“Bugün de, Türkiye'nin en hayati meselesi, “namuslu adam” meselesidir. Türkiye'nin bütün badirelerinin başında namussuzluk belası vardır.” Y. N. Öztürk
En son da söylenecek sözü en başta söyleyeyim de, sonra kimin ne olduğu en baştan belli olsun.
Dikkat ettiniz mi?
Şahısların menfaati, devletin menfaatinin önüne geçmiş. Bazı kişiler ve gruplar, şahsi çıkarları için, devletin varlığını, değerlerini, ağırlığını, ciddiyetini hiçe sayıyorlar. Devletin gücü ve imkânları, kişilerin şahsi işleri ve siyasi çıkar beklentilerine hizmet ediyor.
Devlet ciddiyeti kayboldu!
Türkiye’de işler kurumlar üzerinden değil, kişiler ve tanıdıklar üzerinden gerçekleşiyor. Bu ülkede, para kazanmanın ve zengin olmanın, servet sahibi olmanın, büyük gelir elde etmenin yolu çalışmak değil. Teknoloji üreterek değil, fabrika kurarak, ihracat yaparak değil. Siyasilere yakın olmak! Belediyelerden ve devletten ballı kaymaklı garantili ihaleler almakla oluyormuş.
Sezgin Baran Korkmaz, isimli eğitimi düşük, ingilizcesi bile olmayan kazandığı serveti nasıl elde ettiği şaibeli olan bir adam Türkiye’nin en çok konuşulan ismi. Kurduğu SBK Holding ile Amerika’da da karanlık insanlarla iş yapıp, Türkiye’de batmakta olan iflas riski taşıyan zor durumda olan şirketleri kelepir fiyatına almak gibi bir eylem içersindeymiş. Değerinin katbekat altında bir fiyatla ele geçirmek için bekleyen tam bir fırsatçı.
Ayrıca nasıl oluyorsa! Kara para aklama ve kayıt dışı nereden kazanıldığı belli olmayan paranın ekonomi sistemine normal bir gelir olarak sokulmasını sağlayan, devletin en üst kademelerinde tanıdıkları olan ve iyi bağlantılar kurabilen bir SBK var karşımızda.
Şimdi çekirgenin son zıpladığı durumda! ABD’de sorgulanacak. Türkiye’de hakkında istihbarat raporları düzenlenmiş olmasına rağmen Cumhurbaşkanı’na bile çok kolay ulaşabiliyor. Paramount Oteli’ne çökme ile ayyuka çıkan olay sonra işler dallanıp budaklandı. Bu adam de neymiş noktasına geldik. ABD savcılarına, kimlerle nasıl iş tuttuğunu bir anlatmaya başlasa, ortalık karışır.
SBK dese ki; Türkiye’de şu isimlerin haberi vardı. Bu insanlar bize destek oldu, önümüzü açtı, teşvik etti. Kara para aklama mevzusunda uluslar arası hukukta yargılanır. Devlet görevlilerin adı lekelenir. Ülkenin itibarı bile kalmaz.
Ama neyi öğrendik!
"Kutlu dava" dedikleri, Türkiye Cumhuriyeti’ni hortumlamakmış! Bu pislikler bir bir ortaya saçılmasaydı bilebilir miydik? Hayır! İyi oldu öylese… Şer gibi görünen işten bir hayır çıktı. Halkın ve toplumun gerçekleri görmesine vesile oldu.
Sedat Peker'in ifşalarıyla gün yüzüne dökülmeye başladı pislikler. Sosyal medya hesaplarını engellenmeye çalışıldığına göre, iddialarının doğruluğu ispatlanmış oldu.
Nasıl bir karanlık ilişkiler ağı var ki? Devlet görevlileri tarafından, “ticari sır” “milli güvenlik” ve “ beka” meselesi olarak görülebiliyor?
Kara para ile devlete ekonomik katkı sağlanır mı?
Türkiye yayınlanan bir rapora göre, 2021 yılında Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa doğrudan yabancı sermaye yatırımı sıfırlanmış. Döviz gelmiyor, gelmediği bir yana bir de üstelik milyarlarca dolar çıkıyor? Bu ülkede döviz çıkışının olması ne anlama geliyor?
Kirli(Kara) parayı takip edersek! Pisliğin nereye uzandığını bulabiliriz. Çünkü kirli paranın bir sahibi var!
Farkında mısınız? Sedat Peker, uyuşturucu trafiğini ifşa ettikten sonra, sık sık uyuşturucu yakalanmaya başlandı! Bu uyuşturucu baronları da çok aptal zaten. İfşa olmuş yolu hiç değiştirmeden yakalanacağını ile bile bile, kilolarca eronin-kokain ve uyuşturucu maddenin güzergâhını değiştirme ihtiyacı bile hissetmiyorlar! Çok garip değil mi?
Ayrıca siz bugüne kadar, bir uyuşturucu baronunun yakalandığını duydunuz mu? O mal burada bir yerlere teslim edilecek, gittiği bir yer var! Burada o mal bir isme ya da bir şirketin ismine gelmiş. Neden daha yukarı uzanamıyor? Bunlar hep şüphe bırakıyor! Niye yakalanmıyor?
