılamak için elindeki tüm imkânları seferber etmişti, etmeye de devam diyor hâlâ. Har vurulup harman savrulan rezervlerde buraya kadar. Paralar artık suyunu çekti. Merkez Bankası, Eksi rezervlerle swap anlaşmaları ile gemi yürümeye devam etti ama su almaya da devam etti. Döviz Karadeniz’de çıkarılacağı ihtimali olan Doğalgaz haberi ile gevşedi. Ama önceki haline tekrar geldi. Piyasalar biraz geçtikten sonra bile gerçekçi bulmadı bu haberi. Uzman ve profesörlerin açıklamaları yetti doğruyu yanlışı görmeye.
Demek ki; Döviz kuruyla vergi oranları arasında tatlı bir rekabet var.
Artan döviz talebi içerden baskı unsuru olmaya başladı. Halk, dolarizasyona kapıldı. Yani kendi parasına güveni azaldı, döviz varlık alımlarını artırdı. Bu talebi kısmak içinde vergi oranları artırılmıştı. Kambiyo vergisi. Bu döviz alımının önüne geçmek için yapılmıştı kısmen kesti duraksattı ama nafile açık o kadar büyük ki, ekonominin ihtiyacı olan döviz maalesef yok. Bankalardaki döviz işlemleri ile Merkez bankasının zorunlu karşılık oranlarını artırması ile de bir hamle daha yapılmış olsa da yine dikiş tutmuyor.
ÖTV artışı zaruretti.
Bu hafta sonu, resmi gazetede ÖTV zammı haberi, kafaları karıştırdı. Bu sabah uyandığınızda, 2000 cc üzeri araç almak isteseniz ve gitseniz bayiye. Türkiye'ye girişi fiyatı, 100.000 ₺ olan aracı babaşka bir etiketle alacaksınız. Hesap gayet basit, Araç: 100.000 ₺, Motorlu Taşıtlar Vergisi, 8.405 ₺,ÖTV: 220.000 ₺ ( yeni oldu) KDV: 57.600 ₺ olmak üzere toplam: 386.005 ₺ ödemeye razı olacaktınız. Kısacası: 1 arabayı kendinize neredeyse, 3 araba devlete alacaktınız. Vergi böyle bir şey. Vergi toplamakta ayrı bir sanat.
Vergi verilmez, toplanır!
Motorlu taşıtlar vergisinden 2002 yılında 490 Milyon $ gelir oluşturulurken, 2019 yılında bu rakam 4 Milyar 220 Milyon $ a ulaştı. Artış :% 760 lara ulaştı. Vergi kalemleri ve hesapları döviz kurunu paralel takip ediyor.
Bu durum sürdürülebilir değil!
Orta halli bir otomobil fiyatı, bir dairenin fiyatına eşitlendi. Bu kadarda olmaz olmamalı. Bu işte bir yanlışlık var. Yine bir hesap yapalım. 2011 yılında fiyatı 21.000 TL olan Renault marka otomobil O yılda 33 asgari ücrete denk geliyor. 2020 yılı itibariyle son durumda aynı model aracın fiyatı 132.000 TL olarak 56 asgari ücret fiyatına geliyor. Değişime, artışa bakar mısınız? Zaten ithal ürünler bunlar. Burada kısmen yerli imkanlarla yapılıyor olsa da, inanılmaz artışlar.
Almanya bizi kıskanmasında ne yapsın?
Almanya’da çıplak fiyatı 20.000€ olan 2000 cc üzerindeki bir otomobilin, Türkiye’de anahtar teslim fiyatı, (20.000€+%220 ÖTV)+%18 KDV=660.000₺ olur. Almanya sattığı otomobilden, % 20 kar etse, bizim karımıza bak ki, kazanç nasıl elde edilir görsün. Kafadan bir hesapla 500 Bin Türk Lirası devlete gitti. Aynı otomobilden Almanya, 2-5 bin Euro kazandı. Onların ki mi kâr bizim ki mi? Almanya’nın maliyetinin 3 katı kâr var ortada. Allah bereket versin. Almanya’dan çok kazanıyoruz valla.
