“Faiz artırılmadı, döviz de gün içinde işlem yapılabilir zamanda satılmadı, herhangi bir sermaye kontrolü de yok; her şey kendi kendine oluyor.”desek doğruya en yakın bilgiyi vermiş olur muyuz acaba?
Yoksa ucuz kredi avantajını kaybetmek istemeyen şirketler döviz satışı yapmış olabilir mi? Bu sebeple döviz de kısmi bir düşüş görmüş olabilir miyiz? Her şey bizim algılarımızla olayları nasıl gördüğümüze bağlı. Geçici bir düşüş görüldüğünü düşünen insanların sayısı hiçte az değil. Çünkü insanlar biliyorlar ki, merkez bankasının müdahale etme imkânları kısıtlı. Çünkü merkez bankasının rezervleri eksi bakiyede. Son zamanlarda yapılan müdahaleler swapların ve arka kapı politikalarının etkisi ile gerçekleşti. Kamu bankalarının döviz rezervleri kullanıldı.
Dolara operasyon algısı nasıl kırılır?
Pazartesi günü hafta başladığında, vatandaşın ilk düşündüğü şey, dövizdeki bu düşüş alım fırsatı verir mi? Buradan alsak kar eder miyiz? Şimdi düşmüşken biraz almakta fayda var! Dediklerini duyar gibiyim. Cuma günü haftanın kapanış gününde kısa bir zaman aralığında olması çok şüphe çekiyor. Dövize karşı bir operasyon algısı yaratıyor. Suudi Prens Salman’ın gelişi ve döviz getirdiği iddialarının dövizi düşürdüğünü ve gelene paranın piyasaya sürüldüğünü düşünüyor.
Ama algı öyle bir şey ki; Dolarda 17 TL ve üzerine tekrar çıkarılmasının bir operasyon ya da manipülatif bir hareket olduğunu düşünmüyor, düşünemiyoruz. Düşüşün algıları dağıtması için 1 aydan fazla devam etmesi gerekebilir. Haziran ayının son günlerinde, dövizin ayı düşük bir değerle kapatması enflasyon değerlerinin düşmesi, dizginlenmesi ve TÜİK hesaplarının daha az çıkabilmesi için yeterli görülmektedir. Geçici bir zamanı kapsayan bu düşüş algıdan öteye geçmeyecektir. Yapay ve göstermelik bir düşüş olarak akıllarda yer edecektir.
Temmuz ayı içinde açıklanması beklenen, asgari ücretteki değişim için döviz kurunu suni olarak düşürmek ekonomiye olumlu etkilemenin ötesinde zarar verici bir eylem olacaktır. Dövizin düşmesi ile fiyatların düşmeyeceğini halk gözleri ile gördü. 20 Aralıkta bir gece de ağızdan çıkan bir sözle ertesi gün gözlerini açanların akıllarından geçmeyen çok olası görülmeyen bir noktaya düşmesi çok şaşırtıcı olsa da 7 ay sonrasında yine aynı seviyesine çıktı. Sadece indirilmekle kalındı. Çünkü 7 ay öncesinin enflasyon değerleri ile bugünün enflasyon değerleri inanılmaz farklı. 3 kat değişim TÜİK verilerinin çok ötesinde. Doğru olan, olması gereken enflasyon yüksekliğine rağmen maaş artışı yapılması ve peyderpey döviz kurunun yukarı çıkmasına müsaade edilmesidir.
Yüksek enflasyon nereye gider?
Enflasyon sebebiyle halka tüketimini kıstı ki kısar zaten. Dükkânınıza giren müşteri azalırsa ne olur? Cevap veriyorum. Gelen müşteri, artık gelmeyen müşterinin yerine de ödemek zorunda kalır. Ürünlerin etiketi biraz daha yukarı yönlü değişir. Yoksa, dükkân kendi giderlerini nasıl karşılayacak değil mi? Yani ne oluyormuş? Enflasyon, daha çok enflasyonu çağırıyormuş.
Ekonomi yönetiminin, dolar ve ekonomi ilgili operasyonu yakın zamanda daha net görünecektir. Ne derece işe yarayacak, sert mi yumuşak mı olacak hepsini takip edeceğiz. Operasyonun ilk asımı atıldı haziran ayında döviz kuru düşük kapatacak. Böylece temmuz ayında maaş artışlarının, vatandaşı kısmi olarak rahatlattığına şahit olalım.
Doların düşebileceği nokta seviyeler nereler?
Beklentimiz aşağı yönlü dolarda öncelikle 14.30 TL’lerdir. Daha sonrasında çözülmeler ve kamu bankalarının döviz kurlarında ki düşüşü destekleyici satışları ile 13.70 TL’ler görülebilir seviyeler olacağını öngörüyorum.
Bir sonraki yazımda enflasyondaki değişimi de göz önüne alarak asagari ücretin temmuz ayında ne kadar olacağına dair yazı yazacağım. Ülkemin finansal matematik zekasına katkıda bulunalım istiyorum.
SON SÖZ:Türkiye muazzam bir ülke. Halkının büyük bir çoğunluğu dil bilmiyor, daha büyük bir çoğunluğu herhangi bir yabancı haber ajansı vs. takip etmiyor, daha da büyük bir çoğunluğu yurtdışına çıkmamış ama halkın büyük bir çoğunluğu "dünyanın hiçbir yerinde" diye cümleye başlayabiliyor. Hatta dünyayı biz yönetiyormuşuz da, herkes bizden korkuyormuş da vs. akıl alır gibi değil.