GÜN geçmiyor ki Türkiye'de normalleşmeye dair yeni bir adım atılmasın.
En son 4 milletvekilinin başörtülü bir biçimde Meclis'e girmesiyle bu iş, rayına oturmuş oldu.
Her ne kadar kamu kurumlarında yasaklar kaldırılmış olsa da; Merve Kavakçı'ya reva görülen muameleden sonra bu alanda herhangi bir adım atılmamış olsaydı,
Başörtüsüne tam manasıyla özgürlük kazandırılmış olmazdı.
Türkiye'nin bugün geldiği nokta ile 10 yıl öncesini karşılaştırdığımızda, toplumun nasıl bir ruh hali içerisinde "yaşatıldığına" bakarak hayret ediyoruz.
Askerler, vatan savunmasını bırakıp, siyasetin tam göbeğine oturmuşlardı. Gazetelerin ne yazıp ne çizeceklerine karışıyor, toplumu her gün yeni bir "açıklama" ile yönlendirmeye, belli bir noktaya taşımaya çalışıyorlardı. Resmi sivil kim varsa fişlemiş, işi gücü bırakıp irtica avına başlamışlardı. Her hafta onlarca şehit cenazesinin gelmesi, kimse tarafından sorgulanmıyordu bile... Çünkü herkesin beynine korku duvarı örülmüştü.
Basın, her gün yeni bir irtica haberiyle gündemi sarsıyor, küçük bir kızın başörtüsüyle şiir okuması bile "çağdaş Türkiye'yi yıkacak büyük bir hamle" olarak lanse ediliyordu. Siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları, cübbeli rektör ve öğretim üyeleri, "irtica tehlikesine karşı" sokaklara çıkıp, bağırıyorlardı. Hükümet, askerlerden gelen direktifler doğrultusunda dindar insanları, toplumun her kesiminden "temizlemek için" seferber olmuştu.
Millet aç kalmış, işsiz olmuş, ekonomi batmış, terör zirve yapmış, ülke geri kalmış, insan hak ve hürriyetleri ayaklar altına alınmış; kimsenin umurunda değildi.
Toplum her gün yeni bir suni krizle oyalanıyor, korkutuluyor, sindiriliyor ve "dizayn" edilmeye çalışılıyordu. Bunların bir avuç olduğu ve "tükürükle boğulabileceğini" ta o günden biliyorduk. Ama her köşe başını tutmuş, devlet kademelerine yerleşmişlerdi. Dış destekleri vardı ve kopardıkları gürültü çok fazlaydı...
11 yıl sonra...
Toplumsal yaşantının birçok alanında hak ve özgürlüklerin önü açıldı.
İmam hatiplere uygulanan zulüm katsayı kararıyla birlikte kalktı, okullardaki müfredat değişti, Kur?an ve siyer dersleri kondu.
Dindar kesimlere yönelik bütün baskı ve zulüm politikaları bitirildi.
Farklı din, dil ve ırktan dolayı yapılan ayrımcılık kalktı.
Üniversitedeki başörtüsü zulmü kalktı.
Devlet dairelerinde başörtüsü yasağı tarih oldu.
Ve son olarak milletvekilleri başörtüsüyle Meclis'e girdi.
Ülkede 11 yıllık süre içerisinde bu kadar şey olurken; birilerinin yıllar önce kendilerini yırtarcasına bağırdığı gibi Cumhuriyet de elden gitmedi. Aksine çok çok daha güçlü bir Türkiye Cumhuriyeti var.
Şimdi çok merak ediyorum o günkü güruh bugün olanlar karşısında ne düşünüyor?
Mezarda kemikleri sızlasın, Ecevit yaşasaydı ne hissederdi?
Kayseri Anadolu Haber