Erciyes Dağı’nda asırlardır süren yayla göçleri, baharın gelmesi ve havaların ısınmasıyla birlikte bu yıl da başladı.
Erciyes Dağı’nda asırlardır süren yayla göçleri, baharın gelmesi ve havaların ısınmasıyla birlikte bu yıl da başladı.
Sucuk, pastırma ve mantısı kadar Erciyes Dağı ile de adından söz ettiren Kayseri'de, hayvancılıkla geçimini sağlayanlar, havaların ısınması ile yaylalara göç etmeye başladı. Erciyes'in eteklerine çadır kuran aileler, yılın yaklaşık 3 ayını burada geçiriyor. İncesu İlçesi'ndeki Tahirini Mahallesi'nden gelerek, Erciyes'teki Tekir Yaylası'nda çadır kuran Hasan Ünal, şöyle dedi:
''Mayıs ayından itibaren havaların ısınmasıyla birlikte 900 koyun, kuzu ve keçiden oluşan sürülerimizle birlikte Erciyes’in eteklerinde yaylalara geliyoruz. Erciyes'e gelene kadar bir çok zorluk atlattık. Yağmur ve kar fırtınasına yakalandık. Geceyi çok zorlu geçirdik. Köydeki olumsuz şartlardan dolayı baharın gelmesiyle köydeki evimizi kapatırız ve ailecek yaylaya göç ederiz. Çünkü bizim oralarda su yok, hayvanlarımız şu zaman oldu daha karınları doymadı, burada ot var ve su bol. Bu yüzden her yıl buralara geliyoruz. Biz yoldayken bizim kadınlarımız da yaylaya kurulan çadırlarımızda hazırlıklar yapıyorlar. 5 ay boyunca evimizden uzakta yaşıyoruz, 3 ay boyunca Erciyes’te kaldıktan sonra aşağı bölgelerdeki otlaklara gidiyoruz.''
Geçmişten beri dedelerinin Erciyes yaylalarına geldiklerini söyleyen Ünal, “Ben 40 yaşındayım, çocukluğumuz da buralarda geçti, daha öncesinde dedelerimiz de buralara gelirlerdi. Burada doğdum diyebilirim. Ben kendimi bildim bileli, bahar ayında Erciyes’e göç ederiz. 40 senedir gelir gideriz. Bizde de bir alışkanlık var, gelmesek de duramıyoruz. Çünkü buranın temiz havası, otlakları sürülerimiz için çok verimli oluyor” diye konuştu. Türk kültüründe olan bir geleneği dedeleri nasıl sürdürdüyse kendilerinin de aynı şekilde bu geleneği devam ettirdiklerini belirten Ünal, şunları söyledi:
"Gözümüzü bu şekilde açtık, böyle de kapatacağız. Çünkü sürekli bu işle uğraştığımız için bırakamıyoruz ama şartlar da çok zor. Yaşamak lazım. Bu geleneği biz şimdi sürdürüyoruz ama şimdiki nesil pek uğraşmıyor. Ben mesela çocuğuma bu işi yaptıramıyorum. Zorla gidip geliyor. Bu işi yapmamış yeni başlayan birine sıfırdan bir sürüyü ver, bir hafta idare edemez, bir saate bırakıp gider, (koyun da sizin olsun kuzu da) der. Çok zor bir meslek. Ancak ,biz bu işi zor da olsa yapıyoruz. Çünkü başka işe girişemiyoruz.''
YORUMLAR
YORUM YAP!
Yorumlarınız editör onayından geçtikten sonra yayınlanacaktır. Küfür, hakaret, büyük harf ve kişi ve kurumları rencide edici yorumlar onaylanmamaktadır.