ÖTV artışı, döviz harcamalarını kısmak amacı taşıyor diye düşünsek bile altında başka sebepler de aranabilir. Bu bir sinyaldir. Siz dışarıya Döviz rezervim tükendi, savunma imkanlarım daraldı mesajı veriyorsunuz. Bir anlamda ekonominin çıkmazlarda olduğunu dolaylı olarak söylüyorsunuz. Yükü halın üzerine yıkıyorsunuz.
2.El piyasası yanıyor kavruluyor! Otomobil yatırımlık oldu!
İkinci el satışları biraz artmıştı sıfır araç azlığından kaynaklı. Artış hem fiyata yansıdı. Öyle ki, Hurda teşvikinde olan araçlar artık revaçta. Yüzüne bakmayacağınız araçlar şu an bir asgari ücretlinin bir yıllık (12 aylık) maaşı fiyatına. Otomobil bile yatırımlık oldu.
Yerli Otomobil hayallerde kalmasın!
Elektrikli otomobiller, teşvik edilecekse bu ÖTV artışı ile, dünya da büyük bir rekabet var. Ülke olarak yerli markamızla onlara yetişmemiz mümkün değil. Onlar pazara şimdiden hakimler. Teşvik sebebiyle de bu ithal araçlardan alınan vergi çok düşük olacak. Bu da fiyatını daha cazip kılacak.
Bütçe açığı, açılmaya devam ediyor. Sıcak para haddinden fazla ihtiyaç oldu. Turizm, gelirleri çok cılız bir getiri sağladı. Dış bor kimseden alınamıyor. Swap anlaşmaları yetersiz. İç borçlanma, ve vergiler şu durumda en önemli gelir getiren kalemler. Otomobilde zaruri bir ihtiyaç olduğu için vergi kaçırma durumu söz konusu bile olmadığı için, devlete büyük bir gelir sağlayacak.
Yeni vergiler yolda!
Çok yakında, sigara ve halkın temel ihtiyaç maddelerinin bazılarına daha vergi getirilebilir.Emlak ve turizm sektörünü de tekrar hareketlendirmek içinde, bazı müteahhitlere “vergi indirimi” söz konusu olabilir.
Şu vergilendirme, sadece bir başlangıç olabilir. Çünkü, devletin paraya olan ihtiyacı hiç bu kadar fazla olmamıştı.
Şeytan ayrıntıda gizlidir! Kafamda deli sorular?
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, kendisi de bir özel eğitim kurumunun patronu. Bir konuşmasında Öğretmenlerim ücretinin yük olduğunu söylemişti. Bu eğitimcilerin tepkisini çekti. Eğitimci birisinin ağzından böyle bir cümlenin rastgele, gelişi güze çıkmayacağını düşünüyorum. Çünkü Bakan, sözünün nereye gideceğini bilen ve üzerindeki sorumluluğun bilincinde olan birisi. Öğretmen maaşlarında, uzaktan eğitim, olduğu pandemi döneminde bir zaruret gerekçe gösterilip kesinti yapılır mı ya da düşürülür mü diye düşünmeye başladım. Sebebini şöyle izah edeyim:
THY’de çalışan personelin maaşları %30-50 aralığında düşürülecek. Bu konuda THY ve sendika anlaşmaya vardı. Memur maaşlarında da, böyle bir düşünce olabilir mi? Bakan Bey’in açıklaması bir nabız yoklama tepki ölçme olabilir mi? Düşünmeden edemiyorum.
Zaruret hali, her şeyi yapmaya mübah kılar. Kafamda deli tilkiler dolanıyor.Sonbahar, kışı erken getirecek. Hadi hayırlısı…