Ekonomi de açıklanan her rakam, büyük önem arz ediyor. Evde, işte her yerde en büyük günden ekonomi.
2020 yılının ilk çeyreğine ilişkin büyüme rakamları da TUİK verilerinin öncülüğünde açıklandı. Yılın Ocak-Şubat-Mart döneminde ekonomimiz % 4.5 oranında büyümüş.
Dünya da büyüme rakamları konusunda da 1.sırada Ülkemizin ismi yer almış. Büyüme ile gelen başarıya sevinsem mi üzülsem mi bilemedim. Niye mi? İnsan gerçekten hayret ediyor rakamlar açıklandıkça.
Yakın geçmişe bakarak bir durum değerlendirmesi yapalım.
2019’da ilk çeyrek büyüme rakamları, 2018 yılının ilk çeyreğine göre yüzde 2,9 daralmıştı. 2020 yılının ilk çeyreği de bu daralmanın üstüne eklenen yeni rakamlar sanki çok büyümüş gibi görüldü. Şöyle ki; 2018’in ilk çeyreğinde Türkiye ekonomisinin büyüklüğünü 100 birim diyelim., 2019’un ilk çeyreğinde bu büyüklük daralmanın verdiği sonuçla 97’ye geriledi. 2020 ilk çeyrek büyümesi yüzde 4,5’lik artış gösterdi. Bu büyüme geçtiğimiz yıl, 97 birim olarak varsaydığımız GSYH’nin 101,5’e çıkması anlamına geliyor. Biz büyük büyüdüğümüzü zannediyoruz. Rakamları böyle değerlendirmek daha isabetli olur.
Nasıl büyüdük!
Büyümeye etki eden en büyük 2 faktör; Devlet harcamaları ve hane halkı harcamaları. Bunun yanında yatırım harcaması olmadı. Yatırım olmadan borçla ve kredi ile bir büyüme ortaya çıkar. Hormonlu büyümedir. Kalıcı ve anlamlı bir değişim değildir.
Aylardır ekonomide ne konuşuluyor. Artan işsizlik rakamları dağ gibi karşımızda duruyor. Büyüme yatırımla olsaydı, istihdamı da beraberinde getirirdi. İşsizlik rakamları resmi ve gayrı resmi 7 milyon kişiye ulaştı. Gençlerde oran, toplumun kanayan yarası her 4 gençten 1’i işsiz. Yılbaşından bu güne döviz kurlarındaki artış gözle görülür şekilde karşımızda. Piyasadan çekilen para döviz hesaplarında enflasyona karşı koruma amaçlı tutuluyor. Paramız enflasyon karşısında eriyor. Aynı TÜİK enflasyon rakamlarını % 8.5 açıkladı.
Siz enflasyonun kaç olduğunu düşünüyorsunuz? Ya da şöyle soralım sizin enflasyonunuz kaç?
Merkez bankası rezervlerinin nasıl tüketildiğini görüyorsunuz değil mi? Vatandaşın ekonomiye olan güveni size bir şey anlatmıyor mu? İnsanlar ellerindeki bir miktar parayı neden Döviz ve Altında değerlendiriyor? Bunlar korkunun ve güvensizliğin işareti! Ne lur ne olmaz denilerek yapılan davranışlar. Toplumun psikolojisini de anlamak lazım. Halk, kendine ve ekonomiye güvendiğinde harcamalarını artırır. Kriz zamanlarında ise, tasarrufa yönelir.
Para basma hamleleri, Merkez Bankasının 46 ülkenin merkez bankaları ile görüşüp swap hattı oluşturma çabası, ekonomi de, midenin açlıktan kazınması anlamına gelir. Mide kazınınca da uğultu gelir. Açlıktan olur bunlar. İçine bir şeyler atarsanız, sindirim başlar. Enerji olur vücuda. Büyüme için gereken, yatırımdır. Boş mide kendini, yatırımsız ekonomi kendini tüketir. Kredilere dayanır, borçlarını yüksek faizle alır.
2.Çeyrek büyüme rakamları, pandeminin gölgesinde bakalım kaç gelecek. Eksi gelme ihtimali çok yüksek. % 10 küçülme çok muhtemel. İşte Evde kalmanın, ekonomiyi durdurmanın bir karşılığı var. Bu bir bedeldir, herkesin ödeyeceği bir bedel.
Mart ayında başlayan salgın etkisindeki ekonomi, piyasayı daraltıkça daralttı. Sanayi üretimi düştü. İşsizlik daha önceki döneme göre daha da arttı. İşsizlik ödeneği vererek, işten çıkartmanın önüne geçmiş gibi görünülse de, normale dönüldüğünde, gerçek ekonomi ile yüzleşeceğiz. Kapanan işyerleri, açılmayan dükkanlar, inen kepenkler, boş ofisler bize neyin ne olduğunu daha net gösterecek.
2.çeyrekte bu durgunlukla büyümüş olmayacağız, hayatta kaldığımızı göstereceğiz. En asgari harcamalarla sadece zaruri ihtiyaçları gidererek durumu muhafaza ettik.
Marketleri dolaştığımızda fiyatlardaki değişim gözle görülür şekilde değişmiş. Benim alık gelirim değişti. Artmadı, pozitif değişmedi. Azaldı, eksi değişti. Benim cebime yansıyan bir büyüme yok. Benin cebimdeki para azalırken, aldığım zaruri ihtiyaçların fiyatı artmışsa, geçen aya göre hatta geçen haftaya göre zamlı alıyorsam ben büyümüş olmam. Ben fakirleştim. Elimdeki para ve imkan ile alacağım her şeyin sayısı ve miktarı azaldı.
Ben vatandaş olarak büyümedim, fakirleştim. İşsiz kaldım. Gelirim azaldı, hatta varımı yoğumu tükettim. Hayatta kalmak için çabaladım. 2020 bizim için “surviver” oldu. Yani hayatta kalma mücadelesine dönüştü.