Devletin içine organize bir suç örgütü çöreklenmiş! Devletin bütün kaynaklarını sömürüyor. Hırsızlık, yalan, talan her türlü indiregandi işler serbest! Hem de kanuna uygun! Çünkü kanunu da kendileri yapıyor.
SBK, Türkiye’de bir Varlık Fonu şirketi kuruyor. Devlet ve yetkili kurumlar tarafından müsaade edilmiş. Sezgin Baran Korkmaz'ın, Türkiye'ye kara para getirmesini, kolayca dağıtıma sokmasını, yani aklamasını kolaylaştıran bir sistem yasal sınırlar içinde yapılmaya başlanmış. O aklanan paralarla da şirketlere, yok pahasına almak ya da çökmek için imkân sağlanmış. SBK ile kim ortak hareket etmişse, ABD’de haksız kazanç elde edilmiş. Hepsi raporlarla tespit edilmiş. Türkiye’de de Varlık Barışı ile Uyuşturucu ticareti, silah ticareti yapan, devletten vergi kaçıranların nereden kazanıldığı belli olmayan paraları, “bana sadece küçük bir vergi verin, Türkiye’ye getirin burada paranızı aklayın” deniyor.
Varlık barışının amacı; “dışarıdan gelen paranın hesabını sormayacağız, Sen yeter ki para getir.” demek. Varlık arışı son 10 yılda 6 defa yapıldı. Bu artık normal olarak işlerin iyi gitmediğinin bir göstergesidir. Biz normal yoldan ekonomiyi büyütemiyoruz. Dışarıdan yatırım alamıyoruz ve sermaye getiremiyoruz demektir. Ekonominin ihtiyacı olan parayı, kara para aklayarak yapabiliyoruz anlamına gelir. Yapmaya ve yaptırmaya mecbur kalmışlar.
Suça karışan devlet görevlileri var mı?
Kimin kimlerin mallarına çöküleceği ya da çökülmeyeceği… Kimlerin şirketlerinin satın alınacağı üst düzey devlet görevlileri tarafından söyleniyorsa…
En büyük sermayeli şirketlerin uzun yılların devasa şirketleri bile hukuk karşısında çare arayıp bulamıyorsa, bunun için devlet içinde çeteleşmiş kişi, grup ya da insanlara el avuç açıyorsa… Bu işte bir iş var. Veyis Ateş, devlet içinde klikler ve gruplar var olduğunu söyledi. 10 Milyon Euro gibi paralarla, bu klikler işlerini halletmek için kimleri aracı kılıyor?
Emniyet mensupları, yargı mensupları, iş dünyasından karanlık ve şaibeli isimler ve medyadaki satılık troller… Bu talan düzeninde kendilerine yer edinmiş. Kendilerine de pay çıkıyor. Nemalanmayı iyi biliyorlar. Birbirlerini de bildikleri için aynı suçun içinde oldukları için, şimdiye kendilerinden olanı değil olmayanı karaladılar ve kendilerine rahat alan açtılar. Çünkü vicdanı olan, Allah’tan korkanlar bu kadar haksızlığa bu kadar talana göz yumamaz. Allah’tan korkar.
Yalanla talanla elde ettikleri servetleri, kalplerinde olmayan imanlarıyla dillerinden dökülen süslü kelimelerle kapatmaya çalışıyorlar. Onların imanı ceplerinde…
Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşıyor. Hiç hesap vermeyeceklerine inanarak bugüne geldiler. Arşa kadar çıkan iddialar, dökülen pislikler konuşulmasın diye de halkı suni gündemlerle meşgul etme çabası içindeler. Ama artık yaptıkları halkın gündemine girmiyor. Herkes biliyor, herkes farkında!
Sedat Peker bile, Bu kadar pisliğin içinde pür'ü pak kalıyor. Suret-i haktan görünen utanmazlar… Yıkılsın! Haram saltanatınız…
SON SÖZ: ETMEYİN AĞALAR ETMEYİN BEYLER!
Kimselerde yoktur sözde, ilminiz,
Etmeyin ağalar, etmeyin beyler!..
Karabasan gibi çöktü zulmünüz,
Etmeyin ağalar, etmeyin beyler!..
Sefa sürmek sizin; halka hak diyet,
Erdemden bahsetmek verir eziyet,
Hemen her kusuru, büyük meziyet,
Etmeyin ağalar, etmeyin beyler!...
İslamiyet soslu, ümmet dekoru,
Maşallahlık "U" dönüşü skoru,
Hamasette sizin, devrin rekoru,
Etmeyin ağalar, etmeyin beyler!..
Üç maymun, dört oldu geldi bu çağa,
Her şey sığdı; her şey, iki dudağa,
Kırk kapı açtınız, dört beş alçağa,
Etmeyin ağalar, etmeyin beyler!...
Adalet, hoşgörü, merhamet hüner;
Mezar taşınıza baykuşlar tüner,
Zulmünüz misliyle size de döner,
Etmeyin ağalar, etmeyin beyler!..
Ranta kurban; dağlar, şehirler, köyler,
Yolan başka söyler, kaz başka söyler,
Sanmam masal, ninni mazlumu eyler,
Etmeyin ağalar, etmeyin beyler!..
Yağdanlık olunca şaşar kadınız,
Yarınlara kalsa soy sop adınız,
Ancak Nemrut gibi olur, yâdınız,
Etmeyin ağalar, etmeyin beyler!.. (Özcan İŞLER)