Dananın kuyruğu koptu kopacak…
Taşlar yerinden oynamak üzere…Artık her şey an meselesi…
Merkez Bankası faizde bir indirim daha yaparak 50 baz puan indirdi. Böylece faiz % 11,25’ten % 10,75’e düştü. Merkez Bankası son 8 ayda, 6 toplantısında 13,25 puanlık faiz indirimi gerçekleştirmiş oldu. Emirle mi indirdi bilmiyoruz. Ama maalesef en kritik tehlikeli süreç başladı.
Uzmanlara göre, faizde bu indirimle birlikte riskli bölgeye gelindi. Çünkü bu kadar fazla indirimi bu süre içinde yapmak. Ani bir frene basma hamlesidir. Ani fren hareketi kazaya davetiye çıkarır. Artık faizde manevra alanı kalmadı. Ekonomimizin kırılganlığımız bir kat daha arttı.
Piyasalar, bir kıvılcım bekliyor!
Faizi düşünce, varlık fiyatları değerlenir, borçlanma kapasitesi artar, insanlar daha çok borçlanır, ödeme güçlüğü yaşayınca faizler düşürülür, varlık fiyatları yeniden değerlenir, yeniden borçlanma imkanı doğar, daha çok borçlanılır. İnsanlar borçlansın ki, borçlarını ödemek için çalışsınlar. Süreç bu şekilde çalışır. Süreç öyle bir hal aldı ki, artık borçlar çevrilmez hale geldi.
BİR PLAN YAPILDI! TIKIR TIKIR İŞLEYECEK!
Çevrilemez hale gelen borçlar, son noktaya ulaştı. Bankalarda mevduatta bekleyen paranın ekonomiye katkısının daha fazla olması lazım. Bunun içinde tek yol, çözülmesini sağlamak. Bankalarda faizde ve atıl bekletilen döviz mevduat hesapları, faiz silahı ile korkutulup, bozdurulması için çaba sarf edilecek. Bunun içinde Dolar, “kar ettik” diyebilecekleri ideal bir seviyeye getirilecek. Bunun sonucunda, vatandaş Türk Lirası olarak eline daha çok para geçtiğini düşünecek.
Halkın tasarrufları, dolara ya da yönlendirilmiş harcamalara yani inşaata ve otomobil alımına yönlendirilecek.
Gelir arttırıcı yatırımlar, istihdam artışı…milyonlarca işsiz…
Onları konuşmaya sıra gelmedi!
Bunlar olurken ne mi olacak? Kur başımızın belası olacak.
Döviz mevduatları Türk Lirasına çevirttirilecek. Piyasanın canlanması sağlanacak. Müteahhitlerin ellerinde bekleyen konutların satışı sağlanacak. İnşaatçıların, maliyet ve kur kaynaklı borcunu tabana yayan ve onları kurtaran bir süreç yaşayacağız. Bütçe açığı bir nebze olsun düşecek. Ama ülkede, üretim olmayınca o açık hiç kapanmayacak.
Kurların yükselmesi için bahanelerinde beraberinde gelmesi lazım. En makul gerekçe tabi ki de dış güçler. Rusya ile İdlib meselesinden dolayı aramız bozuldu. Çatışmaya neredeyse ramak kaldı. Suriye’de askerimiz hazırda bekliyor. Her gün asker ve askeri teçhizat sevkiyatı yapılıyor. Savaş çok maliyetli olur. Bu arada Amerika’ya yeniden yaklaşıyoruz.
2018 yazında yaşanan, kur şokunun sorumlusu olarak gösterdiğimiz, darbenin arkasında olduğunu söylediğimiz Amerika, yeniden dostumuz. Hadi hayırlısı bakalım.
Haa bu arada.
Piyasalar, döviz kurunu tabeladakinden başka fiyatlıyor. Piyasada ki dolar çoktan, artan enflasyona ayak uydurmuş, en az yüzde 50 sini fiyatlarda kendini göstermiş. Bu sebeple vatandaşın elinde bekleyen döviz satılabilir seviyenin çok altında. Dövizlerin bozdurulabilmesi için, kontrol altındaki kur, yine kontrollü bir şekilde yukarı doğru serbest bırakılacak. Önce 6.25 liralar seviyesine daha sonra hızlı bir şekilde 6.80 seviyelerini görebiliriz.
Döviz kurunun, yukarı gitmesi için artık daha çok sebep var. Dışarıdan para gelme ihtimali yok. Yabancı sermaye girişi beklenmiyor. Artık geçtiğimiz yıldaki gibi tek seferlik gelecek paralar da kalmadı. İmar barışı yok…bedelli askerlik yok. Toplu paranın geleceği bir durum söz konusu değil.
Hazinenin borçlanmaya gitmesi gerekecek. Çünkü biz borçla büyüyen bir ekonomiyiz. Ama dış borç alma durumu da zayıfladı.
Döviz kurunu kontrol altında tutmak daha da zorlaşacak. Eğer kontrol edilemezse yine yeniden bir devalüasyona kapı açılır.
2020 yılı sürprizlere kapı açacağa benziyor. Ama ne olursa olsun şaşırmayacağız.
Para lazım para… Artık bıçak kemiğe dayandı. Düğmeye bastılar! Her an, her şey olabilir. Freni patlamış kamyon gibiyiz,uçurumun kenarındayız, piyasalar altüst olabilir.